İçlerinde yer alamadığım için hüzünlenmeme sebep olan listedir. hayır yani o kadar takibe takip'ler falan boşuna gitmiştir. takipçi kasma çabaları, smm paneller, takip edeni takip ederim'ler; hepsi yalan mıdır? insanın, 'hiç olmazsa en son sıraya beni yazsaydınız ne kaybederdiniz?' diye sorası gelmektedir. kıskançlık, haset, çekememezlik vb. diye düşünebilirsiniz fakat bu listedeki herkesin topluma hiç de öyle aman aman faydalı insanlar olmadıkları bir gerçektir. hatta bence toplumu dejenere ettiklerini söylemem gerekir. mesela listenin ilk sırasındaki kişiyi ele alalım; sizce etleri tokatlamak bize ne gibi bir hayat dersi veriyor olabilir? hande erçel'i zaten hiç konuşmasam daha iyi olacaktır. zira kendisi güneşin kızları'ndaki selin hadi neyse de, siyah inci'deki hazal rolüyle bütün umutlarımı yıkmıştır. tamam, oyunculuk kötü olabilir, fakat bu kadar da kötü olması sizce biraz abartı değil midir? şu an sen çal kapımı dizisinde nasıl bir performans sergiliyor, o köprünün altından çok sular aktı ve hande erçel'in saç baş yolduran oyunculuğu değişti mi; benim tarafımdan meçhuldür çünkü diziyi izlemiyorumdur. tabii içimden bir ses 'umarım hande ablamız bu yazıyı okuyarak bana dava açmaz' demektedir. zira mâlumunuz kendisi şahsına sosyal medyada 'bazlama surat' diyen birine dava açmıştır. gerçi adam sonra 'efendim bazlamayı çok severim ben' falan filan fişmekân diye kıvırmaya çalışmıştır ve daha çok batmıştır. dava da erçel'in aleyhine sonuçlanmıştır fakat olsun; insan yine de endişe etmiyor değildir.
acun'un sadece ve sadece 13 milyoncuk takipçiye sahip olması da beni ziyâdesiyle şaşırtmıştır. acun'un toplumu yozlaştıran, her birini birbirinden sıkıcı bulduğum survivor, yeteneksizsiniz türkiye ve tv8'de yayınlanan diğer programlarına duyduğum antipati bir yana; adam harbiden olağanüstü zengindir. acaba kendini nasıl hissetmektedir? sanırım bunu tam olarak anlamak bizim için mümkün olmayacaktır. zira biz, 600 liralık ayakkabının %30 indirime girdiğini bile gördüğümüzde 'oooo, aaaa' falan oluyoruzdur. oysa kendisi için değil 600 lira, 600 bin lira devede kulaktır. tabii ki bu hâlimize çok şükretmek gerekir. bu pandemide, karda kışta (gerçi kar yağmıyor ama olsun) sokakta olanları düşündükçe, hastalıklarla, açlıkla, çeşitli musîbetlerle imtihan olanları hatırladıkça insanın nankörlük etmemeye, ibret almaya daha fazla özen göstermesi gerekir. bu bir kamu spotu değil, gerçektir. konuyu buraya nasıl bağladığıma hayret etmekle beraber, umarım bu yazı sizin beğeninizi kazanmıştır.
not: burak, 16 milyon 300 bin takipçi demek? bravo kemal soydere! (kara sevda yeniden başlasın diyenlerin bu entry'yi favlamaları rica olunur.)
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238