tarihin bilinen ilk pandemisi. yunan şehir devleti atina ile sparta'nın peloponez savaşı sırasında afrika kıtasından ticaret yapanlarla gelerek atina halkını perişan eden hastalık. ağır ve ölümcül seyreden hastalık sonucunda halk arasında salgına karşı duyulan korku ile halkın kanunlara , dini inançlara bağlılığı azalmış demokrasisi ile ünlenmiş atina yıllarca sürecek bir kaosa sürüklenmiştir.
blue raven
1. nesil eli kalem tutan - üstad - eli kalem tutan -
- toplam entry 699
- takipçi 4
- puan 25311
japonların çizgi filmleri her yaşa hitap ediyorlar. yalnız en kallafi bilimkurgu veya fantastik filmlere açık fark atan sanat eserleri. bir kere başladınmı japonca öğrenmeden bırakamazsın.
swort art online, death note, akame ga kill, carole and tuesday, aklıma ilk gelenler.
swort art online, death note, akame ga kill, carole and tuesday, aklıma ilk gelenler.
*alıntı - gerçek dışıdır.
6 ekim 2020 tarihinde 65 yaşında yaşama gözünü yuman gitar ustası. kendine has tapping tekniğinin yaratıcısı.eserleri ve sempatikliği ile rock müziğinde seviye atlatarak ölümsüzlüğü yakalamış insan.
iyi bir rock müziğin dünyayı daha güzel yapacağına inanan biri.
r.i.p eddie
Eddie Van Halen - Eruption
iyi bir rock müziğin dünyayı daha güzel yapacağına inanan biri.
r.i.p eddie
Eddie Van Halen - Eruption
asıl adı adela özcan. Naşit ismini babasından almış. Abisi selim özcan.bir çok filmde hepimizin yüreğine kazınmış adile annemiz ve ablamız. Oğlu ahmet keskiner 15 yaşında vefat ettikten sonra hayatı boyunca evlat acısı çekmiş ancak bu acıyı da tüm çocuklara kuzucuklarım diyerek bastırmaya çalışmış. Bir neslin sevgi dolu büyümesinde uykudan önce programıyla katkıda bulunmuş ve masalcı teyze olmuş. Son repliği sevenlerim beni gülerek hatırlasın olmuş ve 1987 yılında barsak kanseri nedeniyle hayata gözlerini kapamıştır.
Gülüşünü çok özledik adile teyze...
Gülüşünü çok özledik adile teyze...
"Astronotlar Ay'daki toprağın kara benzediğini, barut gibi koktuğunu ve tadının çok kötü olmadığını söylediler."
atmosferi geçip uzaya çıktıklarında neler yaşanıyor allah bilir ama çok imreniyorum valla...
kaynak
atmosferi geçip uzaya çıktıklarında neler yaşanıyor allah bilir ama çok imreniyorum valla...
kaynak
dünya tarihinde çözülmesi gereken hala büyük sırlar mevcut. sümerler de bu sırların en büyüklerini içlerinde saklıyorlar.
uzaylı yaşam formları dünyamıza yaşıyorlarmı , bizi ziyaret ediyorlarmı sorusu sürekli insanların aklını kurcalamış durmuştur. belkide bu sorunun en büyük yanıtı mö 4000 ile 2000 yılları arasında yaşamış sümerlerde bulunmaktadır. sümerler anunnaki adı verilen tanrılara inanırlardı. bu inanışa göre niburu adlı gezegenden dünyamızdaki altını almak için gelen ekibe verilen isim. bu ekibin başında sümerlerin en büyük tanrısı enlil bulunmakta. diğer ekip üyeleri - tanrılar - ise enki,inanna, ninlil, ereşkigal. beraberinde getirdikleri ve dünyada bulunan canlılarla altın madenlerini kazıp çıkartma ve öğütüp toz haline getirme işlemlerini gerçekletiriyorlar. daha sonra madencilik işlerinde kullanmak için kendilerine bağlı canlılar yapmak istiyorlar ve kendi öz maddelerinden ve dünyada bulunan canlılardan bir çalışma yaparak insan neslini oluşturuyorlar.
