sanal market

incio
Sanal market deyince bulunduğu muhit itibari ile aklıma ilk gelen Migros sanal market oluyor ve bence bu konuda en başarılısı Migros sanal market. Alışveriş yaptıktan sonra saat ve tarih seçiyorsunuz ve kesinlikle herhangi bir aksama olmuyor siparişiniz ya da siparişleriniz o saat falan da kapınızda oluyor Migros Bu konuda eniştesini kesinlikle mağdur etmiyor bence bir takdiri hak ediyor.

netflix yasaklarına tepki gösterenlere özel haber

blue raven
sadece netflix değil yayın yapan tüm kapalı platformlarda özgür düşünce serbestlik gibi kavramların arkasına sığınıp yayınlanan dizinin konusundan bağımsız neredeyse porno düzeyinde eşcinsel sevişmeler izlettiriliyordu. bu iş şimdide pedofili düzeyine indirilmeye çalışılıyor. bu ise netflix paralı almaz izlemezsin demekle çözülemez bence. bunu söyleyen insan ülkemizde mevcut çocuk gelinler haberlerini dinleme başka bir şey seyret demekle aynı şeyi söylüyor demektir.

kahve

helldorado
İnşallah diyorum. Bende en çok mis gibi kafelerde içmeye hasretim. Olabildiğince uzak durmaya çalışsam da hala olmuyor. İnsan artık eski günleri ve anları özlüyor. Hele hele kahve ise konu akan sular bende de duruyor.

başak cengiz

dorukisrak
Mimar Başak Cengiz yaktı bizi. Canının avukat olan annesi akıl sağlığının iyi olmadığını tedavi görmesi gerektiğini belirtsede ortadaki görüntü hiç de sorunu olmadığını gösteriyor. Bunu söyleyen de nişanlısı. Diyorki yüzünü kapamaya aklı yetiyorsa sizce tedavilik olabilirmi ? Kesinlikle doğru bir tespit.

eski defterler'e dikkat ifşa olursun

farmasiyen
eskidefterler yazarlarının itiraf köşesi olması amacıyla açılmış başlıktır. küçükken doğruluk cesaret oyununda sırf 'cesaret' deyip de 'çöp kovasının içine gir' yahut 'camı aç ve ben eşeğim diye bağır!' şeklindeki saçma sapan direktifleri uygulamamak için 'doğruluk' diyen; fakat sorulan hiçbir soruya doğru cevap vermeyip hep işkembeden sallayan bizlerin; şimdi büyüdüğüne göre artık bu yaptıklarının bir telafisi olarak doğru söylemesi gerekmez midir? öyleyse size bir fırsat sunulmuştur. burada başkalarına söylemekten çekindiğiniz doğruları yazarak rahatlamanız veya kendinize bile yarım yamalak söyleyebildiğiniz doğrularla bu vesile ile yüzleşmeniz mümkündür. tabii ki başkalarının itiraflarını okumak da size bir 'pazar sürprizi' izliyormuş hissi verecek; hafif magazin tadında, 'aaa millet neler yapmış' modunda eskidefterler'deki cevherleri keşfetmek sizin ufkunuzu açacaktır. örneğin şahsen ben; eskidefterler'de kimler kimler neler yazacak, hangi sırlarını ortaya dökecek fazlasıyla merak ediyorumdur. tabii ki iki kişinin bildiği şey sır değildir diye bir gerçek vardır ve kimse de günah çıkarır gibi, arınma gecesindeymiş gibi buraya her şeyini yazacak değildir. fakat şurada biz bize olduğumuza göre; en azından yazmakta bir beis görmediğiniz şeyleri dile getirme lüksünde bulunarak diğer yazarları teşvik etseniz, kendi eski defterlerinizi bizim yanımızda biraz karıştırsanız, hani hep beraber biraz flashback, ne bileyim bir miktar nostalji yapsak; geçmişe gidip başımıza gelen felaketlerden bahsetsek ve 'nereden nereyeee' desek sizce de eğlenceli olmaz mıdır?

mesela îtinayla bir pizza siparişi veriyorsunuz. karnınız da öyle aç ki; dakikaları sayıyorsunuz. gelen pizza kutusunda sizi küçük bir sürpriz bekliyor: böcek! bu durumda ne yaparsınız?

