Malesef Manavgattaki yangın bugün bizi çok üzdü. Şuan Antalya Manavgat ilçesinde çıkan yangın rüzgarın hız kazanması ile daha da geniş bir alana yayıldı. Antalya birde sebze meyvenin kalbi olunca hasar daha da büyüdü. Allah yardımcıları olsun gerçekten çok zor bir durum.
Hristiyanlık'tan önce inanınırlığını sürdüren bir inanç, mitoloji.
Yaşlılara ve 20 yaşından küçüklere getiren sokağa çıkma yasağı insanların psikolojisini ciddi ölçüde etkiledi. Devlet duyarsız kalmadı ve sokakların nispeten boşaldığı cuma saatlerinde serbestlik getirdi. Aynı zamanda cumaya gitmek isteyen yaşlı ve gençlerde mahrum bırakılmamış oldu ibadetlerinden. 65 yaş üzeri ve 20 yaş altı kişiler cuma namazı vaktinde, sokağa çıkma kısıtlaması dışında bırakılacak.
Bebek bakımı bugünlerde gerçekten pandemi de en zor durumlardan bir tanesi. Hem sağlık açısından hem de aynı zamanda maddi bakımdan. Bebek bakımı için Anne sütü en önemli şey. Fizki vede olgun bir gelişim için.
Okulların kapanmasını bekliyorum. Haftaya kapanır gibime geliyor. Günlük vaka sayıları 40.000'e dayandı. Daha ne olsun?
İş yerinde bugün çıkan yemektir. İçinde bezelye, havuç vs aklınıza gelecek her türlü şeyden koymuşlar. Sanırım elde kalan stokta ne varsa tarihi geçmesin diye karıştırım biraz et sote ile harmanlayıp bize yeni bir yemek diye sundular ama emin olamadım. İyi iş ama elde kalan kumanyayı eritiyorlar oh mis valla. Birde adı yeni yemek sözde işçiye jest. Çoğu kişi beğenmedi. Yapacaksan kebap çıkar adana yada urfa da bayram edelim.
Bu aralar çokça yaşadığım durum. 2021 yılında biraz abes oluyor diyeceğim oldukça klişe olcak. Hani olay hayatımızın kısıtlanması değil bir yerden sonra elektronik aletler gerçekten zarar görüyor. Bizim bu sebeple hurda olan bir kurutma makinemiz birde buzdolabımız var yazık degilmi?
kadınların ne istediğini sorgulayan anket tadındaki soru cümlesi. cevabı da bir hayli basittir; sizin o an için veremeyeceğiniz herşeyi.
Fransa'da, bir markette yüksek sesle tekbir getiren bir şahıs, "halkı paniğe sevk etmek" suçundan 750 euro para cezasına çarptırıldı ve 2 yıl boyunca seçme, seçilme hakkı elinden alındı. Millet artık ne yapacağına şaşırdı. Öyle güvensiz bir ortamda yaşıyoruz ki, en masum bir davranışta bile ortamlarda, farklı bir şekilde karşılanma durumu söz konusu olabiliyor. Tekbiri getiren şahıs, ne amaçla yaptı bilmiyorum ama polislerin onu tutuklamasına da aslında şaşmamak gerekir.
