1979 yılında “İslam Cumhuriyeti” adı altında İran'da şeriat yönetimi başlayınca Ferhan Şensoy, 1982 yılında “Şahları da Vururlar” adıyla rejim baskılarını, yargısız infazları eleştirdiği bir oyun sahneler, İslamcı çevreler kısa süre içinde oyunu protesto ederler.
Ferhan Şensoy, sizden korkmuyorum der gibi 'Muzır Müzikal' adlı bir oyun daha sahneler. Oyunu İslamcı çevreler dava ederler ve ustayı; “İslam dinini karalamak ve adaba aykırı temsil yapıldığı” iddiasıyla yargılatırlar. Oyun 1987 yılında 76. kez sahnelendiği sırada Ferhan Şensoy, bir tehdit telefonu aldığını söyler. Koruma polisleri de değişmiştir. Bugün bir alışveriş merkezi olan Şan Tiyatrosu yanar ve bekçi Niyazi Özlü, hayatını kaybeder.
Ferhan Şensoy, tehdit edildiğini bunun planlı bir sabotaj olabileceğini söylese de dinlenmez ve yaklaşık 1 ay hapsedilir sonunda da 'Pardon' der gibi salıverilir.
Ruhun şad olsun üstat.
[yazar][/yazar]
![]()
kendi mutluluğundan başka bir şey düşünmeyen insan sürekli mutsuz olan insandır diye düşünüyorum.
Yaş ilerledikçe gülmenin sebebleride değişiyor. mesela eskiden seni güldüren durumlara kızıyorsun, kızdığın durumlara gülüyorsun. gerçi ben kimseyi yadırgamıyorum artık gülüyorum geçiyorum.
Bu chip yaklaşık 12 milyar transistör içeriyor. Telefonlarımız bu sayede nerede olduğumuzu, ne konuştuğumuzu, ne hızla hareket ettiğimizi, hatta ne düşündüğümüzü izliyor, arşivliyor ve analiz ediyor. Saniyede yaklaşık 11 trilyon işlem yaparak.
Bu chiplere sahip telefonları satın almak için 36 aylık kredi sözleşmesi yapan kişi, “aşı olmam, çünkü içinde çip var” diye telefonundan mesaj atıyor.
Sen hiç aşı olma güzelim, büyük resmî görmüşsün, aşıya filan ihtiyacın yok senin.
![]()
Güzel bir parodi gülmek isterseniz tavsiye ederim.
1800'lerin sonu ve 1900'lerin ortalarına kadar avrupa'da ve amerika'da dünyanın dört bir yanından getirilen yerliler "insanat bahçesi" adı verilen yerlerde kafeslere konulup "hayvan" gibi sergileniyordu.
afrikalılar, kızılderililer, aborjinler gibi topluluklardan tutsak edilen insanlar sanki birer hayvanmışçasına avrupalılar tarafından hapsedilerek seyrediliyordu.
insandan başka tehlikeli ve yıkıcı bir varlık yoktur diye düşünüyorum.
Onlar bir tavuk çalanı aşağılayarak hırsız diye suçlarken;Bir kalem oyunu ile milyonları yutanı “Beyefendi ” diye selamlarlar.
“Yılmaz Güney”
9 Eylül 1984 saygı ile anıyorum
12 yaşında mülteci bir ailenin çocuğu zain yaşamak hayatta kalmak için verdiği mücadeleyi anlatan gerçek yaşamdan alınma Lübnan ABD ortak yapımı bir dram filmidir.
Gerçekler insanın kanını dondurur denilen izlerken kanınızın donacağı bir film gerçekten.
Prensip sahibi bir insan olmak daha önce yaptığın insanı zor ve çıkışı olmayan durumları bir daha yapmamak için belli bir bakış açısına sahip olmaktır, yani tecrübe kazanıp aynı hataya bir daha düşmemektir. çoğu zaman mükemmeliyetçi ve kibirli bir insan olarak algılansada bu tamamen olgunluğun ve ağır başlılığın verdiği bir ilkedir.
Çok insan tanırım az insanla samimi olur nadir insanlarla dostluk ederim bu benim için bir prensip meselesidir.
insanların ve bütün canlıların barış içinde yaşaması umuduyla.
