korona

sessizlik
bütün yeryüzüne bir ibrettir korona. ne kadar güçlü devletlerin, bürokratların, kralların, başkanların bile âciz olduğunun kanıtıdır. kendisinin seçilmiş kul olduğuna inanan ve 'bana bir şey olmaz' şeklindeki iddiasıyla kendini avutan zavallı insanlara göre ise korona bir hayalden, bir senaryodan ibarettir. daha en az 1-1,5 yıl etkisini devam ettireceği düşünülen koronaya karşı her an teyakkuzda olmak gerekir. insan kendisi evden çıkmasa bile; aile bireylerinin çıkmasına engel olamadığı için korona bulaşma tehlikesinden kurtulmuş değildir. 'öyle ya da böyle hepimize bulaşacak, herkes bağışıklık kazanacak' deyip kendini salanlar neyin kafasını yaşıyor anlamak zordur. sürekli birileri korona aşısı bulmaktadır (!) ama nedense gelen giden yoktur. gerçi aşısı bulunsa bile; vurdumduymazlık, bilinçsizlik had safhada olduğu sürece koronadan tamamen kurtulmak mümkün olmayacaktır. bir de 'acaba koronayı ayakta geçirdim de haberim mi yok?' sorunsalı vardır. bu illetin nasıl ve neden bazı insanlarda belirti vermediği üzerinde düşünülmeye değer bir konudur. bebekler bile koronaya yakalanırken yaşını başını almış insanların neyine güvendiğini sorsanız mantıklı bir cevap alamayacaksınızdır. bu arada korona ile ilgili istatistiksel verilerin tam olarak gerçeği yansıtmadığı, hep bir şeylerin gizlendiği de inkâr edilemeyecek bir hakikattir.

araba almak

senasizm
eskiden arabam vardı dehşet bir kaza sonucu perte çıktı. çok şükür burnumuz bile kanamadı. o günden beridir almak ve almamak arası gidip geldiğin başlık. bu arada şimdinin piyasasıyla zaten pek mümkün olmayan olgu...

kızlar okumaz

angela3
Cahillikten çıkamamış insan türü. Kız erkek ayrımı yapılmamalı bence. Aslında kızlar eğitilirse. Daha iyi yetiştirir çocuklarını. Kız çocukları özellikle okutulması gerekiyor bence.

kadına yönelik şiddete karşı mücadele günü

okyanus
25 kasım tarihinde kutlanan (!) özel bir gün. kadınların şiddete uğramasını önleme, şiddet vakalarının bir nebze olsun azaltılmasını sağlama yönünden herhangi bir etkisi olmayan bu günde kadına şiddetin ne kadar alçakça bir şey olduğunu yeniden dile getirmek, bu fiili gerçekleştirenlere kin, nefret, öfke kusmak; şiddete, tecavüze uğrayan, fiziksel veya psikolojik acı çekmek zorunda bırakılan, öldürülen kadınları tekrar hatırlamak ve onlar için bir şey yapamayışımıza hayıflanmak, sadece haberlerde seyretmekle, sosyal medyada birkaç yorum yazmakla yetindiğimiz için üzülmek, bu günde yapılan aktivitelerdendir. (!) 1999'da BM Genel Kurulu'nun ilan ettiği bu gün, taa o zamandan beri idrak edilmektedir. oysa 20 yıldır, hatta ne 20 yılı; asırlardır bu hususta değişen bir şey yoktur. tarih boyunca hep ezilen, zulmedilen, dövülen, insan dışı muamelelere maruz kalan kadınlar olmuş ve olmaya devam etmektedir. bu günde post paylaşmak, tweet atmak falan en azından hangi tarafta olduğumuzu gösterme çabasıdır ama; şiddete uğrayan kadınlar için gerçekten neler yapılabilir, yapılması gerekenler neden yapılmamaktadır; neden mahkemelerden çoğu zaman kadınların aleyhine kararlar çıkmakta, onları hunharca döven ya da vahşice öldürenler serbest bırakılmakta yahut birkaç yıl rahat ortamda devletin vergileriyle istirahat ettirilip af çıkarılarak salınmaktadır? iyi hâl indirimi denen şey ile neden onlara acınmaktadır? oysa onlar kadınlara hiç acımamışlardır. işte mesajlar, güzel sözler paylaşmaktan ziyade bu gibi sorulara yanıt aramak gerekir.
belki türkiye'deki kadınlar, dünyadaki kadınlar için normal vatandaş olarak bizim elimizden bir şey gelmeyecektir ama hiç olmazsa herkes kendi çevresindeki kadınlara saygılı davranamaz, onların haklarını gözetemez midir?
tüm insanlar evinin önünü süpürseydi şehir tertemiz olurdu diye boşuna dememişlerdir.