eskidefterler yazarlarının itiraf köşesi olması amacıyla açılmış başlıktır. küçükken doğruluk cesaret oyununda sırf 'cesaret' deyip de 'çöp kovasının içine gir' yahut 'camı aç ve ben eşeğim diye bağır!' şeklindeki saçma sapan direktifleri uygulamamak için 'doğruluk' diyen; fakat sorulan hiçbir soruya doğru cevap vermeyip hep işkembeden sallayan bizlerin; şimdi büyüdüğüne göre artık bu yaptıklarının bir telafisi olarak doğru söylemesi gerekmez midir? öyleyse size bir fırsat sunulmuştur. burada başkalarına söylemekten çekindiğiniz doğruları yazarak rahatlamanız veya kendinize bile yarım yamalak söyleyebildiğiniz doğrularla bu vesile ile yüzleşmeniz mümkündür. tabii ki başkalarının itiraflarını okumak da size bir 'pazar sürprizi' izliyormuş hissi verecek; hafif magazin tadında, 'aaa millet neler yapmış' modunda eskidefterler'deki cevherleri keşfetmek sizin ufkunuzu açacaktır. örneğin şahsen ben; eskidefterler'de kimler kimler neler yazacak, hangi sırlarını ortaya dökecek fazlasıyla merak ediyorumdur. tabii ki iki kişinin bildiği şey sır değildir diye bir gerçek vardır ve kimse de günah çıkarır gibi, arınma gecesindeymiş gibi buraya her şeyini yazacak değildir. fakat şurada biz bize olduğumuza göre; en azından yazmakta bir beis görmediğiniz şeyleri dile getirme lüksünde bulunarak diğer yazarları teşvik etseniz, kendi eski defterlerinizi bizim yanımızda biraz karıştırsanız, hani hep beraber biraz flashback, ne bileyim bir miktar nostalji yapsak; geçmişe gidip başımıza gelen felaketlerden bahsetsek ve 'nereden nereyeee' desek sizce de eğlenceli olmaz mıdır?
mesela îtinayla bir pizza siparişi veriyorsunuz. karnınız da öyle aç ki; dakikaları sayıyorsunuz. gelen pizza kutusunda sizi küçük bir sürpriz bekliyor: böcek! bu durumda ne yaparsınız?
A) tabii ki yemem deli misin, hemen o pizzayı çöpe atarım ve yeni bir pizza siparişi veririm. (!) Çünkü akıllanmam.
B) yine burger king'e tâlim ederim; türk'ün burger king'den başka dostu yoktur derim, double whopper'ı gömerim.
c) bim'den pizza alırım, kendimi hazırladığım için öyle ya da böyle bir şekilde pizza tüketmem lâzım.
d) o pizzanın yapımında emeği geçenlerin kulaklarını çınlatırım ve arayıp hemen tüketici hakem heyeti, insan hakları mahkemesi falan vermekle tehdit edip paramın gittiğine yanarak telefonu kapatırım.
not: hemen kafamda şimşekler çakmış ve aslında eskidefterler için bu tarz testler hazırlama fikri doğmuştur. evet, bu da olabilir. beklemeye devam etmeniz önemle rica olunur.
felâket senaryolarının sonunu getirmek imkânsızdır. meselâ başka bir örnek; bankada bir miktar paranız var. ne emeklerle biriktirdiniz ve çekmeye gittiniz. sağı solu baykuş gibi kolaçan ederek; büyük bir dikkatle paracıklarınızı çekip evinizin yolunu tutmaya başladınız. geldiniz, geldiniz; tam yolu yarıladınız... o da ne? bir baktınız ki paranızın yerinde kavak yelleri esiyor!
şimdi böyle bir durumda ne yapacağınızı düşünerek biraz adrenalin düzeyinizi yükseltebilirsiniz.
(tabii ki bu işler öyle 10 parmak klavye kullanarak eskidefterler'de yazmaya benzemez. [kendimi övmüyorum yanlış anlaşılmasın. :) :)]
ben olsam yapacağım şey oracıkta diz çöküp hüngür hüngür ağlamak olacaktır.)
ben çocukken; 50 tane 1 liram varsa; bunu bütünleştirip tek bir tane kağıt 50 lira alınca; paralarıma ne oldu? neden bu kadar az? paralarım nerede diye saçmalayan çocuklardan mıydım orasını hatırlamıyorum fakat nedense böyle bir durumda ilk müdahale olarak yapılabilecek başka bir şey aklıma gelmemektedir. önce biraz ağlanır, acıklı sesler eşliğinde gözlerden o tuzlu su akıtılır. (bakın? ağlamanın böyle bir tarifini hiç duymamıştınız değil mi? işte bu benim farkımdır.) (!)
