Ada çayı severmisiniz? Bence tedavi edici bir çay. Ben mesela sıkkın olduğumda yada yorgun hemen bir bardak kaynar suya 2 dal taze adaçayı atıyorum 3 dk demliyorum ve içiyorum isterseniz valla tatlandırabilirsiniz. Huzur verdiğine inanın yeter.
Hatay'da mozaik ve hurda sanatçısı bir abi yapmış bu eseri. Deniz kızı ile hatayın ne alakası var çözemedim ama sanırım mozaik müzesinde vardı deniz kızı figürleri. Güzel birşey çıkarmış ortaya birde hurda malzemelerden olması da çok manalı. Sahilde sergilenecekmiş, tekrar yolumuz düşerse bir foto çektiririz bu ablamızla :)
Kadına yönelik şiddette iyi hal indirimi kalkıyor! Güzel bir karar ama sadece kadına yönelik şiddete değil, genel olarak şiddetin her türlüsüne hayır demeliyiz. Bunun için de devletin müdahalesinin tam kapsamlı olması gerektiğini düşünüyorum. Şiddetin her türlüsüne hayır tabii ki de.
cevabını öğrenmek için, sedat'ın iğrenç oyunculuğuna rağmen 2 buçuk saatlik diziye katlandığım soru. tolgahan sayişman bile feyyaz şerifoğlu'dan daha gerçekçi rol yapıyor, acı ama gerçek. böyle yapmacıklık, böyle robotik konuşma olamaz. resmen tüm hikâyeyi berbat ediyor, senaryonun büyüsünü kaçırıyor, tahammül etmek çok zor... işte camdaki bölüm neler oldu? sorusunun cevabından satır başlıkları: 1- hayri ile nâlân karşı karşıya geldi (aman ne büyük buluşma! hayri diyye bula bula bunu mu buldunuz diyesi geliyor insanın. nedense bana aşırı itici geldi) rafet koroğlu'nun yeni şoförü de hayri oldu 2- cavit sayesinde nâlân'ın suçsuz olduğu ortaya çıktı. cavit yalan haberi (!) yapan gazeteciye özür diletti, herkes nâlân'ın suçsuz olduğunu öğrendi. (orası da ayrı bir saçmalık. gazeteci nâlân'a: 'hamile kaldığınız için apar topar evlendiğiniz söyleniyor, doğru mu?' demişti. nâlân da 'evet doğru aynen öyle oldu, doğru' demiş, sonra da 'bir tek bana mı böyle terbiyesizlik yapıyorsunuz?' diye eklemişti. sen öyle dersen, tabii ki magazincilerin hepsi senin bu sözünü alıp haber yapar. yani malzemeyi sen vermiş oldun. buna rağmen yalan haberi cânâ yaptırmış gibi göstermeleri inanılmaz saçmaydı. sonuçta türk dizisi, fazla mantık örgüsü aramamak gerek.) 3- cânâ'nın kocası her şeyi öğrendi ve cânâ'yı evden kovdu 4- rafet yönetim kurulu başkanlığını bırakacağını açıkladı, sedat bu görevi devralmak için hayatında ilk defa çalışmaya başladı. hatta o kadar moda girdi ki gidip arkadaşına 'babam beni yönetim kurulu başkanı yapacak' diye ispiyonlayınca babasından fırçayı yedi, kapak oldu. 5- gazetecilere söylediklerinden dolayı feride nâlân'a çok sinirli olduğu için onu affetmedi. 'torun haberi vermeden annelik bekleme benden' dedi. işte nâlân'ı harekete geçiren cümle bu oldu. 6- nâlân alışverişe çıkıp sedat için süslendi püslendi. sonuçta kız evleneli kaç hafta oldu, hâlâ ilk gecelerini yaşayamadılar. nâlân artık cesaretini topladı, tam 'bu gece oldu bu iş' derken sedat'ın eve gelmeyeceğini, otelde çalışacağını öğrendi. cânâ (sedat'ın eski sevgilisi) de bunu öğrendi, soluğu otelde aldı, romantik geceye cânâ baskınıyla gölge düştü. camdaki bölüm 13. bölüm özeti benim için şöyle: 'bundan sonrasını izlemene gerek yok, diziyi fragmanlardan takip et!' herkes nedense her bölümü çok beğeniyor fakat ben her bölümde gittikçe soğuyorum diziden. 'yargı' daha heyecanlı, yargı'ya gelin arkadaşlar!
Kurlardaki hareketlilik yine bizim aleyhimize işlemeye devam ediyor. Dolar 14, 70.. tl, avro 16 tl, altın ise gramı 827 tle'ye yükselerek, rekorunu kırdı yine. Bu rakamlar, ülkenin iflas bayrağının çekildiğinin kanıtıdır. Başka bir şey diyemiyorum
İstanbul'da hayatını kaybeden bir vatandaşın cenazesini ve cenaze yakınlarını Trabzon'a ulaştırmak için yola çıkan yolcu otobüsünün Çankırı D100 karayolunda devrilmesi neticesinde meydana gelen kazada 2 kişi hayatını kaybetti, 3'ü ağır 27 kişi yaralandı. Allah'ım ölenlere rahmet yaralı ve yakınlarına acil şifa ve sabır diliyoruz. Ölüm gerçekten çok acı. Hele ki ölen sevdiğin, değer verdiğin biriyse. Düşünsenize, ölüp gidiyor ve bir daha geri gelmemek üzere. İnsanlar sağken de birbirinden ayrı düşer ama hayatta olduğu için bir umut diyebiliyorsunuz. Oysa ki ölüm ve acısı o kadar acımasız ki... Giden dönmüyor bir daha seferinden maalesef. Allah'ım sevdiklerimizin acısını göstermesin bize.