sürekli mutsuz olan insan

farmasiyen
pesimist, depresif ruh hâliyle evrene negatif enerji yayan, her şeye kulp bulma şeklinde üstün bir yeteneğe (!) sahip olan, kendisini memnun etmenin imkânsız olduğu insan türü. 'ağzınla kuş tutsan yaranamazsın' lafı bunlar için söylenmiştir.
hani 'bardağın dolu tarafından bakın' derler ya. bunlar bardağın boş tarafından bile bakamaz.
- hani? bardak nerede? ben bardak mardak göremiyorum.
derler. bakış açıları böylesine dardır. her şeyin karanlık, çirkin yönlerine odaklanır, sahip olduklarının farkına varmaz ve hiçbir zaman doymazlar.
devamlı mutsuz olan insanlar kendileri gibi başkalarının da mutsuz olmasını ister. kötülükten beslenir, biri kendisiyle aynı durumu yaşayınca bundan güç alıp motive olurlar.
onlara bir şey anlatsanız hep sizi demotive eder, olumsuz yorumları sayesinde hevesinizi îtinayla kırmayı başarırlar. bunlara kötü bir rüyanızı anlatın, hemen şerre yorar ve o şom ağızlarını bir açtılar mı susmak bilmezler.
peki bunlarla nasıl başa çıkmalı? işte size, sürekli mutsuz olan insanların olduğu ortamlarda hayatta kalma yöntemleri!
- bunlara ne derdinizden, ne sevincinizden bahsetmeyin.
- sizi darlamalarına izin vermeyin. kendi sıkıntılarını anlatırlarsa hiç yorum yapmayın, oralı olmayın veya konuyu değiştirin.
- anneniz evde oturmaktan, babanız iş-güçten, kardeşiniz sevgilisinden dolayı mutsuz takılıyor, yaşam enerjinizi sömürüyor olabilir. 'şunun mahkeme duvarı gibi suratını görmesem keşke' diye düşünüyorsanız yapacak bir şey yok. onunla aynı ortamda bulunma sürenizi azaltın. beraber TV izlemek zorunda değilsiniz öyle değil mi, internet diye bir şey var kardeşim aç oradan bir Netflix keyfine bak. (Şu an izleyecek adam gibi dizi yok zaten. bizi anca netflix paklar.)
Nasıl tavsiyeler? beğendiyseniz yorum yapın, beğenmediyseniz farklı tavsiyeler yazın ki zengin bir çeşitlilik oluşturalım.

para insanı bozar

mavidis
Bir insanın gerçek yüzünü görmek istiyorsanız ona ya makam vereceksiniz yada çok fazla para vereceksiniz. Gerçekten hiç ben değişmem diyen insan bile bir anda değişiyor insan gözlerine inanamıyor. Birlikte işe girdiğim insanlar var misal. Birlikte derken benden 2-3 yıl önce başlamış ama şuan bizim müdürümüz pozisyonunda kıdemi gereği de bunda bir sıkıntı yok zaten. Adam biranda değişiveriyor nedense makama geçince bambaşka biri oldu. Resmen öküz öldü ortaklık bozuldu hesabı.

doğalgazın keşfi

tki
türkiye petrolleri, karadeniz'de zonguldak'ın 170 km. açıklarında 405 milyar metreküplük doğalgaz rezervi buldu. türkiye'nin gaz ihtiyacının yıllık 45 milyar metreküp olduğu düşünülürse, Türkiye'nin ihtiyacını tahminen 9 yıl karşılayacaktır. Türkiye bugün için 2 adet sismik, 3 adet deniz sondaj gemisine sahiptir. Türkiye bu gemilerle karadeniz ve akdeniz'de petrol ve doğalgaz aramalarını arttırmıştır, bulunacak yeni rezervlerle Türkiye'nin yıllık 45 Milyon ton petrol ve 5 milyon ton doğalgaz ihtiyacının bir kısmını karşılayarak dışarıya bağımlılığımızı azaltacaktır.

kolezyum

mepola
Devasa bir yapı gerçekten özellikle spartakus dizisinde yer alan tasviri çok iyi. O dönemlerde yaşamak isterdim sanırım insanlar için yenilikler ne kadar da garip geliyordur. Şuan uçan araba çıksa şaşırmayacağız neredeyse teknolojik gelişmeler o kadar sıradanlaştı hayatımızda.

mangal keyfi

subham
Yemek kahvaltı hadi neysede mangal aranıyor. Özellikle salgın ile mücadele ettiğimiz çaba gösterdiğimiz bu günlerde bir araya gelmekten kaçınır olduk. Bir çok aile dostumuzu arkadaşımızı hatta ailemizi görmüyoruz çok zamandır. Mangal keyifleri bahane yani. Önemli olan güzel zaman gecirmek.

hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.


eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238

hemen yazar olun