sonra karakolun yolunu tutmak gerekir. tabii ki o kameraların incelenmesiydi, oyuydu buyuydu derken; hele kamera yoksa, ne bileyim bütün aksilikler de hep sizi bulursa ve hırsızlar paralarınızla sırra kadem basarsa artık yenisini kazanmak için kolları sıvamaktan başka elinizden bir şey gelmeyecektir.
ya da diyelim bir gün mailinizi bir açıyorsunuz; daha doğrusu açamıyorsunuz şifreniz değiştirilmiş. her şeyinizin bağlı olduğu hesap hacklenmiş. bu biraz hafif mi oldu? o zaman daha kötüsü; bilgisayarınıza sızmışlar ve yılların emeği olan tüm dosyalarınıza, fotoğraflarınıza, videolarınıza; anılarınıza, her şeyinize el koymuşlar. sizden bitcoin istiyorlar!
bu durumda tepkinizin ne olacağını sizden dinlemek daha doğru olacaktır. sizin başınıza gelen musibetler varsa onları anlatarak bize örnek olmanız beklenmektedir. zira bir musibet bin nasihatten evlâdır demişlerdir.
mesela îtinayla bir pizza siparişi veriyorsunuz. karnınız da öyle aç ki; dakikaları sayıyorsunuz. gelen pizza kutusunda sizi küçük bir sürpriz bekliyor: böcek! bu durumda ne yaparsınız?
A) tabii ki yemem deli misin, hemen o pizzayı çöpe atarım ve yeni bir pizza siparişi veririm. (!) Çünkü akıllanmam.
B) yine burger king'e tâlim ederim; türk'ün burger king'den başka dostu yoktur derim, double whopper'ı gömerim.
c) bim'den pizza alırım, kendimi hazırladığım için öyle ya da böyle bir şekilde pizza tüketmem lâzım.
d) o pizzanın yapımında emeği geçenlerin kulaklarını çınlatırım ve arayıp hemen tüketici hakem heyeti, insan hakları mahkemesi falan vermekle tehdit edip paramın gittiğine yanarak telefonu kapatırım.
not: hemen kafamda şimşekler çakmış ve aslında eskidefterler için bu tarz testler hazırlama fikri doğmuştur. evet, bu da olabilir. beklemeye devam etmeniz önemle rica olunur.
felâket senaryolarının sonunu getirmek imkânsızdır. meselâ başka bir örnek; bankada bir miktar paranız var. ne emeklerle biriktirdiniz ve çekmeye gittiniz. sağı solu baykuş gibi kolaçan ederek; büyük bir dikkatle paracıklarınızı çekip evinizin yolunu tutmaya başladınız. geldiniz, geldiniz; tam yolu yarıladınız... o da ne? bir baktınız ki paranızın yerinde kavak yelleri esiyor!
şimdi böyle bir durumda ne yapacağınızı düşünerek biraz adrenalin düzeyinizi yükseltebilirsiniz.
(tabii ki bu işler öyle 10 parmak klavye kullanarak eskidefterler'de yazmaya benzemez. [kendimi övmüyorum yanlış anlaşılmasın. :) :)]
ben olsam yapacağım şey oracıkta diz çöküp hüngür hüngür ağlamak olacaktır.)
ben çocukken; 50 tane 1 liram varsa; bunu bütünleştirip tek bir tane kağıt 50 lira alınca; paralarıma ne oldu? neden bu kadar az? paralarım nerede diye saçmalayan çocuklardan mıydım orasını hatırlamıyorum fakat nedense böyle bir durumda ilk müdahale olarak yapılabilecek başka bir şey aklıma gelmemektedir. önce biraz ağlanır, acıklı sesler eşliğinde gözlerden o tuzlu su akıtılır. (bakın? ağlamanın böyle bir tarifini hiç duymamıştınız değil mi? işte bu benim farkımdır.) (!)
