kendilerini kaf dağında gören, burnu havada insanlar grubunda yer alan varlıklardır. onların yaptığı bu davranış size hak ettiğiniz değeri vermediklerinin en büyük kanıtıdır. arkadaşlığı ticaret olarak gören bu insanlar; 'o beni ararsa ben de onu ararım', 'o bana hediye alırsa ben daha ucuzunu alırım' (!) mantığını benimsemişlerdir. yalnızca işi düşünce arayan insanlar da onların akrabası falan olmalıdır. yalnız bir insanın sen onu arayınca araması kadar; onun seni arayıp bir türlü susmaması, telefonda destan yazması, bataryanın anasını ağlatması da ayrı bir sorunsaldır. siz onları sormayınca sizi sormayan insanlar kadar; siz onları sorunca 'çok kötüyüm' diye başlayıp tüm dertlerini sayan, sizi dert babası niyetine kullanan, sorduğunuza pişman eden depresif insanlar da tam bir ömür törpüsüdür. ilk adımı hep karşı taraftan bekleyen bu insanlar 'önce o arasın' ilkesini kendilerine düstur edindiklerinden dolayı, mesaj yazmak için can atsalar da bir harf yazmazlar. 'telefonun başında çaresiz bekliyorum, çalmayacak biliyorum' modunda öyle dolaşırlar. çünkü onlar gururludur, illa karşı taraf arayacaktır. ama her şeyi devletten beklememek gerekir. hem atalarımız ne demiştir: sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa?
asıl iyilik bize gelmeyen kişilere gitmek, bizi aramayan kişileri aramak, bize vermeyen kişilere vermek değil midir? (tabii ki bunu yanlış anlamamalıdır! vermek-vermemek derken; cömertlik, yardımcı olmak, iyilik etmek gibi şeyler kastedilmektedir! kötü kötü şeyler düşünmemelidir!(
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238