evlere giren ilk kişisel bilgisayarı üreten firma. 1.5 mb ram olan son model bir bilgisayarı almış bana da uzaktan göstermişti dayım.
şirket yapay zeka çalışmalarına ve bulut sistemlerine yönelecekmiş diye okumuştum bir yerlerde.

Yani arkadaşım bence son yılların moda hastalığı bu dost kazığı. Her insanın başına gelen ama daha çok iyi ve fedakar dostları arkadaşları tercih eden bir hastalık. Bakarsınız şöyle geçmişinize en buyuk darbeleri hep en yakınınızda bulunanlardan almışsınız.

tüh ya ben de daha yeni fiyatları düştü diye 2. modelini almıştım apple'ın. 3 çıkacağı için fiyatlar düşmüş biraz daha beklesek belki daha da aşağı fiyatlar alabilirdim. bir de 11:11 indirimleri geliyordu keşke onları bekleseydim zaten bunu düşünüyordum bir de bu haberle hepten pişman oldum. elektronik eşya da pek acele etmemek lazım sanırım her indirme atlamayacaksın yeni modelin çıkmasını bekleyip öyle almak daha mantıklı.

Sputnik tarafından yapılan habere göre Nestle ürünlerinin %60 oranında sağlık testlerini geçemediği belirtilmiş günümüzde sanırım yedigimiz içtiğimiz her şey sağlığa zararlı. Sanırım ilerleyen yaşlarda bunların acısı bizlerden çıkacak... İddialara göre Nestle yetkililerinden arasındaki yazışmalardan sızan bilgilermiş bunlar... Sizler ne düşünüyorsunuz arkadaşlar?

cevabını öğrenmek için, sedat'ın iğrenç oyunculuğuna rağmen 2 buçuk saatlik diziye katlandığım soru. tolgahan sayişman bile feyyaz şerifoğlu'dan daha gerçekçi rol yapıyor, acı ama gerçek. böyle yapmacıklık, böyle robotik konuşma olamaz. resmen tüm hikâyeyi berbat ediyor, senaryonun büyüsünü kaçırıyor, tahammül etmek çok zor...
işte camdaki bölüm neler oldu? sorusunun cevabından satır başlıkları:
1- hayri ile nâlân karşı karşıya geldi (aman ne büyük buluşma! hayri diyye bula bula bunu mu buldunuz diyesi geliyor insanın. nedense bana aşırı itici geldi)
rafet koroğlu'nun yeni şoförü de hayri oldu
2- cavit sayesinde nâlân'ın suçsuz olduğu ortaya çıktı. cavit yalan haberi (!) yapan gazeteciye özür diletti, herkes nâlân'ın suçsuz olduğunu öğrendi. (orası da ayrı bir saçmalık.
gazeteci nâlân'a: 'hamile kaldığınız için apar topar evlendiğiniz söyleniyor, doğru mu?' demişti. nâlân da 'evet doğru aynen öyle oldu, doğru' demiş, sonra da 'bir tek bana mı böyle terbiyesizlik yapıyorsunuz?' diye eklemişti.
sen öyle dersen, tabii ki magazincilerin hepsi senin bu sözünü alıp haber yapar. yani malzemeyi sen vermiş oldun.
buna rağmen yalan haberi cânâ yaptırmış gibi göstermeleri inanılmaz saçmaydı. sonuçta türk dizisi, fazla mantık örgüsü aramamak gerek.)
3- cânâ'nın kocası her şeyi öğrendi ve cânâ'yı evden kovdu
4- rafet yönetim kurulu başkanlığını bırakacağını açıkladı, sedat bu görevi devralmak için hayatında ilk defa çalışmaya başladı. hatta o kadar moda girdi ki gidip arkadaşına 'babam beni yönetim kurulu başkanı yapacak' diye ispiyonlayınca babasından fırçayı yedi, kapak oldu.
5- gazetecilere söylediklerinden dolayı feride nâlân'a çok sinirli olduğu için onu affetmedi. 'torun haberi vermeden annelik bekleme benden' dedi. işte nâlân'ı harekete geçiren cümle bu oldu.
6- nâlân alışverişe çıkıp sedat için süslendi püslendi. sonuçta kız evleneli kaç hafta oldu, hâlâ ilk gecelerini yaşayamadılar. nâlân artık cesaretini topladı, tam 'bu gece oldu bu iş' derken sedat'ın eve gelmeyeceğini, otelde çalışacağını öğrendi.
cânâ (sedat'ın eski sevgilisi) de bunu öğrendi, soluğu otelde aldı, romantik geceye cânâ baskınıyla gölge düştü.
camdaki bölüm 13. bölüm özeti benim için şöyle: 'bundan sonrasını izlemene gerek yok, diziyi fragmanlardan takip et!'
herkes nedense her bölümü çok beğeniyor fakat ben her bölümde gittikçe soğuyorum diziden. 'yargı' daha heyecanlı, yargı'ya gelin arkadaşlar!

