Tek kelime ile harika bir program. Evde bunalıma girdiğimiz bu günlerde içimizi açıyor bu program. Her hafta evde bir yılbaşı halı yasiyoruz. Hüsnü Şenlendirici, Sibel Can ve Hakan Altun hakikaten çok kaliteli yönetiyor bu programı. Konuklar da acayip bir canlılık katıyor.
Kitap okuma alışkanlığı çocuklara küçük yaşta kazandırılması gereken bir konu. Burda önemli olan nokta çocuğun gelisim ve yaşına göre kitapları seçmek. Okurken parmakla takip ettirmek belli yaşa kadar. Resimleri göstermek. Bunlar çocuğun kitabı daha çok sevmesine sebeb olur.
Merkez bankasındaki hareketlilik ceplere fena yansıdı. Dolar Euro derken gram altında 543 TL ye ulaştı. Rekor bir yükseliş. Allah borçluların yardımcısı olsun hepimiz hergun para kazandığımızı sanarken aslında büyük kayıp içindeyiz.
Acaba gana'da cami yapımına on milyonlarca lira yatırım yapacağımıza yangın södürme uçak ve helikopterlerine mi yatırım yapsaydık acaba diye düşünmeden edemediğim durumdur. Keşkelerin sonu gelmezde umarım bu felaketlerden artık ders alınmıştır da tekrarı yaşanmaması için gereken tedbirler alınır. Hoş yanacak ormanda kalmadı.
kadına yönelik ve ev içi şiddetin önlenmesini amaçlayan sözleşme. fakat her konuda olduğu gibi bu konuda da ülke geneli ve hükümetin bakış açısı inanılmaz saçma. geçtiğimiz günlerde cumhurbaşkanı kararıyla türkiye sözleşmeden ayrıldı fakat sözleşme kuralı olarak kararın avrupa konseyi'ne ulaşması üç ayı bulacağı için resmî olarak 1 temmuz 2021'de sözleşmeden ayrılmış olacağız, yani sözleşme şimdilik halen yürürlükte.
doğru bilinen birkaç yanlışı da aşağıya bırakmak istiyorum. (kaynak: teyit.org)
• “istanbul sözleşmesi aile yapısını bozuyor”
sözleşmede aile adına bir tanım yok. kadına yönelik şiddeti ve ev içi şiddeti önlemek adına evli olsun ya da olmasın her kadını koruma mekanizmasına dahil ediyor ve fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddetin her türlüsünü kapsıyor.
• “sözleşme eşcinselliğe özendiriyor”
bu iddia sözleşmenin dördüncü maddesindeki cinsel yönelim ifadesinden kaynaklı. bu maddenin asıl amacı ise cinsel yönelim ayırt etmeden şiddete uğrayan her bireye eşitlik ilkeleri göz önünde bulundurularak sözleşme hükümlerinin uygulanmasını sağlamak.
• “sözleşme imzalandığından beri evlilikler azaldı, boşanmalar arttı”
evlilik yaşının ilerlemesi, aile başına çocuk sayısının düşmesi, boşanmaların artması gibi değişikliklere istanbul sözleşmesi değil, ülkenin sosyal, ekonomik ve toplumsal değişimi neden olmakta.
• “sözleşme kadınları korumakta yetersiz çünkü imzalandığı günden beri kadın cinayetleri artıyor”
2011'den bu yana olan verilere yanlı bir şekilde bakılmamalı. sözleşmenin koruması amaçlanan değerlerin içselleştirilmemesi, öngörülen mekanizmaların uygulanmaması, taraf devletlerin yükümlülüklerini yerine getirmemesi gibi bir durumun içerisindeyken, sözleşmeyi kadına yönelik şiddetin ana sebebi olarak göstermek doğru bir yaklaşım değil.
• “sözleşme dış güçler tarafından hazırlandı”
sözleşmeyi imzalayan ve onaylayan ilk ülke olan türkiye, sözleşmenin hazırlanmasında da büyük bir rol oynadı. sözleşme 24 kasım 2011'de mecliste oybirliğiyle kabul edildi ve türkiye sözleşmeyi onaylayan ilk ülke oldu.
• “sözleşme kadının beyanını esas alarak erkeği mağdur ediyor”
kadının beyanı esastır demek, şiddet tehdidi altında olduğunu beyan eden kadının, ilave delil aranmadan koruma mekanizmasına dahil edilmesi anlamına geliyor. yani kadının beyanı hüküm verilmesi için değil, sadece soruşturmanın başlatılması için esas.