uzaylı yaşam formları dünyamıza yaşıyorlarmı , bizi ziyaret ediyorlarmı sorusu sürekli insanların aklını kurcalamış durmuştur. belkide bu sorunun en büyük yanıtı mö 4000 ile 2000 yılları arasında yaşamış sümerlerde bulunmaktadır. sümerler anunnaki adı verilen tanrılara inanırlardı. bu inanışa göre niburu adlı gezegenden dünyamızdaki altını almak için gelen ekibe verilen isim. bu ekibin başında sümerlerin en büyük tanrısı enlil bulunmakta. diğer ekip üyeleri - tanrılar - ise enki,inanna, ninlil, ereşkigal. beraberinde getirdikleri ve dünyada bulunan canlılarla altın madenlerini kazıp çıkartma ve öğütüp toz haline getirme işlemlerini gerçekletiriyorlar. daha sonra madencilik işlerinde kullanmak için kendilerine bağlı canlılar yapmak istiyorlar ve kendi öz maddelerinden ve dünyada bulunan canlılardan bir çalışma yaparak insan neslini oluşturuyorlar.
oksitosin hormonu üreme ve doğum ile ilgilidir ama bunun yanında hem erkek hem de kadında fiziksel ve psikolojik etkileri olan bir hormondur. kadında annelik iç güdüsünün oluşmasına ve emzirmede önemli rol alır. özellikle çiftlerin duygusal bağlarını ve ilişkilerinin kuvvetlenmesini sağlar. orgazm sırasında hem kadında hem de erkekde salgılanır ve afrodizyak etki gösterir. son zamanlarda yapılan çalışmalarda insanların sosyal rollerini güçlendirdiği öz saygıyı arttırdığı keşfedilmiştir. özellikle hoşlandığınız veya çok sevdiğiniz kişiye sarılmanızla hücrelerden üretilmeye başlar. bu yüzden sarılmak insanın kendisini iyi hissettirir. cesaretinizi destekler, korkuları azaltır ve anksiyeteyi düzeltir. iyi ve düzenli beslenmek, meditasyon yapmak , müzik dinlemek cinsel ilişki ve özellikle de aşık olmak bu hormonun artmasını sağlar. bu yüzden de oksitosin hormonuna aşk hormonuda denilmektedir.
(yazar: vito scaletta) kusura bakma ancak uzay madenciliği yapmaya daha çok var. ama pardus adında bir milli işletim sistemimiz var (((Pardus'un da hikayesi bir başkadır ayrı bir başlıkta tartışılması gerekir))) bu debian tabanlı işletim sistemine diyanet güncellemesi yazarak eski alışkanlıklara cevap vermeye çalışıyorlar.
diyanet işleri başkanlığı - pardus
diyanet işleri başkanlığı - pardus
Tüm dünya stresli ve zor bir yıl geçirdi ancak bir araştırma Türkiye vatandaşlarının en az “pozitif deneyim” yaşayanlar olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre gün içinde en az gülümseyenler de Türkler.
Gülümsememizi ve neşemizi çaldılar
Gülümsememizi ve neşemizi çaldılar
Kurtarma faaliyetleri yapılamaz çünkü...
• Zaten dar olan sokaklar, enkaz yüzünden tıkanacak.
• Güçlendirilmemiş köprüler geçit vermeyecek.
• Hastanelere ulaşılamayacak.
• Polis, itfaiye ve silahlı kuvvetler deprem bölgesine ulaşamaz, hizmet veremez hale gelecek.
• Camiler, diğer ibadet yerleri ve tarihi binalarda çökmeler yaşanacaktır. Liman ve hava alanı hizmetleri duracaktır.
• Petrol ve doğalgaz yangınları muhtemeldir, bu sanayi faaliyetine darbe vuracaktır.
Ben demiyorum bunları. 2005 senesinde vatan gazetesinin ele geçirdiği japonlar tarafından yapılmış çalışmada yazıyor. Haberin ve raporun detayı için...
• Zaten dar olan sokaklar, enkaz yüzünden tıkanacak.
• Güçlendirilmemiş köprüler geçit vermeyecek.
• Hastanelere ulaşılamayacak.
• Polis, itfaiye ve silahlı kuvvetler deprem bölgesine ulaşamaz, hizmet veremez hale gelecek.
• Camiler, diğer ibadet yerleri ve tarihi binalarda çökmeler yaşanacaktır. Liman ve hava alanı hizmetleri duracaktır.
• Petrol ve doğalgaz yangınları muhtemeldir, bu sanayi faaliyetine darbe vuracaktır.
