an itibariyle üye olduğum başka bir sözlük platformu. pandemi başından beri çoğu sözlükte yazarlık yapmış birisiyim ama maalesef mart ayından beri bir sebepten ötürü bıraktım. şimdi ise bu sözlük ile geri döndüm. elim köreldi muhtemelen ama problem yok.
eski defterler
📚 Eski Defterleri Açmanın Zamanı Gelmedi Mi?
Eski defterler bir açılırsa, pir açılır ve uğraşsanız bile artık açılmıştır, kapanmaz, öyle şeyler vardır ki içimizde bize derin derin dokunan, bazıları öyle absürttür ki içinden bazısını en yakınındakine anlatırsın, alaylı bir ifade ile “Buna mı takıldın sen?” der, kendi problemlerini anlatıp, bunaltır ve “Aynısı eniştemde de var, merak etme ama olur öyle.” diye de lafını yapıştırır. Politikada bile 'eski defterleri açarsam' diye söylemlerde bulunulur ama haberi yoktur, kendileri, o eski defterin kapağında kendi yerini başrolde çoktan almıştır, bu performanslarla zaten Oskar ödülü kaçınılmazdır. Fütursuzca ürüyoruz, milyarlarca sayıdayız, peki insanlar diğerlerinin defterini gerçekten böyle mi dürüyor ya da sevmediklerinin işine bu kadar acımasızca mı son veriyor? Sanki vahşi bir doğadayız, belgesellerden aslanların aslında kendi bölgesi varmış diye birbirimize anlatırız ama cetvelle haritada çizilen ülke sınırlarını pek düşünemeyiz ama mesafeleri en azından kaldırabiliriz.
Gençliğinizi bir düşünün, hep benzer şeylerle belki ket vuruldunuz, çoşkulu hormonlarınıza bile söz geçirmeye çalışıp, “bu kötü, şu eski, o ayıp, onlar yeni, oraya basma, dökülmesin” ve benzeri gürültü, şamatalardan sonra peki size geriye ne kaldı? Yaşayamadıklarınız yani size iç dünyanızdaki eski defterlerinizde kalan hep bu şikayet eden kısıtlamalar ile “şimdi gösterirdim ama” ile başlayan kendini ispatla yükümlü ataklar yutkunmalarınızda çoktan kayboldu. Ama şöyle bir proje düşünün, eskidefterler.com adında dijital bir platform kuruluyor ve istediklerinizi 7/24 her an paylaşıyorsunuz ve de fikirlerinize hemen herkes çözüm ya da aksine köstek olmaya çalışıyor yani sanki sizi tasalarınızla diri diri gömüyor. Tabii ki abartılı bir saptama olabilir ama hiç görmediğiniz uzaklardaki insanlar sizin yalnız bırakılmış benliğinize U dönüşü yaparak dokunuyor, karşı koyuyor, en azından ciddiye alınıyorsunuz ve bu sizi oldukça popüler hissettiriyor. Pekala, mahremiyetiniz nerede kalır? Şimdilik anonimlikte kalacaktır.
Size belki daha ilgi çekici gelebilir; belki de ortak yaşanmışlardaki birilerinin eski defterlerini kurcalamak isteyebilirsiniz, acılarınızı umursamazca ifşa ederek zevke dönüştürebilirsiniz, günlük ya da eskilerden türlü türlü olaylar hakkında kendi fikirlerinizi özgürce ifade etmek de isteyebilirsiniz. Gerçek ya da hayal ürünü tüm bu bilgiler, dijital karma verilerimiz ile tarihteki yerini arşivlerde sabitleyecektir. Hayal bu ya yıl- 2090, geriye dönük covid-20 diyerek tarattığınızda eski defterlere sayfalarca yazılanları okumak belki aylarınızı alacaktır ama sevgili Canan Hocamız kelle paça ile 100 yıl yaşamanın sırrını halen paylaşmadı. Peki, yüzyıllar sonra bu tür sosyal paylaşımlara gerek olacak mıdır yoksa her şeyi beynimizdeki çevrimiçi çiplere mi soracağız? Düşünsenize, belki çip bile bir 'gösteriş' meselesi olacaktır, eşiniz diyebilir ki, “Gördün mü, bak? Macit, eşine 1 exabyte yüksek kapasiteli entegre almış, benimkisi ise sadece 1 petabyte, küçük ve bazen bilemeyince utanıyorum, beni çiplendir.” yani galaksiler arası uçarken kafalar hafif kadınşık! Dilerseniz asıl konumuza ışık hızı ile geri dönelim, eskidefterler.com üzerinden, “2023- Meral Akşener Geliyor” ya da “Başkanımız Kadıköy Hep Sizinle” gibi güncel konu başlıklarında iyi yazarların girişi internete yeterince İYİ gelecektir. Elbette ki kritik eden girişler, kişilik haklarına saldırılardan uzak, hukuk çerçevesindeki moderasyon şemsiyesi altında toplanacaktır.
