Allah'ım bır daha böyle bir acıyı yaşatmasın hicbirimize. Sonuçları gerçekten ölümcül ve travmatik. Evet, deprem doğal bir sürectir. Türkiye genç olusumlu levhaların yer kapladığı bir coğrafyada olduğu için, sürekli depremlerin yaşanmasını da olağan karşılamak gerekir. Ama burda uyanık olmak lazım. Bugün Japonya da 1. dereceden deprem bölgesi olduğu halde, çokça bir büyüklükte bir deprem olmadığı sürece, aldığı önlemler sayesinde en az hasarla atlatabiliyor. Öte yandan Türkiye'ye baktığımızda ise, artcilarda bile o kadar can ve mal kaybı yaşanıyorsa eğer, düşünüp bakmak gerekir geriye bence.
Bu günde, kimin yaşı kucuk olduğu için, idam yasasına aykırıdır diye masum gençlerin kimlik yaşının buyutuldugu, öte yandan da yaşlı olduğu için idam yaşını gecmis, kendi yasalarina göre de yine birçok masumun yaşı aynı yasayla kucultulup asılmış o kadar hayatlar...unutmadık, unutturmayacağız...
Minnet ve saygıyla anıyoruz yüreği güzel insan Naim'i. Kendi küçük ama yüreği ve düşüncesi büyük insan. Naim'in aldığı basarilar, aslında dünyaya, etnikci zihniyete karşı almış olduğu basrılardır. Burada kendini gostermekten ziyade, kökenini, kültürünü ve atalarının da varlıklarını ispat etmek için tüm dünyaya, özellikle beyazlara bir tokat gibi geldiğini görürüz. naim'in bunlara karşı kazanmış olduğu başarılarını.
Dünyanın farklı yerlerinde ve yine farkı zamanlarda, değişik çıkar meselelerinden dolayı, güçlü olanlar sürekli güçsüz olanlara yani gelismemislere ve özellikle ekonomik anlamda kendilerine bağımlı olanlara karşı acımasız tutumlar sergilemislerdir her zaman. Bunlar değişik alanlar üzerinde yaptırımlar uygulayarak, gözdağı vererek kendilerine bağlı gelişmemiş ulkeleri bastirirlar kendilerine bağımlı hale getirmeye çalışırlar. Bu sefer bu ulkeler artık bağlı değil, bağımlılık göstermeye başlıyorlar yaptırım uygulayanlara karsi. Hal böyle olunca dünyayı sadece super güçler yönetmeye basliyor. Bu bağlamda diğerleri olmuş, kalmis, zarara uğramış hiç umurlarinda degil. Savaşların da ambargolarin da her türlüsü kötüdür.
Medeniyet dediğin, tek dişi kalmış canavar. Şimdiki insanlar, ya geçmişte yaşar, geçmişe özlem duyar ya da özünü goremeyip sürekli level atlayarak birilerine ulaşmaya çalışır. Bir türlü kendimiz gibi olmayı başarıp da anımizi yansıtan bir şeyler yansıtmayı başaramadık nedense.
1974 yılında Almanya Frankfurt'ta dünyaya gelen ağır siklet *oks dünya şampiyonu türk *oksör sinan şamil sam oldu. Katıldığı 35 macim 31 ini kazandı. 2015 yılında ise daha 41 yasindayken karaciğer yetmezliğinden vefat etmiştir. Mezarı Ankara Karşıyaka mezarlığındadir. Minnet ve saygıyla anıyoruz.
Ah ah, ne varsa 90 larda vardı, müzik anlamında. Hatırlıyorum da biz 90 li senelerde çocuktuk daha, maddi imkansızlıklardan dolayı bizim kendimize ait bir odamız yoktu şimdi kiler gibi. 3 kardeş aynı odada kalıyorduk uyumak için. Sonra küçük bir tüplü televizyonunuz vardı. O zamanın koşullarında bu bir lukstu. Sonra çocuk aklı ya, uyandigimizda ilk işimiz televizyona sarılıp çizgi film arardik. Zaten kanal sayısı çok azdı. Şu anki gibi uydu sistemi falan yoktu bizlerde. Neyse aradığımızda bulamayinca, bizden biraz daha büyük olan ablam, ATV de müzik dinletisi bize. Tabii o zamanlar çocuk aklı olduğu için bizdeki, bir anlam veremiyorum hatta bazen sinir olurduk. Ama şimdi hala kulaklarımda çınlar o senelerde kalan muziklerin hepsi. Hey gidi günler hey, ne çabuk da geciyormussunuz.