Ben demiyorum bunları. 2005 senesinde vatan gazetesinin ele geçirdiği japonlar tarafından yapılmış çalışmada yazıyor. Haberin ve raporun detayı için...
haber çok komik geldi bana. yukarıdaki yazarın da dediği gibi kore neresi tunceli neresi. sanki orada hiç ayı yok gel burada ayıyla kavga et. habere bakmak için arama motoruna yazdım ve çıkan sonuçlara bakınca aslında tunceli'nin bir çeşit jurassic park olduğunu gördüm.
en ilginç haber ise.... Ayıboğan efsanesi Tunceli'de gerçek oldu
en ilginç haber ise.... Ayıboğan efsanesi Tunceli'de gerçek oldu
engin bir kültüre sahip ve bunu da mizah anlayışıyla birleştirerek yıllarca türk tiyatrosuna emek vermiş, geleneksel orta oyuncularının simgesi olan kavuğu bir süre taşımış, türk stan up gösterilerinin öncüsü sayılan "ferhangi şeyleri" 80'li yıllardan beri kesintisiz sahneye koymuş güzel insan.
mekanın cennet olsun....
son dakika haberi...
mekanın cennet olsun....
son dakika haberi...
play storda mafia oyununun 3 lemesinin indirime girmesini bekliyorum. hikayesinin oldukça sürükleyici olduğunu bir çok yerde okumuştum.
Görme engelli bir solist ve 4 özel gereksinimli gençten oluşan ve Farkındalık odaklı pop müzik anlayışı ile dünyada bir ilki temsil eden İZEV ''FARKBAND'in seslendirdiği ''Yanımda Ol, Benimle Ol'' şarkısı, bütünleşmiş bir toplum için birliktelik çağrısı yaparken, özel gereksinimli gençlerin hayatın her alanında var olabileceklerini temsil etmektedir.
yaklaşık 12 bin yıl öncesine dayanan yapıların bulunduğu merkez. bu merkez insanlık tarihindeki en eski ve en büyük dini ibadet merkezi olarak kabul ediliyor. bu ise şimdiye kadar okullarda bize öğretilen yerleşik tarih anlayışını kökünden değiştiriyor. göbeklitepe Stonehenge'den 7000, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl daha yaşlı...
göbeklitepe merak edenler için
göbeklitepe merak edenler için
şükrü saraçoğlu;
türkiye cumhuriyeti'nin beşinci Başbakanı. 4. ve 5. inönü hükümetlerinde maliye bakanı. Türk ekonomisinin ancak köyden başlatılacak reform çalışmalarıyla kalkınabileceğini ileri sürdü. Bunun yanı sıra memur sınıfının sorunlarına eğilerek personel ve emeklilik kanunlarını yürürlüğe koydu. Türk parasının değerinin korunması fikri ile merkez bankasını kurdu.
Fenerbahçe kulübüne 17 yıl boyunca başkan olarak hizmet vermiştir.
Ayrıca bakınız en büyük fenerbahçe
türkiye cumhuriyeti'nin beşinci Başbakanı. 4. ve 5. inönü hükümetlerinde maliye bakanı. Türk ekonomisinin ancak köyden başlatılacak reform çalışmalarıyla kalkınabileceğini ileri sürdü. Bunun yanı sıra memur sınıfının sorunlarına eğilerek personel ve emeklilik kanunlarını yürürlüğe koydu. Türk parasının değerinin korunması fikri ile merkez bankasını kurdu.
Fenerbahçe kulübüne 17 yıl boyunca başkan olarak hizmet vermiştir.
Ayrıca bakınız en büyük fenerbahçe
gerek yüksek fiyatlar gerekse bazı kısıtlamalar insanları evde kendi içkilerini yapmaya yönlendiriyor. burada can alıcı nokta kullanılan alkolün içeriği. etil alkol kullanıldığında normal içkilerdeki gibi vücutda karaciğerde metabolize olur böbreklerle atılır. ertesi gün susuzluk hissi ve en çok baş ağrısı ile uyanırsınız. daha ucuz olan metil alkol kullanıldığında sağlık tehlikeye atılmış oluyor. esas olarak yaklaşık 30-50 ml toksik doz olarak kabul ediliyor. metanol sindirim sonrası formaldehite bu ise formik aside dönüşerek tüm vücuda yayılıyor. bulantı kusma karın ağrısı gibi şikayetlerle başlayıp, görme bozukluğu sara benzeri nöbetler, böbrek yetmezliği, koma ve ölüme kadar varabilen tabloları oluşturabiliyor.
allah bazı insanlara bazı özel yetenekler verir ve bu yetenekleri doğrultusunda insanlara bir şekilde dokunmalarını ister. barış manço bu özel insanlaardan biridir. gerek şarkıları gerekse yaptığı işler ile 7 den 70 e herkesin kalbinde mutlaka bir yeri vardır. aşk meşk şarkıları yerine sağlığınızı koruyun, helal para kazanın, kazandığınızı paylaşıp fakirleri ve yardıma ihtiyacı olanları unutmayın demiştir. adam olacak çocukla ve ikinci baharla tüm yaş gruplarına hitap edebilmiş, ilk gezi progr*mın* imza atarak bize dünyanın kapılarını aralamıştır.