sonra karakolun yolunu tutmak gerekir. tabii ki o kameraların incelenmesiydi, oyuydu buyuydu derken; hele kamera yoksa, ne bileyim bütün aksilikler de hep sizi bulursa ve hırsızlar paralarınızla sırra kadem basarsa artık yenisini kazanmak için kolları sıvamaktan başka elinizden bir şey gelmeyecektir.
ya da diyelim bir gün mailinizi bir açıyorsunuz; daha doğrusu açamıyorsunuz şifreniz değiştirilmiş. her şeyinizin bağlı olduğu hesap hacklenmiş. bu biraz hafif mi oldu? o zaman daha kötüsü; bilgisayarınıza sızmışlar ve yılların emeği olan tüm dosyalarınıza, fotoğraflarınıza, videolarınıza; anılarınıza, her şeyinize el koymuşlar. sizden bitcoin istiyorlar!
bu durumda tepkinizin ne olacağını sizden dinlemek daha doğru olacaktır. sizin başınıza gelen musibetler varsa onları anlatarak bize örnek olmanız beklenmektedir. zira bir musibet bin nasihatten evlâdır demişlerdir.
harikulade bir insan
Dram yaşanmış gerçekten de o et kamyonu nasıl dezenfekte edilecek. Gıda üzerinden geçer mi koronavirüs. İyi birşey yaparken devamını düşünüyorlar mı gerçekten merak konusu. Bu iş böyle giderse sorumsuzluklar zinciri şeklinde, daha çok dram duyarız maalesef.
Hatırlıyorum da, çocukluğumuz boyunca annemle babamın hiçbir kavgasına şahit olmamıştık. Arada bir tatlı tatlı takılırlardı birbirlerine ama ne sert bir söz, ne ters bir bakış, ne de yükselen sesler yoktu hayatımızda. Biz çocuklar kimi zaman bir şeylerin ters gittiğini hissederdik tabii. Annem sofraya yemeği sessizce koyar, hiç muhabbet etmezler, yalnızca arada bir babamın "teşekkür ederim" leri, annemin "afiyet olsun" ları dışında bir diyalogları olmazdı.
Aradan yıllar geçti. Hepimizin çevresini kavgalar, tartışmalar, diyaloglarda seviyesini koruyamayan insanlar, öfkesini çıkarmak için sesinin yettiği kadar bağıranlar sardı bazen.. Öyle dönemlerden birinde anneme sordum.
Ben - "Sahi, siz babamla hiç kavga etmediniz mi anne?"
Annem - "Etmez miyiz, hem de çook"
Ben - "Biz niye hiç duymadık?"
Annem - "Hani o sizi götürmüyoruz diye küstüğünüz, babanla bir sahile inip hava alacağız dediğimiz zamanlarda ne yaptığımızı sanıyordunuz, sizi evde bırakıp keyfimize göre dolaşıp mısır yediğimizi mi?"
Birkaç şeyi aynı anda farkettiğimi anımsıyorum. Birbirlerine (kavgaları ne olursa olsun en azından bizim yanımızda) hiç saygısızlık etmediklerini, sakin çocuklar olarak yetiştiğimiz için ne kadar şanslı olduğumuzu, eğitim hayatları olmamasının ebeveynleri doğru davranmaktan alıkoymayabileceğini, hiçbirimizin (kardeşlerimden bahsediyorum) yaralayıcı davranan/konuşan, tartışmayı kavga zanneden insanlarla yakın olmamamızın nedeninin aslında bunu içselleştirememiz olduğunu... gibi gibi işte. Şimdilerde kafeteryalarda, yollarda, TV'de insanların, özellikle de çiftlerin birbirlerine davranışlarını görünce içimde bir anneanne hüznü, "ah eski günler" diyerek gezmelerim...
Aradan yıllar geçti. Hepimizin çevresini kavgalar, tartışmalar, diyaloglarda seviyesini koruyamayan insanlar, öfkesini çıkarmak için sesinin yettiği kadar bağıranlar sardı bazen.. Öyle dönemlerden birinde anneme sordum.
