bu canlı türünün en kısa tanımı 'sinsi' şeklindedir. (!) bunlar sağ gösterip sol vurmaya bayılırlar. en büyük hobileri birine başka, ötekine başka konuşmaktır. yanınıza geldiler mi sizi yağlayıp ballarlar; arkanızı döndünüz mü zehir kusarlar. yanınızda suratınızı okşarlar, arkanızdan 'suratını şeytan görsün, bir kepçe tükürük atasım var yüzüne' (!) derler.
bunların övmelerine, cilâlamalarına, iltifatlarına aldanmamalıdır. bunlar önce över, sonra söver. yalancılık bunların karakteristik özelliğidir. dedikodu-gıybet, hasetçilik ne ararsan bunlarda vardır. kalpleri âdeta çarşamba pazarı gibidir.
özellikle bunlara okulda ve iş yerlerinde çok sık rastlanır. içten pazarlıklı insan; başarısını kıskandığı, hatta çatlayacak gibi olduğu o kişiye karşı dostâne yaklaşır. onunla güzel güzel geçiniyormuş gibi görünür. amacı onun sırlarını öğrenmek, hiç beklemediği bir anda onu sofra bezi gibi yere sermektir!
hani böyle tam diziye dalmış, 'kaç kız kaçç!' moduna girmiş, heyecanlı heyecanlı izlerken, hiç ummadığınız bir anda reklam girer de atraksiyonun büyüsü bozulur ya,; işte içten pazarlıklı insanların amacı size öyle bir his yaşatmaktır.
şebnem ferah boşuna mı demiş: 'tam zevkine varmışken, birden yere düştün mü sen?'
siz de böyle tam ağacın tepesine çıkmış; dal kalkar kartal sarkar terkerlemesini (yazması bile zor) işte onu mırıldanırken birden kendinizi yerde bulursunuz o içten pazarlıklı mahluk yüzünden.
içten pazarlıklı insancıkların ipliğini pazara çıkarmak gerekir. içten pazarlıklı olmaktansa, pazara gidip bir şey almadan dönmeyi tercih etmelidir. (tamam, pazar ile ilgili esprilerin tadı kaçtı, kotamız dolmuştur.)
gerçek niyetini gizleyen kişi, kötü niyetli olduğunu açıkça belli edenden daha tehlikelidir. 'ben kötü niyetliyim' diye bağırandan kaçmak kolaydır. ama öteki, bir parazit gibi hayatınıza sızar. yavaş yavaş kanınızı emmeyi amaçlar. dışı lc waikiki'den alınan 800 TL'lik bir çanta gibi olsa da içinde bomba vardır.
onun için bu tarz insanlara karşı tetikte olmalıdır. tabii ki herkese de şüpheyle yaklaşıp 'yağmur yağıyor' deseler 'sen bana ördek dedin!' dememelidir.
ama bir insana güvenirken düşünmek, herkesle her şeyimizi paylaşmamak, herkese 'sen bizdensin, geç geç' dememek gerekir.
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238