🕊 dünya barış gününüz kutlu olsun 🕊
Yalnız yaşayan bir insan için pratik ve lezzetli bir öğündür benim tercihim erişteden yanadır çok severim hem daha pratik gelir bana yapması ceviz ve peynirlede gayet lezzetli olur.
insan bir deryadır ilimde mahir
ilimsiz insanın şöhreti zahir
cahilden iyilik beklenmez âhir
işleği, ameli, hâli yalandır.
aşık veysel 127 yaşında
bedia tuncer'in bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi'nde 1961-1964 arası çalışırken derlediği “akıl hastalarının yazdığı şiirler : inilti” kitabı aslına olabildiğince uygun olarak yeniden daktilo edilip, yeniden dizilip; kapak eklenerek 2013/eylül ayında dolaşıma sokulmuştur.
işte o hastalardan birinin şiiri.
bir çift göz arıyorum
bakıp da gören
görüp de gördüğünün
ne olduğunu bilen
ne olduğunu bildiği
şeyden nefret etmeyen
seven, seven, seven.
başkalarının söylediğini tekrar etmek eğitim, sorgulamak ise beyin gerektirir.
hepimiz hastayız sadece teşhislerimiz farklı…!
duncan macdougall isimli bir doktor, 1907 yılında yaptığı bir deney ile ruhun ağırlığını ölçmeye çalıştı. ölüm döşeğindeki hastaların ölümden önce, ölüm anında ve ölümden hemen sonraki ağırlıklarını karşılaştıran macdougall, insanların ölümden sonra 21 gram kaybettiğini ölçtü. macdougall'ın yaptığı deneyler bilim dünyasında tam anlamıyla kabul görmemesine rağmen o günden bu yana bazı bilim insanları hala 21 gramı ruh ağırlığı olarak değerlendirmektedir.
hatta bunun filminide yapmışlar filmin adıda (21 gram) izlemek isterseniz.
İDRAR TAHLİLİ
Devlet hastaneleri çok kalabalık…
Sıra beklemenize gerek yok, kimsenin sizi göremeyeceği bir ağaç altı bulun bulduğunuz ağacı kendinize siper ederek işeyin,
Bakın burası önemli,
İşediğiniz toprağın etrafına karıncalar toplanıyorsa;
DİYABET(şeker hastasısınız)
Burası dahada önemli,
Ağacın dibine değilde ayağınıza işiyorsanız;
PROSTAT
Burası dahada çok önemli,
İşediğiniz yerden işkembe bağırsak yani sakatat gibi kokular geliyorsa:
KOLESTEROL(yani kanınızda yağlanma var)
İdrar rengi açık sarıysa;
İYİ DURUMDASINIZ
İdrar rengi koyu sarıysa;
BOL BOL SU İÇİN
Bakın burasıda önemli,
İşediğiniz yer köpükleniyorsa;
SİROZ (karaciğer yağlanması vardır)
Yanınızdan geçeni görmüyorsanız,
KATARAKT (gözde perde oluşmuştur)
Size utanmıyor musunuz ağaca işenir mi diye sesleneni duymuyorsanız,
SAĞIR (İşitme engelisiniz
İşiniz bitti, dönüş yolu üzerindeki çocuklar sizi amca amca dükkânı açık unutmuşsun.diye uyardılarsa vay halinize;
ALZHEİMER(unutkanlık başlamış demektir)
İnsanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim.
Robert Bosch.
şişedeki bir litre rakının 4/3 nü artık devlet içiyor üstelik muhabbeti de hiç çekilmiyor.
Zamlar böyle giderse tek sigara satma dönemine geri dönülecek sanırım.
*
insan, evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.
iyi ki doğdun büyük usta.
“yaşar kemal”
bir oyun hamuru alıp ana sınıfı çocuklarına verseydiniz bu heykelleri bunlardan daha güzel yaparlardı.
Çok stresli olduğum moralimin bozuk olduğu yani psikolojimin alt üst olduğu zamanlarda kendime olan güvenimi serbest bırakmıyorum kendimi frenleye biliyorum çok nadirde olsa bazende frenler kopuyor o zaman işte kendi kendimden bile korkuyorum en çabuk kurtulma yöntemimde yalnız kalmak oluyor.
hayvanlara yapılan bu eziyeti, bundan daha güzel anlatamazlardı.
bence eğitilmesi gerekenler hayvanlar değil insanlardır.
https://www.youtube.com/watch?v=rDDRonxIqiA&ab_channel=Viralvideoyt
*Rahatsız edici olabilecek görüntüler sebebi ile direkt bağlantı kaldırılmıştır.
dünyanın sonu değildir illaki. fakat bir insanın onurunu gururunu aşağılayan bir duygudur sevdiğin ve değer verdiğin biri tarafından aldatılmak.