A) tabii ki yemem deli misin, hemen o pizzayı çöpe atarım ve yeni bir pizza siparişi veririm. (!) Çünkü akıllanmam.
B) yine burger king'e tâlim ederim; türk'ün burger king'den başka dostu yoktur derim, double whopper'ı gömerim.
c) bim'den pizza alırım, kendimi hazırladığım için öyle ya da böyle bir şekilde pizza tüketmem lâzım.
d) o pizzanın yapımında emeği geçenlerin kulaklarını çınlatırım ve arayıp hemen tüketici hakem heyeti, insan hakları mahkemesi falan vermekle tehdit edip paramın gittiğine yanarak telefonu kapatırım.

not: hemen kafamda şimşekler çakmış ve aslında eskidefterler için bu tarz testler hazırlama fikri doğmuştur. evet, bu da olabilir. beklemeye devam etmeniz önemle rica olunur.

felâket senaryolarının sonunu getirmek imkânsızdır. meselâ başka bir örnek; bankada bir miktar paranız var. ne emeklerle biriktirdiniz ve çekmeye gittiniz. sağı solu baykuş gibi kolaçan ederek; büyük bir dikkatle paracıklarınızı çekip evinizin yolunu tutmaya başladınız. geldiniz, geldiniz; tam yolu yarıladınız... o da ne? bir baktınız ki paranızın yerinde kavak yelleri esiyor!

şimdi böyle bir durumda ne yapacağınızı düşünerek biraz adrenalin düzeyinizi yükseltebilirsiniz.

(tabii ki bu işler öyle 10 parmak klavye kullanarak eskidefterler'de yazmaya benzemez. [kendimi övmüyorum yanlış anlaşılmasın. :) :)]
ben olsam yapacağım şey oracıkta diz çöküp hüngür hüngür ağlamak olacaktır.)

ben çocukken; 50 tane 1 liram varsa; bunu bütünleştirip tek bir tane kağıt 50 lira alınca; paralarıma ne oldu? neden bu kadar az? paralarım nerede diye saçmalayan çocuklardan mıydım orasını hatırlamıyorum fakat nedense böyle bir durumda ilk müdahale olarak yapılabilecek başka bir şey aklıma gelmemektedir. önce biraz ağlanır, acıklı sesler eşliğinde gözlerden o tuzlu su akıtılır. (bakın? ağlamanın böyle bir tarifini hiç duymamıştınız değil mi? işte bu benim farkımdır.) (!)

sonra karakolun yolunu tutmak gerekir. tabii ki o kameraların incelenmesiydi, oyuydu buyuydu derken; hele kamera yoksa, ne bileyim bütün aksilikler de hep sizi bulursa ve hırsızlar paralarınızla sırra kadem basarsa artık yenisini kazanmak için kolları sıvamaktan başka elinizden bir şey gelmeyecektir.

ya da diyelim bir gün mailinizi bir açıyorsunuz; daha doğrusu açamıyorsunuz şifreniz değiştirilmiş. her şeyinizin bağlı olduğu hesap hacklenmiş. bu biraz hafif mi oldu? o zaman daha kötüsü; bilgisayarınıza sızmışlar ve yılların emeği olan tüm dosyalarınıza, fotoğraflarınıza, videolarınıza; anılarınıza, her şeyinize el koymuşlar. sizden bitcoin istiyorlar!

bu durumda tepkinizin ne olacağını sizden dinlemek daha doğru olacaktır. sizin başınıza gelen musibetler varsa onları anlatarak bize örnek olmanız beklenmektedir. zira bir musibet bin nasihatten evlâdır demişlerdir.

cengiz kurtoğlu

birsinema
Artvin doğumlu olan sanatçı Artvin'den İstanbul'a çok önemli bir yol kat etmiş hakikaten. Şarkıları ile dertleştik hüzünlendik. Duvardaki resim en sevdiğim şarkısı. Bugün de kanal d ekranlarında kulaklarımızın pasını siliyor.

kim için ölürdünüz

alierdden
Öncelikle aile ve sevdiklerin hariçse başka kimse için ölmenin mantıklı bir sebebi olduğunu düşünmüyorum birisi kalkıpta biri için kurşun atıp kurşun yiyorsa o kişiyi çok seviyordur ki böyle bir işin içine girmiştir kaldı ki bana göre bu da yanlıştır. Yanlışlardan bir diğeri ise onsuz yaşayamam düşüncesidir ki bunu aciz insanlar düşünür çünkü kendilerini söz konusu olan kişiye karşı bağımlı etmişlerdir ama her bağımlılıkta olduğu gibi bu psikolojik bağımlılık durumunda da kişi fark ediyor ki o söz konusu olan kişi ondan uzaklaştığından sadece bir süre yoksunluk çektikten onun varlığı arandıktan sonra kişi tamamen normal yaşantısına dönüyor yani kalkıp o artık yok ben yaşayamam diye intihar etmiyor. Aklınıza gelen insanların tanımadığı biri için ölmesini (aile ve sevdikleri hariçse tanımıyordur bence) mantıklı kılan bir durum varsa belirtirseniz sevinirim.

bergamot otlu çay

celikci
İftardan sonra en iyi giden içecek diyebilirim. Siyah çaya katınca inanılmaz güzel bir aroma katıyor. Ayrıca dinlendirme gibi bir özelliği olduğunu düşünüyorum. Ben endişe halinde yorgunlukta ve kesinlikle mutlulukta çay içen bir tip olduğumdan belkide çok seviyorum. Tatmanızı öneririm.

hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.


eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238

hemen yazar olun