• “toplumun büyük çoğunluğu türkiye'nin sözleşmeden çıkmasını istiyor”
konda'nın ağustos 2020'de hazırladığı toplumun istanbul sözleşmesi'ne bakışı raporuna göre sözleşmeden çıkılması gerektiğini düşünenlerin sayısı yüzde 7 iken, yüzde 36'lık bir çoğunluk ise sözleşmede kalınmasından yana. yüzde 58 ise konu hakkında bir fikri olmadığını belirtmiş.
• “sözleşme, erkekleri evden uzaklaştırarak ailelerin dağılmasına neden oluyor”
sözleşme erkekleri değil, şiddet uygulayan erkekleri ev içindeki diğer bireylerin güvenliğini tehdit ettikleri için evden uzaklaştırılıyor.
doğru bilinen birkaç yanlışı da aşağıya bırakmak istiyorum. (kaynak: teyit.org)
• “istanbul sözleşmesi aile yapısını bozuyor”
sözleşmede aile adına bir tanım yok. kadına yönelik şiddeti ve ev içi şiddeti önlemek adına evli olsun ya da olmasın her kadını koruma mekanizmasına dahil ediyor ve fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddetin her türlüsünü kapsıyor.
• “sözleşme eşcinselliğe özendiriyor”
bu iddia sözleşmenin dördüncü maddesindeki cinsel yönelim ifadesinden kaynaklı. bu maddenin asıl amacı ise cinsel yönelim ayırt etmeden şiddete uğrayan her bireye eşitlik ilkeleri göz önünde bulundurularak sözleşme hükümlerinin uygulanmasını sağlamak.
• “sözleşme imzalandığından beri evlilikler azaldı, boşanmalar arttı”
evlilik yaşının ilerlemesi, aile başına çocuk sayısının düşmesi, boşanmaların artması gibi değişikliklere istanbul sözleşmesi değil, ülkenin sosyal, ekonomik ve toplumsal değişimi neden olmakta.
• “sözleşme kadınları korumakta yetersiz çünkü imzalandığı günden beri kadın cinayetleri artıyor”
2011'den bu yana olan verilere yanlı bir şekilde bakılmamalı. sözleşmenin koruması amaçlanan değerlerin içselleştirilmemesi, öngörülen mekanizmaların uygulanmaması, taraf devletlerin yükümlülüklerini yerine getirmemesi gibi bir durumun içerisindeyken, sözleşmeyi kadına yönelik şiddetin ana sebebi olarak göstermek doğru bir yaklaşım değil.
• “sözleşme dış güçler tarafından hazırlandı”
sözleşmeyi imzalayan ve onaylayan ilk ülke olan türkiye, sözleşmenin hazırlanmasında da büyük bir rol oynadı. sözleşme 24 kasım 2011'de mecliste oybirliğiyle kabul edildi ve türkiye sözleşmeyi onaylayan ilk ülke oldu.
• “sözleşme kadının beyanını esas alarak erkeği mağdur ediyor”
kadının beyanı esastır demek, şiddet tehdidi altında olduğunu beyan eden kadının, ilave delil aranmadan koruma mekanizmasına dahil edilmesi anlamına geliyor. yani kadının beyanı hüküm verilmesi için değil, sadece soruşturmanın başlatılması için esas.
• “toplumun büyük çoğunluğu türkiye'nin sözleşmeden çıkmasını istiyor”
konda'nın ağustos 2020'de hazırladığı toplumun istanbul sözleşmesi'ne bakışı raporuna göre sözleşmeden çıkılması gerektiğini düşünenlerin sayısı yüzde 7 iken, yüzde 36'lık bir çoğunluk ise sözleşmede kalınmasından yana. yüzde 58 ise konu hakkında bir fikri olmadığını belirtmiş.
