Aylar sonra koronayı unutup dışarı kahvaltıya geldik ailecek. Biliyorum pek iyi bir şey değil şu pandemi döneminde ama masaların arası açık garsonlar maskeli umarım mutfakta temizdir. Bir iki saat unutacağız yoksa psikolojiler gergin.
pazar kahvaltısı
Aman dikkat edinde sonu kötü olmasın. Bende şuan dışardayım ama millet pek çıkmamış dışarlara. Hem hava kötü hemde korona artış sayısı haberleri işe yaramış gibi görünüyor. Bir deniz kenarında olta atan ve ellerinde siyah poşet olan abiler sosyal mesafeye uymuyor gibiydi gördüğüm ama onlara da bir şey olmaz 🤣
model ve emre aydın'ın yıllar yıllar önce beraber söyledikleri düet parçası.
"Uyurken izliyorum, en sevdiğim halini
Saçların dağınık, yüzünde yastık izi
Bir pazar kahvaltısı gibi"
diyordu şair... (!) bu sözü eğip bükerek pazar kahvaltısıyla arasında nasıl bir ilişki kursam diye düşündüm, beyin kıvrımlarımı harekete geçirdim, nöronlarımı çalıştırdım ancak tam olarak başarı sağlayamadım. gerçi insan yanlış anlamak isterse her şeyi farklı anlamlara çekebilir. mesela biraz mantık sınırlarının dışına çıkacak olursak şöyle bir yorumda bulunmamız mümkündür:
"saçların dağınık, yüzünde yastık izi"
evet, bu neredeyse her kadının uyku adı verilen biyolojik sürece geçtikten belirli bir süre sonra -gecenin ortalarına doğru- başına gelen alışılmış bir hâdisedir.
pazar günü nefis bir kahvaltı hazırlanmıştır. her şey dört dörtlüktür, sofrada bir kuş sütü eksiktir. (galiba markette kalmamış, o yüzden alamamışlardır.) (!)
ama bir şey olur; tansiyon birden yükselir. aile bireyleri gerilmeye başlar, ses frekansı artar, herkesin sesi daha yüksek desibelde çıkmaya başlar. anladınız işte; kavga oluyordur.
o çıtır simitler, yumuşak poğaçalar, altın sarısı patatesler, bol sucuklu yumurtalar ve Doğuş poşet çaylar (!) ziyan olur. (bu kadar şeyi bir arada hazırlayan varsa zaten yiyemediğine sevinsin, öbür türlü kalori komasına girerdi.)
sofra dapılır, tabak çanak kalmaz hepsini yere indirirler ve içindeki her şey saçılır. böylece "saçların dağınık, yüzünde yastık izi" tahakkuk etmiş olur; her taraf yiyecek iziyle lekelenir. işte bir pazar kahvaltısı pazar faciasına böyle dönüşür.
ya da pazar kahvaltısına misafirler davetlidir. çocuklar her yeri dağıtarak bu sözü tahakkuk ettirir. o da bir başka ihtimaldir.
saçmalamakta sınır yoktur, amaç birilerinin gülümsemesine vesile olabilmektir.
"Uyurken izliyorum, en sevdiğim halini
Saçların dağınık, yüzünde yastık izi
Bir pazar kahvaltısı gibi"
diyordu şair... (!) bu sözü eğip bükerek pazar kahvaltısıyla arasında nasıl bir ilişki kursam diye düşündüm, beyin kıvrımlarımı harekete geçirdim, nöronlarımı çalıştırdım ancak tam olarak başarı sağlayamadım. gerçi insan yanlış anlamak isterse her şeyi farklı anlamlara çekebilir. mesela biraz mantık sınırlarının dışına çıkacak olursak şöyle bir yorumda bulunmamız mümkündür:
"saçların dağınık, yüzünde yastık izi"
evet, bu neredeyse her kadının uyku adı verilen biyolojik sürece geçtikten belirli bir süre sonra -gecenin ortalarına doğru- başına gelen alışılmış bir hâdisedir.
pazar günü nefis bir kahvaltı hazırlanmıştır. her şey dört dörtlüktür, sofrada bir kuş sütü eksiktir. (galiba markette kalmamış, o yüzden alamamışlardır.) (!)
ama bir şey olur; tansiyon birden yükselir. aile bireyleri gerilmeye başlar, ses frekansı artar, herkesin sesi daha yüksek desibelde çıkmaya başlar. anladınız işte; kavga oluyordur.
o çıtır simitler, yumuşak poğaçalar, altın sarısı patatesler, bol sucuklu yumurtalar ve Doğuş poşet çaylar (!) ziyan olur. (bu kadar şeyi bir arada hazırlayan varsa zaten yiyemediğine sevinsin, öbür türlü kalori komasına girerdi.)
sofra dapılır, tabak çanak kalmaz hepsini yere indirirler ve içindeki her şey saçılır. böylece "saçların dağınık, yüzünde yastık izi" tahakkuk etmiş olur; her taraf yiyecek iziyle lekelenir. işte bir pazar kahvaltısı pazar faciasına böyle dönüşür.
ya da pazar kahvaltısına misafirler davetlidir. çocuklar her yeri dağıtarak bu sözü tahakkuk ettirir. o da bir başka ihtimaldir.
saçmalamakta sınır yoktur, amaç birilerinin gülümsemesine vesile olabilmektir.
Pazar kahvaltısı benim için sucuklu yumurta demek evde 😇 tabi arada hindi yada tavuk gibi beyaz et sucuklara yöneldik. Dana sucuk el yakıyor ekonomi berbat. Artık kemer sıka sıka kemerde diş kalmadı. İnşallah korona ile birlikte ekonomi de düzelir ikisi birleşti belimizi büktü. Ey gidi mekanlarda, piknik yerlerinde yapılan kahvaltılar selam olsun...
Nasıl bir keyiftir. Hele yuvanda huzurluysan değme keyfine. Tabi kahvaltida taze simit mis gibi peynir çeşitleri ve ortaya da kuymak varsa. Biz ailece her pazar özeniriz bu kahvaltı işine. Birlikte sofra kurar en sevdiğimiz belgeselle başlarız yeni güne.
eşim ve çocuğumla beraber geçirdiğim güzel günlerden birisidir pazar günleri. sucuklu yumurta, menemen, patates kızartması hatta kuymak yaparız. O gün beraber eğleniriz.
Ailecek geçirilen güzel günlerden biri pazar günü ve tabiki pazar kahvaltısı. Saatlerce sürer ve özen gösterilir. Ben pazar kahvaltısına hep sevdiğim müzikle başlarım. Sevdiklerinle yapılan herşey ne kadar da güzel.
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238