merve dizdar

subham
Çok şaşırdım kaldım ya eşi ile boşanmış. Yani neye şaşırdım bilmiyorum ama. İyi ve anlaşan bir cift gibi gözüküyorlardı. Umarım dostane bir ayrılık olmuştur. Güzel yol cizsinler kendilerine.Evlilik gibi normal bosanmakta.

death note

greejin
Death Note, Japonya'da Tsugumi Ooba tarafından yazılıp Takeshi Obata tarafından resimlenen bir mangadır. On yedi yaşındaki lise öğrencisi Light Yagami'nin, bir şinigaminin düşürdüğü doğaüstü bir defteri bulup kendini nasıl "Yeni Dünyanın Tanrısı" yaptığını anlatır.

en önemli değer

dorukisrak
Düşünüyorum da bazen çocuğuma anne olarak en çok öğretmek istediğim değer ne diye sanırım Allah korkusu. Çünkü icinde gerçekten az da olsa Allah korkusu olan kişi vicdanlı ve merhametli olur. Kendine de değer verir sevdiklerine de. Peki sevgili eski defterler ailesi sizce en ogretilmesi gereken en önemli değer ne?

her şey bitmek için başlar

palindrom
"Her şey bitmek için başlar" cümlesinin olduğu bir paylaşım gördüm birkaç gün önce... aylardan yine ocak olduğu için mi gözüm daha fazla takılıyor böyle şeylere bilmiyorum. Her yıl olduğu gibi yine aynı döngünün içinde geçecek olan bir aya başladık. Tam 21 yıl öncenin ocak ayında bir gün, can acısı, bir hastane avlusu ve içinden mi, dışarıdan mı geldiğini bilmediğin o soğuk... tıpkı diğer her şey gibi bitmek için başlayan bir hayatın içindeki sonsuz döngüler, kalp kırıklıkları, kahkahalar, öfkeler, aşk ve o ölümlü olduğunu unutma hali ile yenik düşülen kibir, hırs...
bir yerlerde tüm bunları aşanlar olduğundan eminim. kendi payıma; toplansa ancak yılda bir kez -birçok kez gösterilen sabırdan sonra- yaşadığım öfke hali haricinde belki ölüm gerçeği ile kişisel hayatımda çok fazla yüzleştiğimden olacak diğer duyguların yoğunluğunun benzersiz olduğu yanılgısına kapılmıyorum. çünkü hayatla kavga etmek insanoğlunun en temel hatası. asla kazanamayacağınız bir savaş. yine de her sabah enerjiyle dolu uyanıp bir sonraki günü ümit etmekten asla vazgeçmeyeceğimiz bir hamster çarkı. müzik bitene kadar dans etmeye devam edeceğimiz bir festival halidir yaşadığımız...
günün sonunda ölüm her şeyi ele geçirir. müzik bazen bir kalp atımı, bazen sonsuz kadar uzun gelen bir süre susar...tüm figüranlar dans etmekten başka bir şey bilmediklerinden şaşkınlıkla bakınır, ezgi yeniden başladığında ise önce sarsak adımlarla; zaman ilerledikçe ritmin içinde bir esriklik haliyle kaybolmuş çılgın figürleriyle bir sonraki sessizliğe kadar dönmeye devam ederler...

