yemek programları

eski defterler
'balık sevmem, yemem ben bunları, ıyyy patlıcan mı bu?' gibi sorularla masada tartışmaların hakim olduğu 'bizim yöre çok farklı, buna süt de katılır, pişmemiş ki yemem ben bunu' diyerek mutfağa zaman zaman gizlice uzanıldığı ama bulan var, bulamayan var diye hiç düşünülmeden yarışma ismi altında insanların 10-15 bin lira için diğerlerine sudan sebeplerle az puanlar verdiği fazlaca 'eleştirel' bir kaşık suda önüne geleni boğdukları yayınlardır. reyting uğruna bu olamaz, katılanlar da yedikleri laflardan dolayı şikayetçidir. savunmaları da şudur, salgına uygun siperlikle çalıştım. rtük 'ten ısrarla rica ediyoruz. nimetle şaka olmaz, sofra çarpar.
okyanus
ekranların müge anlı gibi hiç bitmeyen çilesidir. 'birilerinin açlıktan kemikleri sayılırken biri önüne gelen yemeğe saydırıyor' diye düşünmemize yol açan bu programlar tv'lerin kâbusudur. değerli eskidefterler yöneticisi tarafından yukarıda da ifade edildiği üzere bu programların değişmeyen rutini herkesin her yemeğe kusur bulmasıdır. sofrada kuş sütü eksik olmasa dahi yarışmacıların tatmin olması mümkün değildir zira hepsinin amacı birbirini yerin dibine geçirmek ve o haftanın kazananı olmaktır. yemekteyiz, gelinim mutfakta başta olmak üzere herhangi bir isim altında yayınlanan tüm yemek programları aynı karakteristik özellikleri gösterir. bir insan bu monoton şeyleri her gün izlemekten nasıl sıkılmaz, kimin kazanacağını nasıl böyle heyecanla bekler anlamak zordur. 'yaa canım işte bilmediğimiz tarifleri öğreniyoruz' gibi bir bahane geçerlilik taşımamaktadır çünkü internet denen bir şey vardır. bu programlar ile vakit öldürmek hakikaten akıl kârı değildir. ayrıca kazananlara o kadar para verildiği -tüm yarışma programlarında olduğu gibi- meçhuldür. hiçbir yarışma programının sırf birkaç soru bildi veya birkaç tencere yemek yaptı diye birisine dünya para vereceği inandırıcı gelmemektedir. belki de ben, pek çok yarışmaya başvurduğum fakat sonuç alamadığım için kıskançlığımdan böyle düşünüyorumdur. ama yok; gerçekten de burada çelişkiler, mantıksızlıklar söz konusudur. örneğin, kim milyoner olmak ister yarışmasında ilk birkaç basit soruyu bilip sonra çuvallayarak elenen bir kişiye sözüm ona bilmem kaç bin TL (x.xxx) bir miktar para verilecektir. bunu külahıma anlatmak, gerçekten beni zorlamaktadır. (!) her neyse, sonuç olarak yemek programları, tıpkı -nesli tükenmiş olan- evlilik programları gibi, -nesli tükenmesi dört gözle beklenen- magazin programları gibi bir zaman kaybıdır. bu programlara da bir kısıtlama getirilmesi temennimizdir. hayır yani -en azından- haftada birkaç kez yayınlansa ne olur? hem öyle daha heyecanlı olur. (!) yahut süreleri kısaltılabilir. yemek programı izleyeceğim diye yemeği yakmak kötüdür, hiç yapmamak ondan daha kötüdür. :) (!)

hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.


eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238

hemen yazar olun