Ev fiyatları özellikle kredilerin düşmesi ile iyice artti. içinde kimse yasayamaz denilen evler fahiş fiyata kiralanıyor yada satın alınıyor. Özellikle İstanbul'da delüks daire fiyatina 2 odalı evler kiralanıyor. Suriyelilerin gelmesi ve koronavirusun etkisi ile fiyatlar çok attı.

Yasak oldu da ne oldu millet yine alttan alttan kutladı bizim milletden iflah olmaz...

Corona virüs piçi.!
Yapılan derin incelemelere göre, Ankara ilimizin güzide semtlerinden Çinçin doğumlu olabilir bu piç.!
Anlaşılan o ki, bu puşt virüs gavurun teki.. Camilerden tırsıyor hele ki, Cuma namazından hiç hazzetmiyor.
Sağ görüşlü topluluğun yer aldığı kongre, miting, düğün vb. oluşumlardan elinden geldiğince uzak duruyor. (Komünist mi ne.!)
Alkolik bu ibne virüs ve de kumarbaz şerefsiz. Mesela kağıt oyunlarını çok seviyor.
İnşaat ve büyük fabrikalardan nefret ediyor.. Zenginlerden korkuyor, fakirleri ve 60 yaş üstünü daha çok seviyor.!
Gündüzleri istirahat edip, genellikle akşam 21.00.dan sabah 05.e kadar piyasaya çıkıyor..
Hafta sonları saat 10.00 17.00 arası kendisini saklayıp yatıyor it oğlu it..
Neyse ne!
Kıstırdık puştu. Akşam saat 21.den sabah saat 05'e kadar ve hafta sonları; onun dolaştığı saatlerde eli götünde gezen halkımızın sokağa çıkmasını yasakladık.
Yetmedi doğum yeri olan Ankara'da, hafta sonları alkol satışını yasaklayarak yaşam alanını daralttık..
Bir de namazı 5 vakitten, 8 -10 vakte çıkarırsak(!) görür ebesinin hörekesini...

Geçenlerde bir paylaşıma rastladım. Ölenin arkasında bıraktıklarının, takip eden zamanda (1 yıl içerisinde) duygu değişimlerini, yaşananları ve o esnada ruhunu teslim etmiş olan bedenin geçirdiği aşamaları anlatıyordu.

Bir kaç kere dinledim. Gerçekliği ve anlatanın yalınlığı beni sarstı.

Bir yanım böyle olması gerektiğini ve bunu engellemenin mümkün olmadığını düşünürken diğer yanımı kabullenmekte zorlanırken yakaladım.

Halbuki her yaşamın en sığ ve basit tabiriyle enerjiden oluştuğuna, enerjinin hiçbir koşulda kaybolmadığına inanırım.

Kaybettiğim onca insanın yüreğini bir şekilde içimde muhafaza ettiğime ve enerjinin bana bir şekilde onların sevgisi, koruması olarak dokunduğuna...

Kimine göre doğru, kimine göre yanlış; hatta günah.

Bu benim hissettiğim. Dayattığım, savunduğum değil. Çünkü günün sonunda kişi kendiyle başbaşayken neyi kendine yakın buluyorsa yine oraya yönelir.

Sanırım ne kadar okursak okuyalım, üzerinde ne kadar düşünürsek düşünelim ya da kabullenme seviyemizin ne olduğunu iddia edersek edelim, ölümün en acı yanı yoksunluk ve herkes kendince bunu aşmaya çabalıyor.

İçimin kalabalıklığı dilime vurdu gün akşam olurken...

tahliye edilmesine o kadar sevindim ki neredeyse ağlayacaktım mutluluktan. umarım evlatlarıyla beraber hayatlarının geri kalanı mutlu, huzurlu bir şekilde sürer.

Doğada insanlar olmasa değilde insanlar her şeye burnunu sokmasa yada doğayı katletmek için uğraşmasa diyelim.Bence doğayı yada çevremizi kendi haline bırakmalıyız. Tema ya bağışlar tabiki iyi niyetli bir girisimdi ama önce bir düşünmeli biz yanan alanı neden koruyamadık diye.

Anneler bizim bastacimiz bizim gozbebegimiz dunyada esi benzeri olmayan tek kisidir annelerin hakki asla odenmez ve odenmeyede hicbir guc yetmez. Iste bu anneler gunu mesaji tum dunyada tum annelere adanmis mesajlardir allah onlari basimizdan eksik etmesin ve bu annelere mesajlar gercektende cok iyi mesajlardir.

Merkez Bankası, kurlardaki yükselişe 4. kez müdahale etme girişimlerinde bulundu. Yapılan müdahalelere rağmen kurlar hala yükselişte. Merkez Bankası gibi önemli bir müessesede sürekli başkan değişikliği oluyor. Dolayısıyla her gelen kendi atını koşturmak istiyor haklı olarak, adeta deneme yanılma tahtasına dönüştü merkez bankası ve dolayısıyla devletimiz böylece ne yazık ki. Durum böyle olunca da yapılan müdahaleler sadece kısa süreli olur ve kötü gidişat elbette ki kaçınılmaz olur. Allah'ım sonumuzu hayra çıkarsın.

Habil ve Kabil'e kadar dayanır bu mevzu... Şiddet, suç ve mağdur tüm toplumlarda mevcut bir olgudur. Karısından dayak yiyen adam, kocasından dayan yiyen kadın, gücü elinde bulunduran kimselerce tahakküm altına almak istemi insanları, hayvanları katleden de aynı olgudur. İnsanın içini yakıp kavuran bir his. Ahh ne acı ne acı ki ortadan kaldırılması muhtemel bile değil, lakin azaltılabilir.

İstanbul Sancaktepe de evlenen çift külçe altınlarla minibüse bindiler ama ne yazikki çaldırdılar. Takip edilen çift soyguna uğramış. Geleceğimize yatırımdı diyorlar ama bence 40 bin küsür lira ile taksiye binseler sanki daha mantıklıydı.