zenginin malı

ustayazar
züğürdün çenesini yoran maddi varlıklar bütünü. öyle ya, fakirlere zenginin malından konuşmak tatlı gelir. 'şöyle şöyle yaptı kesin, çalıp çırptı, o var ya o'... neler neler diyerek kendilerini onun haksız kazanç sağladığı konusunda tatmin etmeye çalışan züğürtler, bununla 'ben fakirim ama gururluyum, onun gibi haram yemiyorum' şeklinde bir telkinde bulunurlar ve rahatlamayı amaçlarlar. oysa kendilerinin eline çok para geçse birçoğu helal-haram kavramlarını rafa kaldıracaktır. zenginin malına hiçbir zaman sahip olamayacağını düşünen ve kendinden umudu kesmiş olan kişiler, derin bir kıskançlık duygusu ile 'parası var ama bir halta yaramaz, cüzdanı dolu ama beyni boş' gibi türlü türlü söylemlerle zengin şahsın arkasından gıybet etmeyi bir alışkanlık hâline getirirler. oysa zenginin malından konuşmak onların malını azaltmaz, fakire de bir şey kazandırmaz. bunu yapacağına 'ben nasıl akazanırım?' sorusunun cevabı üzerinde kafa yorsa kendisi için daha faydalı olur.

şükür

yakuko
Şükür etmek kabul etmektir bence. Ve erdemli bir davranıştır. Yaradana her nefes için şükür etmek gerekir. Düşüncem şu ki şükür diyorsak devam etmesini istiyoruzdur. Mesela hastayız buna şükür etmemek lazım hamdolsun demek lazım ki artmasın. Nimete ve iyiliğe şükür etmek lazım.

pazar kahvaltısı

farmasiyen
model ve emre aydın'ın yıllar yıllar önce beraber söyledikleri düet parçası.
"Uyurken izliyorum, en sevdiğim halini
Saçların dağınık, yüzünde yastık izi
Bir pazar kahvaltısı gibi"
diyordu şair... (!) bu sözü eğip bükerek pazar kahvaltısıyla arasında nasıl bir ilişki kursam diye düşündüm, beyin kıvrımlarımı harekete geçirdim, nöronlarımı çalıştırdım ancak tam olarak başarı sağlayamadım. gerçi insan yanlış anlamak isterse her şeyi farklı anlamlara çekebilir. mesela biraz mantık sınırlarının dışına çıkacak olursak şöyle bir yorumda bulunmamız mümkündür:
"saçların dağınık, yüzünde yastık izi"
evet, bu neredeyse her kadının uyku adı verilen biyolojik sürece geçtikten belirli bir süre sonra -gecenin ortalarına doğru- başına gelen alışılmış bir hâdisedir.
pazar günü nefis bir kahvaltı hazırlanmıştır. her şey dört dörtlüktür, sofrada bir kuş sütü eksiktir. (galiba markette kalmamış, o yüzden alamamışlardır.) (!)
ama bir şey olur; tansiyon birden yükselir. aile bireyleri gerilmeye başlar, ses frekansı artar, herkesin sesi daha yüksek desibelde çıkmaya başlar. anladınız işte; kavga oluyordur.
o çıtır simitler, yumuşak poğaçalar, altın sarısı patatesler, bol sucuklu yumurtalar ve Doğuş poşet çaylar (!) ziyan olur. (bu kadar şeyi bir arada hazırlayan varsa zaten yiyemediğine sevinsin, öbür türlü kalori komasına girerdi.)
sofra dapılır, tabak çanak kalmaz hepsini yere indirirler ve içindeki her şey saçılır. böylece "saçların dağınık, yüzünde yastık izi" tahakkuk etmiş olur; her taraf yiyecek iziyle lekelenir. işte bir pazar kahvaltısı pazar faciasına böyle dönüşür.
ya da pazar kahvaltısına misafirler davetlidir. çocuklar her yeri dağıtarak bu sözü tahakkuk ettirir. o da bir başka ihtimaldir.
saçmalamakta sınır yoktur, amaç birilerinin gülümsemesine vesile olabilmektir.

vaka sayısı

nobita
Vaka sayıları düşüyor ama geriden gelen yüksek vaka sayıları kaynaklı vefat sayıları düşmüyor. 300'den fazla ölüm haberi var günlük. Ateş düştüğü yeri yakıyor allah sabır versin. Umarım tam kapanma çare olur ama herkes sokaklarda. Neyin tam kapanması anlamadım hiç birşey ben...

hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.


eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238

hemen yazar olun