nedamet

mavi1
pişmanlık, herkesin bir kabahat işledikten sonra hissetmesi gereken duygu. ama çoğu kişi nedamet duymayı bırakın yaptığıyla övünmeyi tercih eder. bazıları da içinden pişman olmadığı halde ağız ucuyla özür diler. pişmanlık her zaman her şeyi çözmez; son pişmanlık bazen fayda etmez belki ama çoğu zaman pişmanlık bir şeylerin değiştiren ilk adım olur. pişmanlık o yapılan şeyden el-etek çekmeyi, bir daha tekrarlamamak konusunda kararlı olmayı ve onun tersini yapmayı gerektirir. 'çok pişmanım' dediğimiz halde o hatalarımız bize hâlâ pişmaniye gibi tatlı geliyorsa yalan söylüyoruz demektir. gerçekten pişman olan kişi bir daha aynı hataya düşmemek için elinden geleni yapar ve onu hatırlayınca üzülür. mesela geçmişte iddaa oynayan bir insan 'nerede o eski günler ya önceden ne kazanırdım ama' diyorsa tabii ki de pişman değil, sadece maddi sebepler yüzünden bırakmak zorunda kalmıştır. insan kalbini kapı gibi yalama etmemelidir. yapıp edip bir kuru özürle her şeyi halledeceğini sanan insanlar kendini kandırır. bir türlü dikiş tutturamayan bu insanlara hiçbir şey sökmez; 'bir daha yaparsam adam değilim' diye büyük konuşmalar, arka arkaya edilen yeminler, tevbeler vs. hep unutulur. sahte pişmanlık da pişman olmamak da aynı şeydir ve aslında bu kritik bir kalp hastalığıdır. ağlayabilmek, pişman olmak, bir şeyler hissedebilmek büyük bir ganimettir aslında. kalbin hâlâ ölmediğini gösterir. keşkeler değil, iyi ki'ler biriktirmelidir.
bu başlıktaki tüm girileri gör

hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.


eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238

hemen yazar olun