Sosyal medyadaki sahteliklere o kadar alışıldı ki, #eskidefterler tüm bu anlam veremediklerinize farklı bir dayanma, düşünme ve karşı görüşlerin buluşma noktası olacaktır. 'Fakebook'lardan ırak, eskidefterler.com insanları her öğün tok karnına düşünmeye zorlayacaktır. Eski defterler'in sloganı dahi hazır, gösterilenden fazlası - bildikleriniz tarih oluyor.
Eski defterler bir açılırsa, pir açılır ve uğraşsanız bile artık açılmıştır, kapanmaz, öyle şeyler vardır ki içimizde bize derin derin dokunan, bazıları öyle absürttür ki içinden bazısını en yakınındakine anlatırsın, alaylı bir ifade ile “Buna mı takıldın sen?” der, kendi problemlerini anlatıp, bunaltır ve “Aynısı eniştemde de var, merak etme ama olur öyle.” diye de lafını yapıştırır. Politikada bile 'eski defterleri açarsam' diye söylemlerde bulunulur ama haberi yoktur, kendileri, o eski defterin kapağında kendi yerini başrolde çoktan almıştır, bu performanslarla zaten Oskar ödülü kaçınılmazdır. Fütursuzca ürüyoruz, milyarlarca sayıdayız, peki insanlar diğerlerinin defterini gerçekten böyle mi dürüyor ya da sevmediklerinin işine bu kadar acımasızca mı son veriyor? Sanki vahşi bir doğadayız, belgesellerden aslanların aslında kendi bölgesi varmış diye birbirimize anlatırız ama cetvelle haritada çizilen ülke sınırlarını pek düşünemeyiz ama mesafeleri en azından kaldırabiliriz.
Gençliğinizi bir düşünün, hep benzer şeylerle belki ket vuruldunuz, çoşkulu hormonlarınıza bile söz geçirmeye çalışıp, “bu kötü, şu eski, o ayıp, onlar yeni, oraya basma, dökülmesin” ve benzeri gürültü, şamatalardan sonra peki size geriye ne kaldı? Yaşayamadıklarınız yani size iç dünyanızdaki eski defterlerinizde kalan hep bu şikayet eden kısıtlamalar ile “şimdi gösterirdim ama” ile başlayan kendini ispatla yükümlü ataklar yutkunmalarınızda çoktan kayboldu. Ama şöyle bir proje düşünün, eskidefterler.com adında dijital bir platform kuruluyor ve istediklerinizi 7/24 her an paylaşıyorsunuz ve de fikirlerinize hemen herkes çözüm ya da aksine köstek olmaya çalışıyor yani sanki sizi tasalarınızla diri diri gömüyor. Tabii ki abartılı bir saptama olabilir ama hiç görmediğiniz uzaklardaki insanlar sizin yalnız bırakılmış benliğinize U dönüşü yaparak dokunuyor, karşı koyuyor, en azından ciddiye alınıyorsunuz ve bu sizi oldukça popüler hissettiriyor. Pekala, mahremiyetiniz nerede kalır? Şimdilik anonimlikte kalacaktır.