• “sözleşme, erkekleri evden uzaklaştırarak ailelerin dağılmasına neden oluyor”
sözleşme erkekleri değil, şiddet uygulayan erkekleri ev içindeki diğer bireylerin güvenliğini tehdit ettikleri için evden uzaklaştırılıyor.
doğru mu acaba nasıl da emin olamadım.
kısaca, cinsiyet meselesi. kimilerine göre bilek gücü, ağır kaldırma kapasitesi, ettiği küfür sayısı (!), futbol ve arabalar hakkında engin bilgi birikimi, avlanma, balık tutma ve bozulan şeyleri tamir etme becerisi, cinsel performanstır. oysa asıl erkeklik adamlık demektir. vatanı için gözünü kırpmadan savaşmak, vatan uğrunda ölmeyi şeref saymak; kadına el kaldırmamak, her kadının toplumun anası olduğunu unutmamak, çok iyi bir koca, örnek bir baba olabilmek, haksızın karşısında durabilmek, haklıyı savunabilmektir.
erkeklik yalnızca aile bireylerinin ona 'aslan parçası' vb. gibi iltifatlarda bulunmasından, zamanı gelince sünnet olmaktan ibaret değildir. erkeklik bugün birini, yarın ötekini bulma, istediği kızla gönül eğlendirme hakkına sahip olmak hiç değildir. trafikte terör estirmek, ezberlediği ağır abi sözleriyle laf gösterisi yapmak, baklavalarını herkese göstermek, düğünlerde magandalık yapmak, sevdiği kadının hayatına çöreklenip onun -kendisini sevmese bile- kendisinden ayrılmasına izin vermemek, tehditler savurmak, geceleri kafayı bulmak erkeklik değildir.
erkeklik annesine nasıl saygı gösteriyorsa tanımadığı bir kadına da öyle saygı göstermek, her zaman 'bir başkası benim anneme-kızıma-ablama vs. bunu yapsa ne hissederim?' sorusunu sorarak buna göre hareket etmektir. erkeklik ve ağlamak birbirine zıt şeylerdir derler oysa erkekler de ağlar ve hatta zaten ağlamasını bilmeli, ağlamalıdır.
erkeklik serseri olmak, holiganlık yapmak, arbede çıkarmak, insanlara gözdağı vermek değildir. ama erkek dozunda kıskanç olmasını bilmeli, midesi geniş, vurdumduymaz ve namus-şeref gibi hususlarda gevşek bir insan olmamalıdır.
erkeklik yalnızca aile bireylerinin ona 'aslan parçası' vb. gibi iltifatlarda bulunmasından, zamanı gelince sünnet olmaktan ibaret değildir. erkeklik bugün birini, yarın ötekini bulma, istediği kızla gönül eğlendirme hakkına sahip olmak hiç değildir. trafikte terör estirmek, ezberlediği ağır abi sözleriyle laf gösterisi yapmak, baklavalarını herkese göstermek, düğünlerde magandalık yapmak, sevdiği kadının hayatına çöreklenip onun -kendisini sevmese bile- kendisinden ayrılmasına izin vermemek, tehditler savurmak, geceleri kafayı bulmak erkeklik değildir.
erkeklik annesine nasıl saygı gösteriyorsa tanımadığı bir kadına da öyle saygı göstermek, her zaman 'bir başkası benim anneme-kızıma-ablama vs. bunu yapsa ne hissederim?' sorusunu sorarak buna göre hareket etmektir. erkeklik ve ağlamak birbirine zıt şeylerdir derler oysa erkekler de ağlar ve hatta zaten ağlamasını bilmeli, ağlamalıdır.
erkeklik serseri olmak, holiganlık yapmak, arbede çıkarmak, insanlara gözdağı vermek değildir. ama erkek dozunda kıskanç olmasını bilmeli, midesi geniş, vurdumduymaz ve namus-şeref gibi hususlarda gevşek bir insan olmamalıdır.
Ama Hocam, Biontech aşılarımızı hızla oluyoruz yine de sizinle aynı öngörüdeyim.
Mehmet Ceyhan: "Önlemler daha yavaş kaldırılmalıydı. Dua edelim Hindistan varyantı yayılmasın."
Mehmet Ceyhan: "Önlemler daha yavaş kaldırılmalıydı. Dua edelim Hindistan varyantı yayılmasın."
Örnek eş dediğin cinsiyet ayrımcılıgı yapmayandır herşeyden önce. Hayat müsterektir kuralıyla ilerlemeli. Her mutluluk birlikte paylasılıyorsa zor anlara da beraber göğüs gerilmeli. Hastalıkta sağlıkta her durumda koşulsuz sevmeli. Birşey beklemeden yapmalı bazı şeyleri gerektiğinde ufak sürprizler yapabilmeli. Herşeyden önemlisi güven kuşkusu asla olmamalı yalan söylememeli eğer olurda fikir ayrılığı yaşanırsa karşındaki eşine saygılı olmalı. Bana kalırsa bu şekilde örnek olunur.
(bkz: çılgınlık)
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238