Eğer bu dünyada yapacağı şeyleri yapmış ve arkasında iyi bir isim bırakmış bir insansa ölüm bile ancak uzun bir günden sonraki uyku gibi gelir. Önemli olan insanların sevgi ve saygıyla anabilecekleri güzel işler başarmış olmak yaşadığın süre boyunca.
#ölüm korkusu
eğer psikolojik problemler yaşayan, takıntılı ve anksiyetesi olan biriyseniz (benim gibi), bu korku size hayatı zehir eder. etrafınızdaki her olaya, her kişiye, hatta her nesneye karşı “ya bundan bir şey olur da ölürsem?” psikolojisiyle yaklaşmaya başlarsınız istemsizce. hele bir de hayatta hayalini kurduğunuz, istediğiniz hiçbir şeyi başaramadıysanız bu korku karabasan gibi çöker üzerinize. üstüne üstlük düşüncesiz insanların “ölümden korkulur mu?” tepkilerine maruz kalırsanız vay halinize. yaşamayan bilmez bu korkuyu ve yarattığı psikolojiyi.
Olum korkusu ne yazikki cok kotu sonuclar doguruyor insani kendinden gecirip hic yapilmaycak seyler goturur surekli korku icinde yasamasina sebep oluyor
ecele faydası olmayan, yalnızca insanın psikolojik sağlığını bozan bir fobi türü. inanmayanlar bir gün ölümsüzlüğün bulunabileceğini zanneder. estetik olmanın yaşlanmayı geciktirdiğini, ilaç kullanmanın, spor yapmanın, takviye almanın yaşam süresini uzattığını söylerler. inananlar ise bunların bir 'sebep', bir vesile olduğunu; aslında ecel vaktinin hiç değişmediğini ve eceli gelenin bu dünyadan göçtüğünü bilirler.
tabii 'öleyim de kurtulayım' (!) diye isyan eden yahut kendini çok mütedeyyin sanıp her şeyi dört dörtlük yaptığını düşünen ve 'vuslat günü gelse de bir an önce hakiki vatanıma kavuşsam, yeyrin altı bana daha sevimli geliyor, keşke ölsem de Cennet'teki güzellikleri görsem' vb. gibi şeyler söyleyenler de ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarında ne yapacaklarını şaşırırlar. (istisnâlar kâideyi bozmaz. gerçetken ölümden korkmayan, ona çok iyi hazırlanmış insanlar da vardır. mesela vatanı için korkusuzca savaşanlar buna örnektir. teröristler ise bir hiç için kendilerini imhâ eden beyinsizlerdir.)
özellikle, inançsız insanlar başları sıkışınca hemen Tanrı diye yalvarmaya başlarlar. gemi su almaya başlayınca veya uçak türbülansa girince bu halden kurtulurlarsa çok iyi bir insan olacaklarına dair kendilerine söz verirler. ama sağ-sâlim karaya çıktıkları zaman kaldıkları yerden devam ederler.
en gözü kara görünen insanın bile içinde bir yerlerde ölüm korkusu vardır. can her zaman tatlı gelir ve insanların çoğu ölümden bahsedilmesini bile istemez.
(tabii intihar edenler de çoktur. onların nasıl bir psikolojiye girip de bunu yapabildiklerini anlamak mümkün değildir.)
ama işte insan beyin ameliyatında ölmez de sokakta yürürken başına cam düşüp ölebilir. ya da kurşun yeyip ölmez ama nefes borusuna bir kuru fasulye tanesi kaçar ve hayatını kaybeder.
yani insan en ummadığı anda ölüme yakalanır ve korkmak onun daha önce veya daha geç gelmesini sağlamaz.
insanlar uyumak zorunda oldukları gibi öleceklerdir de. hem bu durum tüm canlılar için geçerlidir. onun için ölümden korkmak yerine onu iyi karşılamaya çalışmak gerekir.
tabii ölüm korkusu da gereklidir. ancak her şeyin fazlası zarar olduğu gibi her korkunun aşırısı da insanın sağlığını bozar.
insan sevdiklerinin ölmesinden de çok korkar. ama onları kafese kapatsa bile bir gün öölmelerine engel olamaz. onun için yapılması gereken sevdiklerimizin değerini bilmektir.
'yok abi ben ölümden mölümden korkmam' diyenlere şöyle biraz ölü yıkama, tabuta koyup kefenleme videolarını izlemeleri önerilir. (!)
tabii 'öleyim de kurtulayım' (!) diye isyan eden yahut kendini çok mütedeyyin sanıp her şeyi dört dörtlük yaptığını düşünen ve 'vuslat günü gelse de bir an önce hakiki vatanıma kavuşsam, yeyrin altı bana daha sevimli geliyor, keşke ölsem de Cennet'teki güzellikleri görsem' vb. gibi şeyler söyleyenler de ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarında ne yapacaklarını şaşırırlar. (istisnâlar kâideyi bozmaz. gerçetken ölümden korkmayan, ona çok iyi hazırlanmış insanlar da vardır. mesela vatanı için korkusuzca savaşanlar buna örnektir. teröristler ise bir hiç için kendilerini imhâ eden beyinsizlerdir.)
özellikle, inançsız insanlar başları sıkışınca hemen Tanrı diye yalvarmaya başlarlar. gemi su almaya başlayınca veya uçak türbülansa girince bu halden kurtulurlarsa çok iyi bir insan olacaklarına dair kendilerine söz verirler. ama sağ-sâlim karaya çıktıkları zaman kaldıkları yerden devam ederler.
en gözü kara görünen insanın bile içinde bir yerlerde ölüm korkusu vardır. can her zaman tatlı gelir ve insanların çoğu ölümden bahsedilmesini bile istemez.
(tabii intihar edenler de çoktur. onların nasıl bir psikolojiye girip de bunu yapabildiklerini anlamak mümkün değildir.)
ama işte insan beyin ameliyatında ölmez de sokakta yürürken başına cam düşüp ölebilir. ya da kurşun yeyip ölmez ama nefes borusuna bir kuru fasulye tanesi kaçar ve hayatını kaybeder.
yani insan en ummadığı anda ölüme yakalanır ve korkmak onun daha önce veya daha geç gelmesini sağlamaz.
insanlar uyumak zorunda oldukları gibi öleceklerdir de. hem bu durum tüm canlılar için geçerlidir. onun için ölümden korkmak yerine onu iyi karşılamaya çalışmak gerekir.
tabii ölüm korkusu da gereklidir. ancak her şeyin fazlası zarar olduğu gibi her korkunun aşırısı da insanın sağlığını bozar.
insan sevdiklerinin ölmesinden de çok korkar. ama onları kafese kapatsa bile bir gün öölmelerine engel olamaz. onun için yapılması gereken sevdiklerimizin değerini bilmektir.
'yok abi ben ölümden mölümden korkmam' diyenlere şöyle biraz ölü yıkama, tabuta koyup kefenleme videolarını izlemeleri önerilir. (!)
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238