Size belki daha ilgi çekici gelebilir; belki de ortak yaşanmışlardaki birilerinin eski defterlerini kurcalamak isteyebilirsiniz, acılarınızı umursamazca ifşa ederek zevke dönüştürebilirsiniz, günlük ya da eskilerden türlü türlü olaylar hakkında kendi fikirlerinizi özgürce ifade etmek de isteyebilirsiniz. Gerçek ya da hayal ürünü tüm bu bilgiler, dijital karma verilerimiz ile tarihteki yerini arşivlerde sabitleyecektir. Hayal bu ya yıl- 2090, geriye dönük covid-20 diyerek tarattığınızda eski defterlere sayfalarca yazılanları okumak belki aylarınızı alacaktır ama sevgili Canan Hocamız kelle paça ile 100 yıl yaşamanın sırrını halen paylaşmadı. Peki, yüzyıllar sonra bu tür sosyal paylaşımlara gerek olacak mıdır yoksa her şeyi beynimizdeki çevrimiçi çiplere mi soracağız? Düşünsenize, belki çip bile bir 'gösteriş' meselesi olacaktır, eşiniz diyebilir ki, “Gördün mü, bak? Macit, eşine 1 exabyte yüksek kapasiteli entegre almış, benimkisi ise sadece 1 petabyte, küçük ve bazen bilemeyince utanıyorum, beni çiplendir.” yani galaksiler arası uçarken kafalar hafif kadınşık! Dilerseniz asıl konumuza ışık hızı ile geri dönelim, eskidefterler.com üzerinden, “2023- Meral Akşener Geliyor” ya da “Başkanımız Kadıköy Hep Sizinle” gibi güncel konu başlıklarında iyi yazarların girişi internete yeterince İYİ gelecektir. Elbette ki kritik eden girişler, kişilik haklarına saldırılardan uzak, hukuk çerçevesindeki moderasyon şemsiyesi altında toplanacaktır.
Sosyal medyadaki sahteliklere o kadar alışıldı ki, #eskidefterler tüm bu anlam veremediklerinize farklı bir dayanma, düşünme ve karşı görüşlerin buluşma noktası olacaktır. 'Fakebook'lardan ırak, eskidefterler.com insanları her öğün tok karnına düşünmeye zorlayacaktır. Eski defterler'in sloganı dahi hazır, gösterilenden fazlası - bildikleriniz tarih oluyor.
1965 yılında, Alice Blaise adlı bir kadın denizde boğulmak üzere olan dört yaşında bir çocuğun hayatını kurtardı. Bu olaydan yıllar sonra, aynı çocuk bir başkasını boğulmaktan kurtardı.
Çocuğun yıllar sonra kurtardığı kişi ise Alice blaise'nin kocasıydı. Aslında kadın o yıl sadece çocuğun hayatını kurtarmamıştı. Hayat tesadüflerle dolu.
Çocuğun yıllar sonra kurtardığı kişi ise Alice blaise'nin kocasıydı. Aslında kadın o yıl sadece çocuğun hayatını kurtarmamıştı. Hayat tesadüflerle dolu.
Gerçekten güzel bir paylaşım olmuş. Geçmişin açılması, geçmişteki konuların yad edilmesi ve bunlardan ders çıkarılması başta ülke adına ve şahsım adına olumlu etki yaratacaktır.
bence çok iyi oldu yani paylaşımlar olsun veriler bilgiler olsun herşeyiyle çok faydası var
geçmişteki konuların yad edilmesi ve bunlardan ders çıkarılması başta ülke adına ve şahsım adına olumlu etki yaratacaktır.bence çok iyi oldu yani paylaşımlar olsun veriler bilgiler olsun herşeyiyle çok faydası var
birkaç defa instagram hesabıma attığı isteği kabul etmeyince ısrarla istek yollamaya devam eden, üstüne bu sabah uyandığımda da twitter'dan beni takip etmiş olduğunu gördüğüm sözlük. iki platformda da ortak kimse yok, peki sen kimsin sözlük?^^
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238