Yasemin Dalkılıç, 1979 yılında Ankara'da dünyaya gelmiş, iki kız çocuklu bir ailenin kızıdır. Dünya su altı dalış rekortmeni bir Türk sporcudur. Daha 10 yaşında lisanslı spor hayatına başlayan genç sporcu, 14 yaşında milli paletli yüzme takımına girerek, kendini daha çok geliştirdi. Başarılı dalgıç, 07/11/1999/ tüpsüz dalmada dünya rekoru kırdı (68 m).
Sebebi ne olursa olsun, hiçbir canlı canice ve hunharca bir ölümü haketmez. Kaldi ki Srebrenitsa, sirplilarin, Bosna Hersekli müslümanlara karşı yapmış olduklari katliamlardir. Irkcilik kökenli ve din kökenli bir savastir. Bu zalimler, saldırıyı akreplerle yaparlarken, savunmasız haldeki çoluk, çocuk, kadın ve genç demeden herkes oldurulmustur. Bu katliam sonucunda toplu mezarlar şeklinde, şehit düşen muslumanlari defnetme durumu söz konusu olmuştur Müslümanlarca. Geçmişini unutanin geleceği olamaz. Zalimler için yaşasın cehennem Serebrenitsa katliamını unutmadık, unutturmayacağız.
Tolstoy Rus bir yazardir. Eserleri ise dünya klasikleri arasında yer edinmeyi başarmış, ustaca yazılmış eserlerdir. Eserlerin hepsinde dönemin izlerini çok çıplak bir şekilde gör önüne sermeyi başarmış bir yazardır. Rivayete göre yaşamın son demlerinde İslamiyeti kabul etmiş. Ondan sonra vefat etmis. Saygı ile aniyorum
Düşünüyorsam o halde varım ben de. Ama her şeyde oldugu gibi, düşünmeyi de kararında yapmak lazım. Aksi halde sonu deliryuma çıkabilir.
Deneme yanılma yöntemiyle insan canı üzerinde oyuncak gibi evler yapmak artık adet ülkemizde. O yüzden sasmadim hiç verilen ifadeye.Ulkemiz jeolojik olarak genç olusumlu bir ülke olduğu için, depremlerin sıklıkla yaşanması gayet normal. Ama her defasında ders çıkartmamis olmamiz anormal. Madem bu kadar riskli bir coğrafyada yaşıyoruz, o zaman ona göre de önlem almamız gerekir. Yani çalmadan hırsızlık yapmadan daha kaliteli ve sağlam yapılar ve depreme karşı dayanaklı yapılar inşaa etmeye çalışacağız. Unutmayalım ki depremler değil, hırsızlar öldürür.
İnsanlar arasındaki "öteki" mantığını bir türlü anlayamadım. Hepimizin atası bir değil midir, annemiz Hz Havva, babamız da Hz. Adem değil midir. Böyleyse neyin kafasini yaşıyor millet cozemedim
Yerinde bir davranış bence. Düşünsenize, ekonomimiz gittikçe krize dogru ilerliyor. Bunun önünü kesmezsek o bizim önümüzü keser. Artık önce kim davranırsa. Zaten berbat olan bir süreçten geçiyoruz, üstüne de fırsatçıların eklenmesi, iyice çıkılmaz bir hal aldı bu süreç. Birilerinin gidişata dur demesi lazım bir an önce. Yeter artık, gerçekten yeter. Millet artık elalemin vergisini ödemekten, yüksek fiyatlarlardan dolayı çocuğunun ihtiyaclarini karşılamaktan bıktı usandı. Madem sözde ekonominiz çok güçlü, o zaman neden bu halde bu millet? Sorarım size
Bir insanin bir konudaki bildiklerini anlatmada kendini frenlemede tutamamak. Soyleyivermek bildiğini demek.
Anlamli bir yaklaşım. "Düşünüyorsan o halde varım" mantığında olduğu gibi de düşünebilirsiniz. Eğer gerçek anlamda düşünürsek, hem kendimizi hem de çevremizi zaten hisseder ve yaşarız.
Aslında gayet düşündürücü bir soru bana göre. Çünkü çocuğumuz neyi görüyorsa, çevresinden bizlerden ne kapiyorsa onu ogreniyordur. Dolayısıyla çocuğumuzun beyni=maruz kaldıklarıdir. Bu beynin sağlam oluşu da hasta oluşu da etrafına bağlı.