Barış Manço - Rüya
Barış Manço - Rüya
yeni, güçlü ve bakış açısıyla sözlük kavramında fark yaratacak bir platform "eski defterler"
bazı dönemlerde ya da özel günlerde konularında etkin insanları davet etsek sözlüğe konuk yazar olarak güzel olmaz mıydı
enfeksiyon hastalıkları açısından başıma gelen en kötü hastalık. kişiden kişiye etkilemesi değişiyor. kimi ben geçirdim hiç birşey yapmıyor komplo bu gripten öte değil derken benim gibi bağışıklık sistemi düşük ve gereğinden fazla tepki veren bir vücuda sahip olanlarda ciğerlerine hava doldurabilmek için yalvarıyor. ateşiniz hiç düşmüyor ve sürekli bir uyku halinde oluyorsunuz. genel kas ve eklem ağrıları yüzünden yattığınız yatak bile canınızı acıtıyor. geceleri ateş ve nefes darlığı ile uyanmak kadar iğrenç bir şey yok sanırım. kanınız daha ağdalı aktığı için dayanılmaz bir baş ağrısı oluyor. kan sulandırıcı iğnelere ihtiyacınız var ancak piyasada yok. koku kaybı ile etrafınızdaki her şey bir değişik iğrenç alkol tarzı garip kokuyor. şekerli şeylerin tadı kalmıyor.
benim için epey zorlu geçen bir 20 gün sonrası ancak gözümü açabildim. lütfen siz kendi önleminizi alın ve bana birşey olmaz demeyin. siz de büyük bir hastalık yaratmayabilir ancak bulaştırdığınız kişide kalıcı hasarlar oluşturabilir.
benim için epey zorlu geçen bir 20 gün sonrası ancak gözümü açabildim. lütfen siz kendi önleminizi alın ve bana birşey olmaz demeyin. siz de büyük bir hastalık yaratmayabilir ancak bulaştırdığınız kişide kalıcı hasarlar oluşturabilir.
buradan da tüm dünya depremlerini takip edebilirsiniz
kaynak : https://www.emsc-csem.org/Earthquake/significant_earthquakes.php
kaynak : https://www.emsc-csem.org/Earthquake/significant_earthquakes.php
Merhaba
Sizlere evde unutulmuş bir mp3 çaların nasıl dolandırılmama neden olduğunu anlatmaya çalışacağım.
Ülkenin başkentinde yani büyük bir şehirde doğdum ve büyüdüm. Annem ve babam ortanın biraz üstü gelire sahip, ben ve kardeşimi ellerinden geldiğince en iyi şekilde okutup büyütmeye çabalayan insanlardı. Özellikle babam biraz eski kafalı olsa da ihtiyaç dahilinde tutumlu olmayı, dürüst olmayı ve her zaman doğru sözlü olmayı öğütleyen biriydi. Hayatını bu şekilde yaşamış, bize de böyle öğretmişti. Hep tanıştığımız ve konuştuğumuz herkesi kendimiz gibi bildik, ne biz kandırdık kimseyi ne de biz kandık. Ta ki kendi başıma yaptığım ilk şehirlerarası yolculuğuma kadar.
Hayalim doktor olmaktı. Çok uzun ve sıkı bir çalışma temposundan sonra çalışmamın meyvesini almış ve tıp fakültesini kazanmıştım. Ancak ailemden uzakta başka bir şehirde. Ailemden uzaklaşmak bir yerde iyi olacak kendi ayaklarım üzerinde durmayı öğreneceğim diye düşünüyordum. Biraz özlem olacaktı elbette ama büyüyüp adam olacaktım sonunda. Aslında daha yeni birlikte olmaya başladığım bir kız arkadaşım vardı. Her şeyden çok onu özleyecektim.
Muavin kalkıyor diye bağırdığında annemin gözlerini dolduran yaşlar taşıp yanaklarını ıslatmaya başladı. Babamın yüzünde özlem ama yüreğinde de gurur vardı. Kardeşim okulda olduğu için yanımızda yoktu ama ıkına sıkıla kız arkadaşım gelmişti. Ben içimde tarifi zor olan karmaşık duygular yaşarken sadece ilk fırsatta geleceğim sizlerden ayrı kalmak çok zor olacak diyebilmiştim. Otobüsteki koltuğuma oturduğumu, başımı cama yaslayıp bana el sallarlarken her birini çok sevdiğimi içimden haykırdığımı bugün gibi hatırlıyorum.
