Merkez Bankası, döviz kurlarındaki halk aleyhindeki yükselişine dur demek için, on gün içerisinde üç kez arka arkaya müdahale etti. Doların 13.95 seviyesini görmesi sonucu bankadan 3. Müdahale geldi ve dolar 13.80'nin altına geriledi. Bu gerileme, halkı rahatlatır mi tartışılır elbette ama durumun da farkedilmesi bana göre bir artidir. Umarım bu kötü gidişe birileri artık dur der de insanlar rahata kavuşur.
Bugün şirket mailimize bir ileti geldi o sayede haberim oldu. Cumhurbaşkanı sayın erdoğan akşam açıklama yapacakmış yasaklar ile ilgisi olması bekleniyor açıklamaların. Gelen mailde şirket olarak 8 saniyelik reklama 6000 tl rakamından başlayan fiyatlar ile reklam verilmesi ile ilgiliydi. Çoğu kanal ortak yayınlayacak açıklamayı. Yasaklar gelebilir.
bazen izahı olmayan şeylerin mizahı olur......
bugün etrafımda en çok konuşulan konu kadın pedinin marketlerde satışının yasaklanmasıydı. alkol yasakları tartışıldığı zaman "iki hafta alkol içmezseniz ölmezsiniz" deniyordu. sanırım şimdi de "iki hafta regl olmazsanız ölmezsiniz" denecektir.
bugün etrafımda en çok konuşulan konu kadın pedinin marketlerde satışının yasaklanmasıydı. alkol yasakları tartışıldığı zaman "iki hafta alkol içmezseniz ölmezsiniz" deniyordu. sanırım şimdi de "iki hafta regl olmazsanız ölmezsiniz" denecektir.
Çamlıca tepesi bugün önemli bir ana şahit oldu ve burada yıllardır süregelen görüntü kirliliğine sebep olan vericiler yerine modern bir kule inşa edildi bugün ise açılışı yapıldı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımı ile İstanbul'un yakın zamanda sembolü haline gelebilecek olan kule yayıncılık faaliyetleri için oldukça faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
Çok güzel bir başarı cumartesi günü Chelsea ile Manchester City arasında şampiyonlar Ligi finalini izledik, pazar günü ise fotonun en önemli maçında bir Türk takımı şampiyonluk başarısını göğüslüyor inanılmaz bir başarı. Ağlamak istiyorum sayın seyirciler sözü tam da Bu olayı anlatıyor sanırım. Helal olsun.
bu hafta en çok gerçekleştirilen, youtube'a yazarsanız hiçbir sonuca ulaşamayacağınız arama sorgusu. (çünkü hâlâ youtube'a düşmedi, büyük eksiklik. oysa camdaki kız öyle mi? saniyesinde ekliyorlar. yargı'nın kendini bu konuda geliştirmesi gerek.)
bölüme gelecek olursak, mantıksız fakat sürükleyici bir bölümdü.
sonuçta bir 'türk' dizisi olmasından mütevellit, saçmalıklarla dolu olsa da, enteresan bir çekim gücü var dizinin.
yargı 5. bölüm özeti, yargı 5. bölümde neler oldu? gibi aramalarla google amcayı meşgul edenler için kısa açıklama:
ceylin, engin'in evine gitti. tesadüfe bak sen, tam o sırada eşyaların değiştirildiğini gördü. her yer yanık kokuyordu, belli ki eşyaları yakmışlardı!
soru 1: inci öleli kaç gün oldu, eşyaları değiştirmek yeni mi akıllarına geldi? 1 adet mantıksızlık cepte.
sonra ceylin ve engin mutfakta iken, ceylin rafta peçeteden yapılmış bir gemi gördü! adamlar delilleri yok etmek için tüm evi baştan dizayn ediyorlardı, fakat ne hikmetse o sihirli (!) peçete hâlâ orada duruyordu.
sonra ceylin'in beyninde şimşekler çaktı. 'bu gemiyi inci'den başkası yapmış olamaz!' dedi. (inci, canı sıkılınca böyle yaparmış. bu şekilde bir takıntısı varmış.)
bölümün en saçma sahnesi buydu. katilin kimliği başka türlü açığa çıkmalıydı. bu hiç olmadı. 2. mantıksızlık da tamam.
sonra yekta apar-topar eve geldi. ceylin iyice emin oldu inci'nin o evde öldürüldüğüne.
bunları ılgaz'a anlattı. birlikte plan kurdular. plana bak çok dâhiyâne:
ceylin engin'i arar:
- engin ben evde laptopu unutmuşum sen gidip alsana
engin:
-tamam.