Daha havai fişek fabrikası yangınlarının üzerinden çok fazla zaman geçmeden güzel ülkemizden tirajikomik bir haber. Burdur gölünde sazlıkta çıkan yangının sebebi düğünde atılan havai fişekler. Artık satışına ve patlatılmasına ciddi yasaklar getirilmeli. Hatta mesleki eğitimi olsa sadece yetkili kişiler tarafından atılsa düğünde dernekte. Davul zurnacı tutuyorsun madem bunun içinde adam tutulsa da kimse yaralanmasa yada maddi zararlı tehlikeli işler yaşanmasa...

Dün Milli eğitim bakanı ve cumhurbaşkanınin sözleşmeli ve diğer kadrolu öğretmenlerin özlük haklarıyla ilgili yaptıkları açıklamada, 10 yıllık öğretmenlik geçmişi olan, bransi ne olursa olsun tezli ya da tezsiz yüksek lisans yapmışsa uzmanlık sınavına girmeden direk uzman olabileceklerini, sözleşmeli olarak atanan 3+1 li öğretmen kesimi için de, mecburi sürelerini doldurduktan sonra kadrolularla aynı haklara sahip olabilecekleri söylendi. İnsanı yetiştiren tüm sistemler önemlidir ve bağlantılıdır birbirleriyle. Birinde meydana gelen çöküş, hepsinde meydana gelen çöküş demektir. Umarım hepimiz için en hayırlı kararlar alınır. Huzur dulu günler dileklerimle...

Kesinlikle çok az. Bu ne ya. Hiç bir caydırıcı yönü yok. Artık atık yada kirlilik konusu daha kapsamlı değerlendirilmeli. Mahvolduk müsilajda. İstanbul'da yada İstanbul'un yakın çevresinde denize girmek imkansiz hale geldi neredeyse.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı: "(16 yaşındaki S.Ş.'nin, öldürülmesi) 21 yaşındaki failin tutuklu yargılandığı hukuki süreç Bakanlığımız tarafından takip edilmektedir. Caninin mümkün olan en ağır cezayı alması için davaya müdahil olunacaktır." Diye açıklama yapıldı. Bence yerinde bir karar olmuş, yeter artık pisi pisine insanların öldürülmesi. Bir hiç uğruna insanlar artık cok rahat bir şekilde birbirini vurup öldürebiliyor. Kim için, ne için? Acaba dönüp bakabiliyorlar mı yaptıklarına gerçekten merak ediyorum. Allah'ım akıl, fikir versin. Bu tarz mahlukların şerrinden sana sığınırım Allahim.

Oldukça kaliteli bir ip markası gazzal. Hem battaniye yada bebek eşyaları için hemde punch yada amugirami gibi hobilerde fazla şekilde tercih ediliyor. Fiyatı diğer ip markalarına göre bir tık pahalı evet ama değer bir yönü var.