Uzun süre dalgın seyahat ettikten sonra bir elin bacağıma dokunmasıyla irkilmiştim.
- Merhaba ailenden ilk ayrılışın değimli
- evet çok mu belli oluyor
- hem de nasıl….
Diye başlayan ve yaklaşık 8 saatlik yolculuk boyunca derinleşen bir muhabbet. Şimdi o zamanı yeniden düşündüğümde hıı hıııı deyip konuşmaya başlamadan mp3 ümü açıp kulaklığımı taksaydım diyorum. Ama kader o kahrolası mp3 ümü evde unutmak zorundaydım tabiî ki.
Yaklaşık 35 yaşlarında, saçları hafifçe beyazlaşmış, tıknaz 160 cm boylarında, yavaş ve kısık sesle konuşan, üzerindeki giysilerinden maddi açıdan çok kazandığı söynelemeyecek biriydi. O da ailesinden 3 aydır ayrı yaşıyormuş ve bu sürenin 2 ayını kanser tedavisi görmek için hastanede yatarak geçirmiş. Önceleri kolunda çıkan bir yaradan başlamış ama deri kanseri olduğu geç anlaşılmış. Kanseri ilerlemiş önce akciğerine sonra da beynine sıçramış ama yaşının genç olması ve anlatmış olmasına rağmen anlayamadığım kanserinin bir özelliğinden ötürü yoğun kemoterapi ile düzetilebileceği ancak dışarıdan gelebilecek enfeksiyonları önlemek için mecburen hastanede uzun vakit geçireceği söylendiğinden yatmış 2 ay.
Karısı çocuk felci geçirdiğinden dolayı özürlüymüş ve çalışamıyormuş kendiside bir devlet dairesinde memur olarak çalışıyormuş. Ben, bu dönemde memursun iyisin gibi laflar etmeye kalktığımda lafı ağzıma tıkayarak getir götür işleri yapan bir odacı olduğunu ve tahmin ettiğim gibi çok kazanmadığını söylemişti. Babasını kaybedeli çok olmamış evde annesi, kız kardeşi karısı ve 3 yaşındaki oğlu ile birlikte kalıyorlarmış. Şehrin kenar mahallesinde derme çatma bir evde birbirlerini seven mutlu bir aile olarak yaşıyorlarmış. Mutlularmış ancak tek gelir kaynakları kendisinin maaşıymış o da ancak boğazlarına yetiyormuş. Ben haline ve söylediklerine bakıp acımıştım kendisine. Ne hayatlar var Allah yardımcısı olsun kendisine diye iç geçirirken, cebinden bir çeşit kazı makinesinin resmini çıkarmıştı. Bunun için biriktirdiğim tüm paramı tedavim için harcadım tabi sağlık daha önemli ama keşke bu aleti almış olsaydım deyivermişti. Merakımla nedir o diye sormamla hikayesini bir çırpıda anlatmıştı.
Babası ölmeden bir gün önce eline eski yıpranmış bir kroki tutuşturmuş. Söylediğine göre oturdukları yerler çok eskilerde sit alanıymış, siyasal partilerin seçim yatırımları arasında imara açılmış ve üzerine mahalleler kurulmuş. O bölgede keşif yapan ilk mühendisler bir kral mezarı keşfetmişler. İçinde altın para ve ziynet eşyaları bulmuşlar ancak kimseye söylememişler. Daha sonra gelip alabilmek içinde yerini gösterir bir kroki çizmişler. Bu mühendisler 3 kişiymiş. İkisi bindikleri uçağın düşmesiyle ölmüş. Kalan diğer mühendis ise Alzheimer hastası olmuş. Yanımda oturan adamın babası da bu mühendisin hastabakıcısıymış. Bir gün kitaplarının arasında bu krokiyi bulmuş ve bir şekilde mühendisin ağzından hikayeyi öğrenip krokiyi çalmış. Onun ölümüyle de kendisinin eline geçmiş. Başka kimsenin haberi yokmuş. Oradan çıkacak para ile önce kendi tedavisini tamamlayacak, karısına hep istediği bahçeli kır evi alacak, çocuğunun iyi bir eğitim almasını sağlayacak, kardeşine iş kuracak, annesi içinde içinde banyo küveti bulunan sıcak bir ev alacakmış. Arta kalan parası ile de artık bir futbol takımımı alırmış, kargo şirketimi kurarmış, gemi satın alıp ticarete mi başlarmış henüz karar vermemişmiş.