Herkesin hayat felsefesine, edebî zevkine, estetik anlayışına göre değişmekle beraber en çok satanlar listesine girmeyi başarmış, hakkında bir hayli konuşulan, kendisinden sıklıkla alıntı yapılan, içindeki bazı özel sözlerin her yerde kol gezdiği, kısaca sevilen ve övülen eserlerdir. bu çerçevede 2020 yılının en iyi kitabı olarak birçok yapıttan söz edilir. örneğin Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun kaleme aldığı 'Madalyonun İçi' adlı kitap bunlardandır. Remzi Kitapevi'yle okurlara arz edilen kitaptaki psikolojik betimlemelere hayran kalmamak mümkün değil. Kırmızı Oda gibi senaryosu psikoloji/psikiyatri üzerine kurulu dizilerin popüler olduğu bu devirde; o diziyi kaçırmazken bu kitabı okumamak haksızlık olur. (Tabii ki psikoloji ile psikiyatri arasında ciddi nüansların olduğu unutulmamalıdır.) İşte bu kitabın gizemli dünyası bize her ikisinin de kapılarını aralıyor. kitap 383 sayfa ama muhtemelen onu bitirmeniz çok zamanınızı almayacak. 33. baskısı yapılan kitabın sürükleyici bir anlatımı var ve ilk sayfasından itibaren hep bir sonraki sayfayı çevirmeniz için sizi zorluyor. Yazarın 'Günahın Üç Rengi: Madalyonun Öteki Yüzü' adlı 286 sayfalık eseri de bu kadar rağbet görmüş durumda. bu kitaptan dinleyeceğiniz hayat hikâyeleri hafızanıza kazınırken, enteresan kişiliklerin birbirinden tuhaf alışkanlıklarıyla ağzınız açık kalacak. Michael Ende tarafından yazılan 'Momo' adlı eseri de yine bu listeye dâhil etmek mümkündür. çocuk kitabı olmasına rağmen yetişkinleri kendisine çekmeyi başarmasının sırrı nedir derseniz; sanırım bunu okuyarak deneyimlemeniz gerektiği söylenebilir. Jose Saramago isimli yazara ait olan 'Körlük' adlı kitap da pandemi dönemini yaşamaya devam ederken en çok ilgi gösterdiklerimizden biri oldu. isimsiz bir ülke, isimsiz bir kent; salgınlar, korkular, garip olaylar silsilesi derken bu romanı okurken şaşkınlık duygusunu en üst seviyede yaşayacağınız kesindir. bir felâket bir ülkeyi nasıl çıkmaz bir girdaba sürükleyebilir? sorusunun işlendiği bu kitap, muhakkak Coronavirüs'e daha farklı bir açıdan bakmanızı sağlayacaktır. Bu arada çoğumuzun adını duyduğu, mâneviyata hitap etme becerisiyle hayrete düşüren Hatice Kübra Tongur'un 'Allah'ım Ben Geldim' kitabı da 2020 yılında okunan en iyi kitap statüsünü hak etmiyor mudur? namaz kılmamak için ileri sürülen bütün bahaneleri kendine has, etkileyici ve insanın tüylerini diken diken edici üslubuyla reddeden yazarın bu kitabı methiyelere gerçekten lâyık değil midir? kitabı okuduktan sonra bu soruya hiç tereddütsüz 'tabii ki de lâyıktır' diye cevap vereceğiniz ve bunu hayatınızda okuduğunuz en güzel kitaplardan biri olarak kabul edeceğiniz şüphesizdir. yıllara meydan okuyan ve 2020 yılında bile edebiyatın gündeminden düşmeyen Jose Mauro-Şeker Portakalı'nı unutmak mümkün değildir. en çok okunanlar listesindeki yerini koruyan kitabın konusu küçük bir çocuğun şeker portakalı fidanıyla arkadaş olması, ona anlattığı hayalleri, sokak şarkıcısı olduktan sonra başına gelenlerdir. küçük yüreğin büyük dramı sizi elbette hüzünlendirecektir fakat belki gözlerinizden yaşlar gelmesine de engel olamayabilirsiniz. İlber Ortaylı'nın Bir Ömür Nasıl Yaşanır? kitabında verdiği birbirinden değerli hayat tavsiyelerine kulak vermemek zannediyoruz önemli bir kayıptır. bir ömür nasıl yaşanır'ı okumadan bir ömür nasıl durulur? anlamak zordur. 2020'de okunan en iyi kitap sizin için ne olursa olsun; yapmanız gereken şey bununla iktifâ etmemek, daha iyilerini bulmak için hep okumak, devamlı okumaktır. Okumaktan zarar gelmez fakat okumamak korkunç bir zarardır. 2020'de okuduğunuz ve sizi derinden etkileyen o kitabın yanına yenilerini eklemek, edindiğiniz kazanımları artırmak için 2021'de de okumaya devam etmeniz kendinize yapacağınız çok mühim bir iyiliktir. Çünkü kitap ruhunuzun en önemli ihtiyacıdır.
Nusret gökçe flaş bir açıklama ile bu kez beynimi yaktı. Uzaya ilk restaurantı ben kuracağım demedi demeyin diye söylemde bulunmuş. Kafamda deli sorular adam kasaplıktan uzayda mekan açacak para seviyesine gelmiş mi gerçekten yahu? 😳
Allah yardımcıları olsun abi hem ağlıyor hem kameraya alıyor ama tüylerim diken diken oldu izlerken ben bu kadar şiddetli olduğunu bilmiyordum. Ben ilk başlarda inanmıyordum ama bu kadar çok yangın aynı anda olması pek akla hayale sığmıyor. Şeref yoksunları kundaklıyorlar belli.
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz. üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238