evin yakınına bir ekip gönderirler.
engin eve girince, ekipten biri ceylin'in babasını arar:
-kızınızı kimin öldürdüğünü biliyorum. görüntüleri bende var. kızınızın cesedinin atıldığı çöp konteynerının yanına 200 bin TL bırakın, görüntüleri vereyim.
zafer bey şoka girer. 'ulan telefonda bir ses, bana böyle böyle diyor' der.
o sırada engin de oradadır.
bunu duyan engin paniğe kapılır ve doğruca çöp konteynerının yolunu tutar.
tabii ki polisler de onu bekliyordur.
işte böylece engin'in katil olduğu meydana çıkar.
daha zekîce kurgulanmış bir şey olabilirdi, kesinlikle çok saçma buluyorum. mantıksızlıklar silsilesi devam ediyor.
ayrıca metin komser, çınar uyurken yanına girip duygu dolu bir konuşma yapması, özür dilemesi falan çok saçmaydı.
uyuşturucu sattığı için ona düşman olmuştu fakat çınar bıçaklanınca yelkenleri suya indirdi.
işte böyle kötü örnek oluyorlar gençlere. 'herkes hata yapar, herkes hata yapar' diye sık sık tekrarlıyorlar, çınar'ı masum göstermeye çalışıyorlar falan. bence bunlar hep kötü örnek.
peki engin inci'yi neden öldürdü?
onu da flashback sahnesiyle izledik.
inci engin'in evine gitti.
'ozan hoca beni taciz etmeye çalıştı, tam o sırada karısı gelip bizi bastı ve yanlış anladı. senin baban avukat ya hani, onu araya soksan bu hhocayı tehdit ettirsen? bu duyulursa babam beni öldürür.' dedi.
engin de inci'ye:
'yalan söylüyorsun! kalk git buradan hocanla ilişkin olduğunu bilmiyor muyum kızım? beni kullandığının farkında değil miyim? çünkü sana âşığım biliyorsun. sen yalan söylersin, ben de inanırım. ne zaman başın sıkışsa engin gel!' dedi.
(tüm sahneyi yazıyorum size kıymetinizi bilin.)
inci de ona şöyle cevap verdi:
'yapmasaydın oğlum! mal mısın sen? ne zaman yardım istesem ezik ezik 'yardım ederim' demedin mi? babandan kaçıp ablama sığındığın gibi, sana gösterdiğim şu kadarcık sevgi kırıntısına sığındın. seni sevmemi bekledin benden. senin nereni seveyim ben mal!'
engin bu sözler karşısında çok sinirlendi ve kül tablasını inci'nin kafasına indirdi.
fakat yeni teori şu:
aslında inci o an ölmedi. sadece kanlar içinde bayıldı. fakat onu son darbeyle ööldüren kişi yekta oldu. şu an herkes engin'i katil sanıyor. fakat asıl suçlu yekta. (bu bir tahmin. fakat gerçek olma ihtimâli ağır basıyor.)
bölüme gelecek olursak, mantıksız fakat sürükleyici bir bölümdü.
sonuçta bir 'türk' dizisi olmasından mütevellit, saçmalıklarla dolu olsa da, enteresan bir çekim gücü var dizinin.
yargı 5. bölüm özeti, yargı 5. bölümde neler oldu? gibi aramalarla google amcayı meşgul edenler için kısa açıklama:
ceylin, engin'in evine gitti. tesadüfe bak sen, tam o sırada eşyaların değiştirildiğini gördü. her yer yanık kokuyordu, belli ki eşyaları yakmışlardı!
soru 1: inci öleli kaç gün oldu, eşyaları değiştirmek yeni mi akıllarına geldi? 1 adet mantıksızlık cepte.
sonra ceylin ve engin mutfakta iken, ceylin rafta peçeteden yapılmış bir gemi gördü! adamlar delilleri yok etmek için tüm evi baştan dizayn ediyorlardı, fakat ne hikmetse o sihirli (!) peçete hâlâ orada duruyordu.
sonra ceylin'in beyninde şimşekler çaktı. 'bu gemiyi inci'den başkası yapmış olamaz!' dedi. (inci, canı sıkılınca böyle yaparmış. bu şekilde bir takıntısı varmış.)
bölümün en saçma sahnesi buydu. katilin kimliği başka türlü açığa çıkmalıydı. bu hiç olmadı. 2. mantıksızlık da tamam.
sonra yekta apar-topar eve geldi. ceylin iyice emin oldu inci'nin o evde öldürüldüğüne.