O anlattı ben ondan daha fazla heyecanlandım. ben heyecanlandım o daha da ballandırarak anlattı. Aradan geçen 3 saat sonunda onun yüzünde pis bir gülümseme benim ağzımın kenarında salyalar vardı. Kıvama geldiğimi düşündüğü bir an olmalı ki dönüp bana “sen iyi bir çocuğa benziyorsun aileni de gördüm onlarda temiz insanlara benziyorlar hatta sevgilinle birbirinize çok yakışıyorsunuz onlar için sende bir şey yapmak istemez misim?” Diye sormuştu. Bende nasıl coşkuyla “evet isterim tabiî” ki dediysem, bulacağım para zaten çok fazla istersen bana ortak olabilirsin demişti. Bende biraz korkak biraz ürkek isterim tabii ama beni ortak alırmısın yanına demiştim. Alırım elbette ama biraz daha beklemen gerekecek çünkü bu kazı aleti lazım gömüyü çıkartmak için onu almak içinde para biriktirmem lazım. Ne kadar o alet diye sormaz olaydım. 24 bin cevabıyla hemen aklımdan bir hesap yaptığımı hatırlıyorum. Kiraladığım ev için bir yıllık parasını peşin verecektim ev sahibine ve ilk ev ihtiyaçlarım çok olacağı içinde iki aylık harçlığımı koymuştu babam cebime. İkisini topladım ve cebimde tam 24 500 para vardı. Hemen atılmaz olaydım. Tamam ben verebilirim bu parayı ama nasıl ortak olacağız. Adam gömüden çıkandan yüzde 10 teklif etti ben 40 dedim bir pazarlığa oturduk ve sonunda yüzde 26.5 'a anlaştık. Mola yerine yaklaştığımız için adam inmeden benden parayı istedi bende aptal gibi verdim.
Otobüs durdu ben tuvalete gittim. Ayaklarım yere basmıyordu heyecandan. Kim bilir hayatım nasıl değişecekti. Anneme babama kardeşime alacaklarımı hayal ettim. Sevgilime güzel bir düğün sonrasında balayı, dönüşünde bahçeli havuzlu bir villa. Belki çok para olurda hiç işe gitmem dünyayı dolaşmaya çıkarız birlikte. Allah'ım ne güzel olacak her şey..
Mola sonunda yerime oturdum tam hareket edecekken yanımda ki adamın gelmediğini beklememiz gerektiğini söyleyerek otobüsü durdurdum. Muavin aşağıya indi etrafına bakındı sonra da kaptan şoföre gidelim abi gelmiyormuş dedi. Ben şaşkın şaşkın ne oldu diye sorarken adamı siyah lüks bir araca binmek üzereyken gördüm. Şok olmuş ne olduğunu anlamaya çalışırken bana el salladı ve hayatımın dersini veren o sözleri söyledi.
“çıplak birisi sana gömlek veriyorsa dikkatli ol”
Sizlere evde unutulmuş bir mp3 çaların nasıl dolandırılmama neden olduğunu anlatmaya çalışacağım.
Ülkenin başkentinde yani büyük bir şehirde doğdum ve büyüdüm. Annem ve babam ortanın biraz üstü gelire sahip, ben ve kardeşimi ellerinden geldiğince en iyi şekilde okutup büyütmeye çabalayan insanlardı. Özellikle babam biraz eski kafalı olsa da ihtiyaç dahilinde tutumlu olmayı, dürüst olmayı ve her zaman doğru sözlü olmayı öğütleyen biriydi. Hayatını bu şekilde yaşamış, bize de böyle öğretmişti. Hep tanıştığımız ve konuştuğumuz herkesi kendimiz gibi bildik, ne biz kandırdık kimseyi ne de biz kandık. Ta ki kendi başıma yaptığım ilk şehirlerarası yolculuğuma kadar.
Hayalim doktor olmaktı. Çok uzun ve sıkı bir çalışma temposundan sonra çalışmamın meyvesini almış ve tıp fakültesini kazanmıştım. Ancak ailemden uzakta başka bir şehirde. Ailemden uzaklaşmak bir yerde iyi olacak kendi ayaklarım üzerinde durmayı öğreneceğim diye düşünüyordum. Biraz özlem olacaktı elbette ama büyüyüp adam olacaktım sonunda. Aslında daha yeni birlikte olmaya başladığım bir kız arkadaşım vardı. Her şeyden çok onu özleyecektim.
