Kimse ile aynı fikirde olmak gibi bir zorunluluğumuz yok ve fark yaratacağı konu aslında tam olarak burda başlıyor. Düşünebildiğimiz kadar özgür ve düşüncelerimiz kadar deliyiz aslında. İyi ya da kötü olmasının hiç bir önemi yok, bu sadece bir düşünce. Olumsuz olduğunu kim söyledi? Belki de seviyoruzdur.
#düşünce özgürlüğü
Bu konuya değinildiğinde güncel tartışmalar yerine aklıma felsefe/sosyoloji bağlamındaki düşünsel deneyler geliyor . Düşünce deneyi , Einstein'ın kullandığı bir deney biçimi . Pek çok bilim insanı bazı şeyleri çözümleyebilmek için bu yöntemi kullanıyor aslında . Bizi bilişsel olarak geliştirecek bir olgu 'düşünmek' , hatta geliştiğimizin bir göstergesi . Tabi buna siyasi / ideolojik manalar yüklemeden yapmak gerekli . Herkesin bir düşüncesi var ancak herkesin düşüncesi doğru değil maalesef . Bu da şunu gözler önüne seriyor ki , kişi kendinden bağımsız yani öznel olmayan -tarafsız- bir düşünce elde edemez . Bunun için her perspektiften bakmayı ele alacak bir 'düşünce deneyi' gereklidir . Bu da , zihnimizin berraklığıyla mümkündür . Özgürlük budur . Kişinin , kendini kendinden kurtarmasıdır özgür olmak . Çünkü , bir hayalin , bir projenin , bir yapıtın , bir yazı veya şiirin , bir tablonun ardında 'düşünce' vardır. Hepsi soyutlaşmış bir deneyin ürünüdür . Bu noktada söylenebilir ki , öznellik ve düşüncelere esaret duymak farklıdır . Öznellik , kişiye bir yaşam tarzı sunarken ve farklılık , özgünlük sunarken ; düşünce esareti yani , uygun olmayan zaman ve mekanda uygun olmayan düşüncelerle boğuşmak, vakit kaybetmek olgusu kişiyi geriletir ve ayağına bağlanmış bir ip gibi onu durdurmaya çalışır . Bağnazlıktan söz etmiyorum . Biraz bilişsel/psikolojik konuları kastediyorum . Yani kişi aşırı düşünceyle de kendini geriletir, buna ek olarak yanlış düşünceyle de kendini sirkülasyon içine koyar. Bir çeşit kısır döngü gibi , aynı düşünceyi saatlerce tekrarlamak , bir süre sonra bakış açısını daraltır ve kişinin olayı / olguyu çözümlemesini yavaşlatır . Özetle , kişi kendi düşünsel yorgunluğundan , berraklığa kavuşursa 'özgür' olur . Zira , kişinin en büyük engeli yine kendisidir .
her insanın temel hak ve ihtiyaçlarından biri olmasına rağmen çok yanlış yorumlanan bir olgu. düşünce özgürlüğünü istediğine ağız dolusu hakaret etmek olarak görenler, nedense aynı şey kendilerine yapılınca hiç de öyle düşünmezler. Oysa düşünce özgürlüğü başkalarının düşüncelerine saygı göstermek şartıyla yaşanabilir. elâlem söz konusu olunca 'açtı ağzını yumdu gözünü' olanlar kendilerine yapılan en ufak bir eleştiriye bile tahammül edemez ve hemen saldırıya geçer. düşünce özgürlüğünün en çok katledildiği yer de sosyal medyadır. klavyeden atıp tutmak işine gelenler özgürlük kisvesi altında insanların inandığı değerlere saldırır. oysa bir sosyal platformun bu kişilere mahal vermeyecek kadar da duyarlı olması gerekir. mesela eski defterler buna örnektir. eskidefterler düşünce özgürlüğüne saygı gösterir, destekler fakat birilerinin bu kavramı kullanarak sözlükte bölücülük yapmasına izin vermez. 'herkes kendi yazdığından sorumludur' diyerek, kaldırma yetkisi olduğu halde bu tür şeylere müdahale etmemek onları desteklemek demektir. mesela cumhuriyetçi olduğunu iddia eden bir insanın kendi sitesinde cumhuriyet aleyhine yazılan aşağılayıcı yorumlara müsade etmesi, aslında onun cumhuriyete -pamuk ipliğiyle- bağlı olduğunu gösterir.
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238