bunları ılgaz'a anlattı. birlikte plan kurdular. plana bak çok dâhiyâne:
ceylin engin'i arar:
- engin ben evde laptopu unutmuşum sen gidip alsana
engin:
-tamam.
evin yakınına bir ekip gönderirler.
engin eve girince, ekipten biri ceylin'in babasını arar:
-kızınızı kimin öldürdüğünü biliyorum. görüntüleri bende var. kızınızın cesedinin atıldığı çöp konteynerının yanına 200 bin TL bırakın, görüntüleri vereyim.
zafer bey şoka girer. 'ulan telefonda bir ses, bana böyle böyle diyor' der.
o sırada engin de oradadır.
bunu duyan engin paniğe kapılır ve doğruca çöp konteynerının yolunu tutar.
tabii ki polisler de onu bekliyordur.
işte böylece engin'in katil olduğu meydana çıkar.
daha zekîce kurgulanmış bir şey olabilirdi, kesinlikle çok saçma buluyorum. mantıksızlıklar silsilesi devam ediyor.
ayrıca metin komser, çınar uyurken yanına girip duygu dolu bir konuşma yapması, özür dilemesi falan çok saçmaydı.
uyuşturucu sattığı için ona düşman olmuştu fakat çınar bıçaklanınca yelkenleri suya indirdi.
işte böyle kötü örnek oluyorlar gençlere. 'herkes hata yapar, herkes hata yapar' diye sık sık tekrarlıyorlar, çınar'ı masum göstermeye çalışıyorlar falan. bence bunlar hep kötü örnek.
peki engin inci'yi neden öldürdü?
onu da flashback sahnesiyle izledik.
inci engin'in evine gitti.
'ozan hoca beni taciz etmeye çalıştı, tam o sırada karısı gelip bizi bastı ve yanlış anladı. senin baban avukat ya hani, onu araya soksan bu hhocayı tehdit ettirsen? bu duyulursa babam beni öldürür.' dedi.
engin de inci'ye:
'yalan söylüyorsun! kalk git buradan hocanla ilişkin olduğunu bilmiyor muyum kızım? beni kullandığının farkında değil miyim? çünkü sana âşığım biliyorsun. sen yalan söylersin, ben de inanırım. ne zaman başın sıkışsa engin gel!' dedi.
(tüm sahneyi yazıyorum size kıymetinizi bilin.)
inci de ona şöyle cevap verdi:
'yapmasaydın oğlum! mal mısın sen? ne zaman yardım istesem ezik ezik 'yardım ederim' demedin mi? babandan kaçıp ablama sığındığın gibi, sana gösterdiğim şu kadarcık sevgi kırıntısına sığındın. seni sevmemi bekledin benden. senin nereni seveyim ben mal!'
engin bu sözler karşısında çok sinirlendi ve kül tablasını inci'nin kafasına indirdi.
fakat yeni teori şu:
aslında inci o an ölmedi. sadece kanlar içinde bayıldı. fakat onu son darbeyle ööldüren kişi yekta oldu. şu an herkes engin'i katil sanıyor. fakat asıl suçlu yekta. (bu bir tahmin. fakat gerçek olma ihtimâli ağır basıyor.)
Dünyanın dört bir yanında ilginç geleneklere sahip birçok kabile var. Bu kabilelerden biri de Daasanach Kabilesi... Etiyopya'nın Omo Vadisi'ndeki yarı göçebe Daasanach kabilesi insanların çöpe attığı şeyleri toplayarak takılara dönüştürüyor.
haberin devamı için...
haberin devamı için...
harika tarif için teşekkür ediyoruz. birkaç yıl içinde 'eski şenlikler' düzenleyecek kadar büyüyelim ama bu tatlı da eski defterler 'in tatlısı olsun. süt helvası yer misiniz? neden olmasın? bunu not edelim.

Damada 3,4 milyon türk lirası ve geline kilolarca altın takılan aşiret düğününü hayretle izliyorum. Maşallah Allah daha çok versinde bu nasıl bir para abi. Birde ekonomi kötü derler ülkede ama van'da kötü değil sanırım. Bizim düğünlerde zarf içine 50 tl koyarlar adamlarda balyayla masaya konmuş anlaşılan. Reme bakıyorum ama aklım almıyor sanırım bu kadar parayı hiç bir arada görmediğim için olsa gerek.
Evet cocukların ayrı bir dünyası vardır bizde bazen cocuk olsaydık deriz onlar gibi oynamak gülmek ve de sevinmek.
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238