Muavin kalkıyor diye bağırdığında annemin gözlerini dolduran yaşlar taşıp yanaklarını ıslatmaya başladı. Babamın yüzünde özlem ama yüreğinde de gurur vardı. Kardeşim okulda olduğu için yanımızda yoktu ama ıkına sıkıla kız arkadaşım gelmişti. Ben içimde tarifi zor olan karmaşık duygular yaşarken sadece ilk fırsatta geleceğim sizlerden ayrı kalmak çok zor olacak diyebilmiştim. Otobüsteki koltuğuma oturduğumu, başımı cama yaslayıp bana el sallarlarken her birini çok sevdiğimi içimden haykırdığımı bugün gibi hatırlıyorum.
Uzun süre dalgın seyahat ettikten sonra bir elin bacağıma dokunmasıyla irkilmiştim.
- Merhaba ailenden ilk ayrılışın değimli
- evet çok mu belli oluyor
- hem de nasıl….
Diye başlayan ve yaklaşık 8 saatlik yolculuk boyunca derinleşen bir muhabbet. Şimdi o zamanı yeniden düşündüğümde hıı hıııı deyip konuşmaya başlamadan mp3 ümü açıp kulaklığımı taksaydım diyorum. Ama kader o kahrolası mp3 ümü evde unutmak zorundaydım tabiî ki.
Yaklaşık 35 yaşlarında, saçları hafifçe beyazlaşmış, tıknaz 160 cm boylarında, yavaş ve kısık sesle konuşan, üzerindeki giysilerinden maddi açıdan çok kazandığı söynelemeyecek biriydi. O da ailesinden 3 aydır ayrı yaşıyormuş ve bu sürenin 2 ayını kanser tedavisi görmek için hastanede yatarak geçirmiş. Önceleri kolunda çıkan bir yaradan başlamış ama deri kanseri olduğu geç anlaşılmış. Kanseri ilerlemiş önce akciğerine sonra da beynine sıçramış ama yaşının genç olması ve anlatmış olmasına rağmen anlayamadığım kanserinin bir özelliğinden ötürü yoğun kemoterapi ile düzetilebileceği ancak dışarıdan gelebilecek enfeksiyonları önlemek için mecburen hastanede uzun vakit geçireceği söylendiğinden yatmış 2 ay.
Karısı çocuk felci geçirdiğinden dolayı özürlüymüş ve çalışamıyormuş kendiside bir devlet dairesinde memur olarak çalışıyormuş. Ben, bu dönemde memursun iyisin gibi laflar etmeye kalktığımda lafı ağzıma tıkayarak getir götür işleri yapan bir odacı olduğunu ve tahmin ettiğim gibi çok kazanmadığını söylemişti. Babasını kaybedeli çok olmamış evde annesi, kız kardeşi karısı ve 3 yaşındaki oğlu ile birlikte kalıyorlarmış. Şehrin kenar mahallesinde derme çatma bir evde birbirlerini seven mutlu bir aile olarak yaşıyorlarmış. Mutlularmış ancak tek gelir kaynakları kendisinin maaşıymış o da ancak boğazlarına yetiyormuş. Ben haline ve söylediklerine bakıp acımıştım kendisine. Ne hayatlar var Allah yardımcısı olsun kendisine diye iç geçirirken, cebinden bir çeşit kazı makinesinin resmini çıkarmıştı. Bunun için biriktirdiğim tüm paramı tedavim için harcadım tabi sağlık daha önemli ama keşke bu aleti almış olsaydım deyivermişti. Merakımla nedir o diye sormamla hikayesini bir çırpıda anlatmıştı.