Ben - "Sahi, siz babamla hiç kavga etmediniz mi anne?"
Annem - "Etmez miyiz, hem de çook"
Ben - "Biz niye hiç duymadık?"
Annem - "Hani o sizi götürmüyoruz diye küstüğünüz, babanla bir sahile inip hava alacağız dediğimiz zamanlarda ne yaptığımızı sanıyordunuz, sizi evde bırakıp keyfimize göre dolaşıp mısır yediğimizi mi?"
Birkaç şeyi aynı anda farkettiğimi anımsıyorum. Birbirlerine (kavgaları ne olursa olsun en azından bizim yanımızda) hiç saygısızlık etmediklerini, sakin çocuklar olarak yetiştiğimiz için ne kadar şanslı olduğumuzu, eğitim hayatları olmamasının ebeveynleri doğru davranmaktan alıkoymayabileceğini, hiçbirimizin (kardeşlerimden bahsediyorum) yaralayıcı davranan/konuşan, tartışmayı kavga zanneden insanlarla yakın olmamamızın nedeninin aslında bunu içselleştirememiz olduğunu... gibi gibi işte. Şimdilerde kafeteryalarda, yollarda, TV'de insanların, özellikle de çiftlerin birbirlerine davranışlarını görünce içimde bir anneanne hüznü, "ah eski günler" diyerek gezmelerim...
başkalarının söylediğini tekrar etmek eğitim, sorgulamak ise beyin gerektirir.
celladına aşık olmak : Stockholm Sendromu
Cimri olan bir patronla is yurutmek cok zordur onunla asla gecim olmaz yedigin her lokmada gozu olur her yaptigin harcamada cemkirir cimrilik onunda calisaninda basina bela olur.
Kadere bak arkadaş. Zaten özellikle kadınlar malesef şansa yaşiyor bu memlekette. Birde bunları duydukça sokakta kimse hiç bir şeye müdahale etmeyecek.Yani korkar insan. Yazık oldu çocuga umarım adalet yerini bulur.
Transfer çalışmalarını sürdüren Göztepe, bir dönem Chelsea, Werder Bremen, Schalke 04 gibi takımların formasını giyen Franco Di Santo'yu kadrosuna kattığını ve Arjantinli forvet ile 1.5 yıllık sözleşme imzalandığını açıkladı. Spor haberleri den çok anlamam ama anladığım kadarıyla kadrosuna yeni elemanlar alarak güçlü olan takımını daha da güçlendirme niyetindedir Göztepe Spor. Alınan kararlar ve atılan adımlar herkese hayırlı olsun demek düşer bizlere de bu durumda.
Yasak oldu da ne oldu millet yine alttan alttan kutladı bizim milletden iflah olmaz...
Burda okul kitaplarından bahsetmiyorum. D&r mağazasını gezdim uzun süre sonra şöyle baktım kitaplara ama fiyatlar dikkat çekici. Çok sevdiğim bir yazarın kitabını bekliyordum epeydir. 50 tl ye satın aldım. Oldukça pahalı geldi.Elbette uzun süreli bir emek var şüphesiz ama.fiyatlar biraz fazla degilmi?
Evdeki internet adsl alt yapından vdsl mi ne olmuş faturam 80 tl iken 82 tl geldi bu ay. Yahu taahhüt var bana sordun mu arkadaş? 2 tl de olsa niye fazla para vereyim yılda 24 tl. İlla arayıp itiraz ettirecekler operatöre bağlanmak zaten kaç dakika sürüyor. Tam aradım bağlandım üzerine sistemlerinde çalışma varmış yarım saat sonra arayın tekrar dediler. Yahu size bağlanmak yarım saat zaten. Neyse yarın denerim yine...
Aynen öyle. Maske artık hayatımızın her yerinde olacak. Asi olsam da çıkarmam ben.
