Teşekkürler iyi dilekleriniz için. Günün sonunda eve geldik başka bir kebapçıdan sipariş verelim dedik. Yemek sepetinde karışık ızgara 60 tl iki kişilik yazan bir menü vardı aradık dükkanı 2 kişi doyar mı bu nasıl bir menü dedik. Adam dedi rahat doyar iki kişi. Siparişi verdik 2x60 yapmışlar. Ne sipariş verdiğimi biliyorum durumu anlattım yemek sepetini gösterdim. İade etmek istedik ama hediye ettiler tek adet parası aldılar. Helallikte aldık yoksa kabul etmezdim boğazdan geçiyor sonuçta. Ama bizde hata yoktu yani menüde 2 kişilik 60 tl yazıyor. Çok garip bir gün oldu yıldönümünde.
eski defterler'e yakışır başlıklrdan biri daha. uçuşan düşünceler yerine kalemimden dökülen inciler deseydiniz abartmış olmazdınız bence. eski defterler gibi değerli bir platformda böyle içten, derin mânâlar ihtiva eden yazılar görmek çok güzel.
Celal Şengör'e göre eğitim.
Çoğunlukla gerçek anlamının dışında kullanılması bir yana, gerçekte belirli bir anlamı da yoktur. Hatta bazen öyle gelir ki insana, yüksek dozlarda aşk, yoğun bir anlamını yitirme halidir. Düşüncelerine, mantığına kramplar girer... Aşkın öznesi dışında herkes ve her şey birer ayrıntıya dönüşür. Karnındaki mutluluk alameti kelebekler, boğazına doğru ilerleyerek, ağzından dışarı uçup gitmeye çalışır. Konuşurken dilin uyuşur, çenen karıncalanır, ellerin terler; fazla zorlanırsan, gözün seyirmeye başlar ve sıradan bir cümlenin ortasında bile çığlık atabilirsin.
Acı ve mutluluğun, sabırsızlığın, stresin, sarhoşluğun ve bunlar gibi birçok zıtlığın hiç şaşmayan oranlarda karışıp, eşsiz dansını sergilemesidir aşk...
En az mutluluk kadar aldatıcıdır. Açlığı doyurulmadığında yavaş yavaş zehirler, kıvrandırır; öldürmez ama bir parça sakat bırakır. Verebileceği zararı verdikten sonra zamanla terk eder seni, yanına senden bir hatıra da alarak. Bir sonraki ziyaretine kadar kötü bir dost olarak anılır ama her yeni gelişinde yine aynı coşkuyla karşılanır, aynı hızla salar sarhoşluğunu hayatına ve dokunduğun her şeye pırıltılarını bırakır.
Bazen de büyük bir yanılsamadır, aşk...
Bambaşka gördüğün, gözlerinin, saçlarının, parmaklarını ayrıntılarının zihnine kazınması için can attığın, her hareketini dikkatle izlediğin, söylediklerini onun kastettiğinden bile fazla anlamlandırdığın, kısacası yere göğe sığdıramadığın erkeğin de bir karaciğeri, iki dizi, standart bir boşaltım sistemi olan, ortalama nezakete sahip (hatta kaba), düşüncesiz ve sıradan bir insan olduğunun farkına varma sürecinde, boşu boşuna taşıdığın hissiyattır... Ziyandır yani... Onu önemse ama belli etme. Çünkü, aşk bir erkek gibidir; çabuk şımarır...
Acı ve mutluluğun, sabırsızlığın, stresin, sarhoşluğun ve bunlar gibi birçok zıtlığın hiç şaşmayan oranlarda karışıp, eşsiz dansını sergilemesidir aşk...
En az mutluluk kadar aldatıcıdır. Açlığı doyurulmadığında yavaş yavaş zehirler, kıvrandırır; öldürmez ama bir parça sakat bırakır. Verebileceği zararı verdikten sonra zamanla terk eder seni, yanına senden bir hatıra da alarak. Bir sonraki ziyaretine kadar kötü bir dost olarak anılır ama her yeni gelişinde yine aynı coşkuyla karşılanır, aynı hızla salar sarhoşluğunu hayatına ve dokunduğun her şeye pırıltılarını bırakır.
Bazen de büyük bir yanılsamadır, aşk...
Bambaşka gördüğün, gözlerinin, saçlarının, parmaklarını ayrıntılarının zihnine kazınması için can attığın, her hareketini dikkatle izlediğin, söylediklerini onun kastettiğinden bile fazla anlamlandırdığın, kısacası yere göğe sığdıramadığın erkeğin de bir karaciğeri, iki dizi, standart bir boşaltım sistemi olan, ortalama nezakete sahip (hatta kaba), düşüncesiz ve sıradan bir insan olduğunun farkına varma sürecinde, boşu boşuna taşıdığın hissiyattır... Ziyandır yani... Onu önemse ama belli etme. Çünkü, aşk bir erkek gibidir; çabuk şımarır...
z kuşağını tek bir kalıpta toplamayı doğru bulmayanlardanım. bir z kuşağı mensubu olarak ne tiktok kullanırım, ne oturup youtuber izlerim. bu ülke bize pek şans bırakmıyor fakat çoğumuzun tek derdi geleceğimiz. hatta ben de dahil olmak üzere çok genç tanıyorum parasını kazanıp yurtdışına yerleşmek isteyen. önceki kuşaklar da çok sıkıntı yaşamış elbette fakat z kuşağı olarak bizler de az şeyle uğraşmıyoruz bu ülkede ne yazık ki.
İkinci büyük ham petrol ihracatçısı durumunda olan Rusya, Ukrayna ile kriz yaşamasının ardından tedarik zincirlerini etkileyeceği düşüncesiyle petrol fiyatlarında artış yaşanıyor. Geçen hafta 94 dolar sınırına kadar yükselen brent petrol 98 dolara ulaştı. Bu artış Türkiye'de pompaya zam olarak yansıyacak. Bu durum fırsatçılar için de bahane olmuş oldu. Zaten fahiş fiyatlarla satışlar yapılıyordu, üstüne Rusya-Ukrayna Savaş krizi de eklenince bu da işin tadı tuzu oldu.
Türkiye'de son 24 saatte 94 bin 783 kişinin testi pozitif çıktı, 174 kişi yaşamını yitirdi. Sağlığımız için zararlı olan her şeyden vazgeçmediği sürece bu illetin aramızdan çıkacağı yok. Çin ve Çinliler gibi beslenenler, beslenme alışkanlığını değiştirecek, diğer gruptaki insanlar da maske, mesafe ve temizlik kurallarına uygun davranacak. Bu kadar kolay.
TV 8 ekranlarında ilk kez yayınlanan yeni bir program. Bende izledim psikoloji tadında bir program. Dertleşme ve paylaşma üzerine kurulu. Tabiki bol seyircili olmasını diliyorum ama artık bıktık problem duymaktan izlemektende.
benim için adeta bir fobi. yanımda horlayan biri varsa mümkün değil uyuyamam ve üzerine bir de dayanamayıp sinir krizi geçirir ağlarım. kesinlikle dünyadaki en rahatsız edici ses, tahammül sınırım sıfırdır horultuya karşı.
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238