Babası ölmeden bir gün önce eline eski yıpranmış bir kroki tutuşturmuş. Söylediğine göre oturdukları yerler çok eskilerde sit alanıymış, siyasal partilerin seçim yatırımları arasında imara açılmış ve üzerine mahalleler kurulmuş. O bölgede keşif yapan ilk mühendisler bir kral mezarı keşfetmişler. İçinde altın para ve ziynet eşyaları bulmuşlar ancak kimseye söylememişler. Daha sonra gelip alabilmek içinde yerini gösterir bir kroki çizmişler. Bu mühendisler 3 kişiymiş. İkisi bindikleri uçağın düşmesiyle ölmüş. Kalan diğer mühendis ise Alzheimer hastası olmuş. Yanımda oturan adamın babası da bu mühendisin hastabakıcısıymış. Bir gün kitaplarının arasında bu krokiyi bulmuş ve bir şekilde mühendisin ağzından hikayeyi öğrenip krokiyi çalmış. Onun ölümüyle de kendisinin eline geçmiş. Başka kimsenin haberi yokmuş. Oradan çıkacak para ile önce kendi tedavisini tamamlayacak, karısına hep istediği bahçeli kır evi alacak, çocuğunun iyi bir eğitim almasını sağlayacak, kardeşine iş kuracak, annesi içinde içinde banyo küveti bulunan sıcak bir ev alacakmış. Arta kalan parası ile de artık bir futbol takımımı alırmış, kargo şirketimi kurarmış, gemi satın alıp ticarete mi başlarmış henüz karar vermemişmiş.
O anlattı ben ondan daha fazla heyecanlandım. ben heyecanlandım o daha da ballandırarak anlattı. Aradan geçen 3 saat sonunda onun yüzünde pis bir gülümseme benim ağzımın kenarında salyalar vardı. Kıvama geldiğimi düşündüğü bir an olmalı ki dönüp bana “sen iyi bir çocuğa benziyorsun aileni de gördüm onlarda temiz insanlara benziyorlar hatta sevgilinle birbirinize çok yakışıyorsunuz onlar için sende bir şey yapmak istemez misim?” Diye sormuştu. Bende nasıl coşkuyla “evet isterim tabiî” ki dediysem, bulacağım para zaten çok fazla istersen bana ortak olabilirsin demişti. Bende biraz korkak biraz ürkek isterim tabii ama beni ortak alırmısın yanına demiştim. Alırım elbette ama biraz daha beklemen gerekecek çünkü bu kazı aleti lazım gömüyü çıkartmak için onu almak içinde para biriktirmem lazım. Ne kadar o alet diye sormaz olaydım. 24 bin cevabıyla hemen aklımdan bir hesap yaptığımı hatırlıyorum. Kiraladığım ev için bir yıllık parasını peşin verecektim ev sahibine ve ilk ev ihtiyaçlarım çok olacağı içinde iki aylık harçlığımı koymuştu babam cebime. İkisini topladım ve cebimde tam 24 500 para vardı. Hemen atılmaz olaydım. Tamam ben verebilirim bu parayı ama nasıl ortak olacağız. Adam gömüden çıkandan yüzde 10 teklif etti ben 40 dedim bir pazarlığa oturduk ve sonunda yüzde 26.5 'a anlaştık. Mola yerine yaklaştığımız için adam inmeden benden parayı istedi bende aptal gibi verdim.
Otobüs durdu ben tuvalete gittim. Ayaklarım yere basmıyordu heyecandan. Kim bilir hayatım nasıl değişecekti. Anneme babama kardeşime alacaklarımı hayal ettim. Sevgilime güzel bir düğün sonrasında balayı, dönüşünde bahçeli havuzlu bir villa. Belki çok para olurda hiç işe gitmem dünyayı dolaşmaya çıkarız birlikte. Allah'ım ne güzel olacak her şey..
Mola sonunda yerime oturdum tam hareket edecekken yanımda ki adamın gelmediğini beklememiz gerektiğini söyleyerek otobüsü durdurdum. Muavin aşağıya indi etrafına bakındı sonra da kaptan şoföre gidelim abi gelmiyormuş dedi. Ben şaşkın şaşkın ne oldu diye sorarken adamı siyah lüks bir araca binmek üzereyken gördüm. Şok olmuş ne olduğunu anlamaya çalışırken bana el salladı ve hayatımın dersini veren o sözleri söyledi.
“çıplak birisi sana gömlek veriyorsa dikkatli ol”
görseldeki tespitlerin çok doğru olduğunu düşünüyorum ve oluşturulacak doğru politikalarla bu sorunların giderileceğine eminim anacak burada gerçek sorunun üzerine gidilmesinin de elzem olduğunu düşünüyorum. satış ve pazarlamadan önce üretime destek verilmesi taraftarıyım. tarımda üretime destek verirsen çiftçi kazanır ürettiğini satan pazarcı kazanır, manav kazanır, buğday işleyen fabrika kazanır ekmek yapıp satan fırıncı kazanır en önemlisi kendine yeten ülke olarak ucuz ve taze sebze meyve bulan halk kazanır. üreticiye ve üretime destek verilmesi öncelikli olan politikalar üretilip insanlara anlatılmalı.
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238