Özellikle pandemi süreci online satış yapanlara yaradı. Pek çok insanda el emeği ürünler yapmaya başladı pandemide evde kaldıkça. Takdir edilesi bir durum şahsen evde oturup bir taraflarını büyüteceklerine boş boş üretim yapıp ekonomide katma değer yaratıyorlar.
Malesef güne çok kötü başladık. Elmalı davası sonuçlandı ve ahlaksız namussuz çocuk tecavüzcüleri serbest bırakıldı. Batsın bu adalet?sistemi. Batsın bu karar. Nasıl ödenecek bu hesap ben çok merak ediyorum. Bugün 2 temiz çocuğun hayallerini yıktı bu adalet.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: "Zulmün, haksızlığın, ırkçılığın ve zenginin fakiri ezmesi üzerine kurulmuş bir kapitalist sistemin bulunduğu yerlerde aydınlık yok" bu fikirdeyim ben de. Zulmün ve haksızlığın olduğu bir yerde, ne barıştan ne de aydınlıktan bahsedilebilir maalesef.
Piyasada bugün dolar 12,59.. avro 14,31.. altın ise 725,30... la güne başladı. Umarım en kısa sürede istenilen düşük seviyesine geriler.
Borsa İstanbul'da yaşanan sert satış dalgası sonrasında, devre kesici uygulanmaya başladı. Bir haldir almış başını gidiyor, umarım sonu nihayete çıkar.
Sınır dışı edilen Sırp tenisçi Djokovic'in, Avustralya'ya 3 yıl girişi engellendi. Avustralya Hükümeti ile girdiği hukuk savaşını kaybeden ve aşısız olduğu gerekçesiyle sınır dışı edilen erkek tenisinin dünya 1 numarası Novak Djokovic, 3 yıl süreyle bir daha Avustralya'ya giremeyecek. Geçmiş olsun Djokovic. Aksi bir karar, asi olan diğer vatandaşlara hakaret olurdu. Yerinde bir karar olmuş bence.
Büyük peygamberler arasında sayılan, kendisine inanmayan kavmi tûfan ile helâk edilen peygamber. Yani o zamanlarda yasamak isterdim ve nuh peygamberi gormek isterdim
HDP'li Dilan TAŞDEMİR, SİHA'lar artık insanları yargısızca infaz eden araçlara dönüşmüştür. Türkiye'nin güvenlik sorunu yok, o yüzden savunmaya yatırım yapmak yanlıştır. Sözlerine karşılık o zaman ben de, eğitim ve sağlığa yatırımları daha çok yapalım ki liyakat sahibi insanlar yetişsin ve iyileştirsin artık.
Dün bim ganimetlerinden gene faydalandık ve kardeşime bambu çubuklar aldık. Baya ucuz oldu bu alışveriş 40 TL ye aldık bu çubukları. Çocuklar için oldukça geliştirici özellikleri var biz çok sevdik ailecek. Denge kordinasyona çok katkı sagliyor. Eğlenceli vakit geçiriliyor.
23 Ekim 2020 yani bugün gösterime girecek olan netflix dizisidir. Milattan sonra 9'da geçen Roma imparatorluğu ile cermen kabileleri arasındaki savaşları izleyeceğiz. Bu tarz görkemli yapıları çok seviyorum. Knightfall izliyorum son 3-4 bölüm kaldı 2. sezonun bitmesine. Bu dizi tam zamanında yetişti valla.
Herkez çok heyecanli ve bir o kadarda endişeli umarim aşi bulunur.
2020nin toparlanması için Serdar Ortaç'ın yeni şarkı çıkarması gerek yemin ederim(bkz: karabiberim)
Şahane bir tat ama olsada yesek. Kaliteli yapıldıysa oldukça lezzetli. Yeni gördüm İzmit bombasında rakip çıkmış simdi. Tatmadım taklitleri çok seven biri olmadığımdan yiyeceğimi de hiç sanmıyorum.Ama genede fikrine sağlık arkadaşın ne diyeyim.
