"kimse kimseyi anlamaz,kimse kimseyi yeterince dinlemez...sadece ve sadece dinler gibi görünür ve sıranın bir an önce kendi anlatacaklarına gelmesini bekler." nedense konuşacaklarımız ,her zaman karşı tarafın konuşacaklarından daha değerlidir.
Olumlu,yada olumsuz konuştuğumuz herşey, karşımızdaki kişiye özel değilmidir..? bütün kelimelerimiz zaten onun anlayabileceği bir dilde çıkmazmı ağzımızdan..? nedir bu umursamazlık..! dinlemeyi bilelim, belki bilmediğimiz bişeyden söz ediliyordur, belki sanıldığından daha önemlidir söyleyeceklerimiz...
lütfen; "dinlemediğiniz birine onu, anlamadığınızdan bahsetmeyin..!" değer verildiğinde anlaşılmamak çok can yakıyor...
Etkileyici bir efsane ... Narcissus ; güzelliğiyle herkezi büyüleyen , hatta yunan mitolojisinde " gelmiş geçmiş en güzel ölümlü" olarak anılan bir gençtir . Annesi ; kendi güzelliğine vurulmasın diye, hiçbir yerde kendi aksine bakmamasını tembihler ama Narcissus annesinin sözünü dinlemez. Ve günlerden bir gün nehirde kendi aksine bakar, kendisini görür görmez, büyüleyici güzelliğine aşık olur ve ona dokunmak için suya eğilmek ister. fakat dengesini kaybederek nehre düşer ve boğulur. Tanrılar , onun güzelliğinin sonsuza kadar yaşayabilmesi için onu bir çiçeğe dönüştürürler . bu çiçekde ; " Nergistir ". Ayrıca Narsisizm ( Kendini aşırı beğenme )
kavramında Narcissus'tan gelmektedir .
kavramında Narcissus'tan gelmektedir .
Önyargı ; bir kişi yada olaya ilişkin yeterli bir bilgi edinmeden , önceden , peşin bir karara varmış olma durumudur. Toplumun küçüklükten itibaren kulağımıza fısıldadığı her kelime ve sunduğu her resim,ön yargımızın temel taşlarıdır. önyargı , insanların düşüncesizliğine bir kılıftır. önyargılar , bazende acele karar vermekten kaynaklanır . Bir iki tecrübeden hemen genel geçer bir hüküm çıkartılır. Bir elma yersiniz ekşi ,sulu ,kokulu ,ve tatlı gibi birçok izlenime sahip olursunuz.fakat her elma aynı değildir. Birçok insan birbirine elma muamelesi yapar ve sonunda yargılar oluşmadan önyargılar oluşur. Artık farkına varmalıyız ! bir fikrin bir çok insanın yargılarına dayanabildiğini ve toplumun birlikte hareket ettiğini böylelikle kişisel baskının çoğaldığını yaşamın gitgide ağırlaştığını; düşünün! ve kırın tüm yargıları birbirimize , uzaktan bakmaktan vazgeçmeliyiz. İnsanları çözemediğimiz zaman önyargılarımızı kullanmamalıyız.Unutmayın; Fikrini değiştirmeyenler , hiçbirşeyi değiştiremez.. Önyargılarından kutulamayanlar hiçbir insanı anlayamaz...
Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar.Her bahar diğer çiçekler gibi onlarda açıp güneşe merhaba derler. ... O gün bugündür, karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe “Kardelen” sevgilisini yarı yolda bırakan çiçeğe de “Hercai” denilir. İşte bu yüzden hayırsız sevgiliye “Hercai” diye hitap edilir . Ne tuhafdır ki çiçekler hep bi sevgiliye hitap eder yada sevgiliye armağan edilir sizcede insanlık için en güzel hediye doğa değilmidir?
Cana kıymaktır, düpedüz caniliktir beslediği hayvanı göz yumaraktan atmaktır karanlığa sokak bazı hayvanlar için yuvadır denilebilir mi ?bilmem ama , bazıları için karanlık olduğuna eminim. En çokta sahibi tarafından terk edilenler maması önüne gelsin diye bekleyenler ve daha önce sokağı hiç görmemiş olanlar için yeni bir döngüye başlamaları onların hayatını alt üst eder evcil bir hayvanı sokağa atmak bundan sonraki hayatını yok saymaktır resmen ölüme terk etmektir can dostunu binevi ona ihanet etmektir insan ahlakını bozmaktır yozlaşmaktır... Evde büyüyen hayvanlar soğuğa sokakta büyüyen hayvanlar kadar , dayanıklı olmuyorlar , hep sıcak ortamda büyüdüklerinden bünyeleri bu uyum yeteneğini kaybediyor. Sokak kedileri karda kıyamette sokakta kalmayı başarabilirken , maalesef onlar donuyorlar. Bu duruma bir son verelim bir hevesle aldığımız canları nasılsa hayvan deyip dışarı atmayalım sahiplenmek demek benimsemek demektir! ya hani önce bu kavramı kavrayalım ve onların bir can olduğu bilincine varalım . Ve unutmayalım bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi , hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir...
Erdener kayatürk'ün açıklamaları ; " Papatya gibisin adlı eseri ilk kez açıklıyorum Babam Necdet Koyutürk askerdeyken teğmen arkadaşının kız kardeşine yazmıştır ".
Bunu annem vefat ettiği için rahatlıkla söyleyebiliyorum şimdi .Üstelik bir haftada yazılmış bir eserdir. Herkes bugüne kadar bu papatya kimdir diye sordu. Hem babama,hem bana. burada ilk kez açıklamış oluyorum.Bu eser Babamın gönlünü kaptırdığı teğmen arkadaşının kız kardeşine yazılmıştır. Erdener Koyutürk'e göre "Papatya " temizliğin ve genç kız zerafetinin,inceliğin,saflığın ve erkeğin o güzel sevgiliye gösterdiği saygının sembolüdür sanki.Belkide Necded Koyutürk'de bu duygulardan esinlenmiştir. Sevgiliye hayranlık,papatya gibi beyaz ve ince duygular..
Bunu annem vefat ettiği için rahatlıkla söyleyebiliyorum şimdi .Üstelik bir haftada yazılmış bir eserdir. Herkes bugüne kadar bu papatya kimdir diye sordu. Hem babama,hem bana. burada ilk kez açıklamış oluyorum.Bu eser Babamın gönlünü kaptırdığı teğmen arkadaşının kız kardeşine yazılmıştır. Erdener Koyutürk'e göre "Papatya " temizliğin ve genç kız zerafetinin,inceliğin,saflığın ve erkeğin o güzel sevgiliye gösterdiği saygının sembolüdür sanki.Belkide Necded Koyutürk'de bu duygulardan esinlenmiştir. Sevgiliye hayranlık,papatya gibi beyaz ve ince duygular..
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238