Günümüz insanı sürekli birilerine özenip de marka takılmayı takıntı hale getirmeye başladı. Böylece kendisini başkalarına kanıtlamış gibi hissediyor. Oysa ki dış görüntümüz bizim sadece taktigimiz maskelerimizdir. Bence bir insanın markasını belirleyen, taktığı ya da kullandığı markalar değildir. Kendi öz markası yani kisiligidir.
Zaman geçtikçe içerisinde yaşadığımız kosullarimiz da değişiyor. Etrafimizi etkiledigimiz gibi, onu etkileriz de. Çağa uyum sağlamak için dolayısıyla olaylara psikolojik yaklaşımımız da değişir. Mesela şimdilerde popüler olan Z kuşağı diye bir kuşak çıktı karşımıza. Bu kusaktakiler genelde 25-35 yaş arasındaki kişilerdir. Bu kuşak teknoloji kusagiyken, öncekiler daha farklı yaşam biçimine sahip kuşakları oluşturuyor, dönemin koşullarına göre. Tabii ki de bu kuşaklar arasındaki çatışmalar da kacinilmazdir her zaman için, herkes kendi çağını yaşadığı için kendi içinde.
Bugün pazar. Yargı dizisi yayında olacak saat 20.00 de yine. Ceylin ve savci Ilgaz arasında sıcak gelişmeler kapıda. Bakalım süreç nasıl işleyecek?
Bana katılır mısınız bilmiyorum ama, gerçekten sosyal medyada geçirdiğimiz çokça vaktimiz yüzünden, sevdiklerimizi artık zaman ayıramaz olduk. Onlarlayken bile elimizden dusuremedigimiz su telefonlar yüzünden Allah bilir kaç kişinin yuvası yıkılmıştır. Allah'ım sonumuzu hayra çıkarsın. Ben bile artık bağımlı olduğunu düşünüyorum artik.
Diş sıkma sorunu bende de var. Hatta bunun için gece uyumadan taktiğin plastik plağım var. Çünkü eğer takmadan uyursan, farkında olmadan o kadar çok sıkmış oluyorum ki dişlerimi, ertesi gün yemek yerken çiğneme güçlüğü çekiyorum desem yanlış olmaz. Allah'ım sağlık versin.
Sadece diş hekimliği için değil, genel anlamda eğitimde ve buna bağlı olarak bütün bölümlerde çöküş söz konusu. Dolayısıyla bir iyileşmeye gidilecek de eğer, bu sadece bir bölüm için değil. Genel olarak eğitim anlamında bir reform gerekir ki şu zavallı öğrencilerin de dengesi bozulmasın artık. Oysa ki bir ülkeyi ülke yapan sağlam temele dayanagi olması gereken eğitim sistemidir. Zira yetişen her beyin, bu eğitimin verdikleriyle şekillenir ve şekillendirir.
Hırvatça, Hirvatistanda kullanılan bir dildir. Aynı zamanda ülkenin resmi dilidir. Bir dil bilen bir insan matigindayim. Keşke dünyada konusulan bütün dilleri konuşabilsem. Ne kadar güzel bir duygu olurdu benim için.
HEPİNİZDEN ÇOK ÖZÜR DİLERİZ
YAĞA ZAM GELDİ
TAVUĞA ZAM GELDİ
TÜPE ZAM GELDİ
DOĞALGAZA ZAM GELDİ
MANAVA ZAM GELDİ
PLASTİK AMBALAJA ZAM GELDİ
YANİ ANLAYACAĞINIZ HER ŞEY ZAM ALDIĞI İÇİN BİZİM YEMEKLERE DE ZAM GELDİ.
TEKRARDAN ÖZÜR DİLERİZ BÜTÜN MÜŞTERİLERİMİZDEN....
HAKKARİ SOFRASI. Yakında kepenkler de indirilir artık. Buna da sasmam
YAĞA ZAM GELDİ
TAVUĞA ZAM GELDİ
TÜPE ZAM GELDİ
DOĞALGAZA ZAM GELDİ
MANAVA ZAM GELDİ
PLASTİK AMBALAJA ZAM GELDİ
YANİ ANLAYACAĞINIZ HER ŞEY ZAM ALDIĞI İÇİN BİZİM YEMEKLERE DE ZAM GELDİ.
TEKRARDAN ÖZÜR DİLERİZ BÜTÜN MÜŞTERİLERİMİZDEN....
HAKKARİ SOFRASI. Yakında kepenkler de indirilir artık. Buna da sasmam
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238