kimi insanları düşüncesi bile tiksindirse bir bağırsağın alabileceği en lezzetli yemek şekli. müdavimi olunan yerler vardır ve her yerde yenmez. daha önce hiç denememiş olanların tadına baktıktan sonra müptelası oldukları sihirli yiyeceğin aslında tıbbi bir faydası olduğunu doktor yavuz dizdar anlatmış.
Ünlü Doktor Dr. Yavuz Dizdar, 'Haftada 1-2 kez kokoreç yiyin
kokoreç
Bizim burada düğün salonunun yanında kokoreççi var adamlar birde ufacık dükkana rağmen janti giyiniyorlar. Siyah şef kıyafetleri var ekibin. Şov yapar gibi kokoreç tezgahı girişte açık alanda. Köftede var kokoreç sevmeyenlere alternatif. Gece 2'ye kadar ful çekiyor düğünden çıkan akın ediyor. Çevre muhitlerden geliyor millet sırf o ufak mekanın lezzeti ve kalitesi için. Ne yaparsan hakkıyla yapacaksın o zaman emeklerinin karşılığını alıyorsun.
Mirkelam da kokoreç konusuna zamanında kendisince değinmiştir.
*
başka yazacak bir şey bulamıyorum.
başka yazacak bir şey bulamıyorum.
#kokorec özellikle bayanların tercih etmediği ve rahatsız olduğu bi lezzet olsada, önünden geçtiğinde kokunun yönünü takip edende birçok insan bulunmaktadır. Sevenlerin vazgeçemediği ve her zaman ayrı bir yerde tuttuğu bu lezzete en çok yakışan içecek ayran ve şalgamdir.
Kokoreç sevilmez mi ya ben bayılırım. Ama sevmeyeni de var sevenler kadar hak veriyorum hiç denememişler ön yargılı insanlar yemiyor çoğunlukla. Bence kokoreççi sadece kokoreç yapmamalı yanında mutlaka köfte falan yapmalı ki insanlar sırf eşi dostu yemiyor diye mekana gitmemezlik yapmasın.
Hijyen endişesi sebebi ile çoook uzun yıllar uzak kaldığım, Mirkelam'ın "Kokoreç" şarkısından başka hayatımda yeri olmayan şey-di.
Eşimin güvenilir yer bulup yeminler eşliğinde ilk defa bana denettirmesinden sonra "şarkısı yazılacak kadar varmış" demiştim.
Her yerden yenmez, sadece işini titiz yapanlardan 👍🏻
Eşimin güvenilir yer bulup yeminler eşliğinde ilk defa bana denettirmesinden sonra "şarkısı yazılacak kadar varmış" demiştim.
Her yerden yenmez, sadece işini titiz yapanlardan 👍🏻
hiçbir zaman yemediğim, yemeyi düşünmediğim et ürünü. hakkında bildiğim tek şey, hayvanların bağırsaklarından yapılıyor olduğu. -nimetleri küçümsemiyorum, hiçbir yemeğe iğrenç demem yanlış anlaşılmasın fakat- benim kıymalı börekten ve lahmacundan bile midem bulanırken kokoreç yemem düşünülemez, düşünülmesi teklif dahi edilemez. (!)
içinde tane tane kıyma olan hiçbir şeyi yemem fakat köfte ve hamburger yerim. bu da ayrı bir çelişki.
isteğe bağlı ekmek arasında veya tabakta yenen kokoreç, bol kekik ile daha güzel oluyormuş. özellikle konser çıkışında veya arkadaş buluşmalarında sıklıkla tercih edilen bu yemek kimilerine göre bir efsane, kimilerine göre kokusu bile işkence.
Gerçi kokoreç şurada dursun, ona gelene kadar durup düşünmemiz, kendimizi sorgulamamız gereken o kadar çok şey var ki… Örneğin bayıla bayıla yediğimiz salamlar, hayvanların un hâline getirilmiş kemik ve kıkırdaklarından yapılan sosisler. peki ya hangi malzemeden üretildiği belli bile olmayan sucuklar?
İçine çin tuzu katılan hamburgerler, yarısından çoğu et değil yağ olan dönerler…
(bu söylediklerim hiçbir işe yaramayacak, siz yine yemeye devam edeceksiniz biliyorum. Çünkü ben de edeceğim. Sigaranın zararlarını çok iyi bilmesine rağmen tiryakilikten vazgeçemeyen insanlar gibi, bağımlı hâle getirildik.
Fiyatlar her gün sinsice 1'er TL, 2'er TL artırılmaya devam ederken, fast-food artık bir lüks olmuşken, ev yemeklerini bırakıp hâlâ dışarıdaki ne idüğü belirsiz şeylere para vermek gerçekten çok üzücü. Kendime, vücuduma, kalp damarlarıma acıyorum. Yediklerimin acısı Ömrüm olursa muhtemelen bundan 20-30 yıl sonra çıkacak biliyorum. Bu bir itiraftır, okuduğunuz için teşekkürler dostlar!)
içinde tane tane kıyma olan hiçbir şeyi yemem fakat köfte ve hamburger yerim. bu da ayrı bir çelişki.
isteğe bağlı ekmek arasında veya tabakta yenen kokoreç, bol kekik ile daha güzel oluyormuş. özellikle konser çıkışında veya arkadaş buluşmalarında sıklıkla tercih edilen bu yemek kimilerine göre bir efsane, kimilerine göre kokusu bile işkence.
Gerçi kokoreç şurada dursun, ona gelene kadar durup düşünmemiz, kendimizi sorgulamamız gereken o kadar çok şey var ki… Örneğin bayıla bayıla yediğimiz salamlar, hayvanların un hâline getirilmiş kemik ve kıkırdaklarından yapılan sosisler. peki ya hangi malzemeden üretildiği belli bile olmayan sucuklar?
İçine çin tuzu katılan hamburgerler, yarısından çoğu et değil yağ olan dönerler…
(bu söylediklerim hiçbir işe yaramayacak, siz yine yemeye devam edeceksiniz biliyorum. Çünkü ben de edeceğim. Sigaranın zararlarını çok iyi bilmesine rağmen tiryakilikten vazgeçemeyen insanlar gibi, bağımlı hâle getirildik.
Fiyatlar her gün sinsice 1'er TL, 2'er TL artırılmaya devam ederken, fast-food artık bir lüks olmuşken, ev yemeklerini bırakıp hâlâ dışarıdaki ne idüğü belirsiz şeylere para vermek gerçekten çok üzücü. Kendime, vücuduma, kalp damarlarıma acıyorum. Yediklerimin acısı Ömrüm olursa muhtemelen bundan 20-30 yıl sonra çıkacak biliyorum. Bu bir itiraftır, okuduğunuz için teşekkürler dostlar!)
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238