Günümüz insanlarının çoğu tarafından benimsenen bir alışkanlık. Abesle iştigal onlar için bir ritüel hâline gelmiştir ve onlar her durumda, her zaman boş yapmayı kendilerine şiar edinmişlerdir. Onlara hanya deseniz onlar size Konya derler. Onlara bir derdinizi anlatsanız sizi buna pişman ederler. Onlarla küçük bir mutluluğunuzu paylaşacak olsanız sizi demotive etmeleri hiç zaman almaz. Onlar insanların işlerini baltalamaktan zevk alır. Mâlâyâni (faydasız) işler onların günlük rutinleridir. Onlar bilip bilmediği her konuya atlarlar. Amaçları 'laf olsun torba dolsun'dur. Bilim, sanat, din, felsefe, tıp; onlar her alanda engin bilgi sahibidir. Gündüz kuşağını işgal eden TV programlarında bunların örneklerine sıklıkla rastlanır.
Sağlıklı ilişkilerde hata yanlış olmamalı. Bir ilişkiyi sağlamlaştıran temellerden biri güvendir. Aldatmak yalnızca fiziki bir durum değildir bence. Birini kandırmak diyebiliriz kelime anlamı olarak. İnsan sevdiğini kandırır mı? Kandırmak sağlıklı bir iletişim sağlar mı? Düşünmek gerek biraz.
Allah'ım mazlumun ahını ,zalimlere bırakmaz. İnsanlar ne kadar zulümlere göz yumsa da...
Artık havanında pek bir önemi yok yasaklar var ve yasaklar olmasaydı da insan zaten kendisi korkudan pek adım atamıyor dışarıya. Tabi şöyle bir yakın mesafe yürüyüş yapma imkanınız varsa evinizin yakınlarında bir sahil yolu vb. Gibi çok şanslısınız.
kendisini birkaç seminer vasıtasıyla tanıdığım, diksiyonu harikulade olan bir kişidir.
22 Ocak 2022 tarihinde tutuklanmıştır.
22 Ocak 2022 tarihinde tutuklanmıştır.
ezgi mola ya destekleyenlere de sanırım dava açılmış. gerçekten ne günlerden geçiyoruz. suçlular seslerini daha fazla çıkartarak suçlarını bastırmaya masumları sindirmeye başladılar. vicdanı olanlar da adalet bunun neresinde diye sorar oldu...
google olmasaydı internette ne yapardık diye düşünmüyor değilim. internetten sonraki en büyük icat olabilir. gmail, youtube, blogspot vs. de üzerine eklenince ballı kaymak tatlısı oluyor resmen. oh mis!
Türkiye'den yayın olan zincir marketler grubu.
Osmanlı devleti içinde yaşayan herkes dil,din ırk ayirmaksızın herkes Osmanlı vatandaşıdır. Herkes ama herkes eşit haklara sahiptir. Osmanlı'nın parçalanmasını önlemek için ortaya atılan bu Osmanlıcılık fikir akımı uygulanamadı çünkü Ruslar balkanlarda kışkırtıcı hareketler yaptı ve böylelikle bu fikir uygulamaya geçemedi.
Sigara zamlarını gördünüz mü arkadaşlar ya? Yani artık sigara gerçekten iş adamı falan olsak içebileceğimiz bir şey haline geldi. Ya da günde bir defa kahve içer gibi sigarayı içeriz artık... Bu fiyatlarla bir paket sigara içen adam gerçekten çok zengin olmalı benim gözümde. Aslında tüm dünya bırak sadece biz Türkler içiyoruz diye düşünüyorum bazen bıraksak fena olmayacak. Biz bırakmasak da zamlar bıraktıracak zaten...
Gercekligimizdeki tum gezegenleri, diger gok cisimlerini ve sistemleri icinde bulunduran, elimizdeki verilere gore genislemekte olan, olusumu hakkinda pek bir bilgi sahibi olunmamakla birlikte hakkinda big bang gibi kuramlar ortaya atilmis madde ve enerjinin tumune verilen ad.
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238