Umarız aşıların gelişinde başka gecikmeler yaşanmayacaktır.
27/12/2020/ Fahrettin Koca: Pekin'deki COViD-19 alarmı ve Pekin gümrüğünde görülen COViD-19 vakası sebebiyle gümrük hareketliliğine geçici olarak ara verilmiştir. Bu nedenle gümrük işlemlerinden sonra yola çıkması beklenen aşılarımızın gelişi bir iki gün ertelenmiştir.
Kaynak: https://twitter.com/drfahrettinkoca/status/1343250525022806016?s=19
Feministleri bu olayda da bir açıklamaya davet etmekteyiz. Şiddet her nereden gelirse gelsin savunulamaz.
27/12/2020/ Bursa'da bir adam, kıskançlık nedeniyle karısı tarafından dövülüp kısıtlamada sokağa atıldı.
Kaynak: https://www.ntv.com.tr/galeri/turkiye/bursada-esi-tarafindan-dovulup-kisitlamada-sokaga-atildi,YZhSekON7k20uDUgCx8G0g
27/12/2020/ Bursa'da bir adam, kıskançlık nedeniyle karısı tarafından dövülüp kısıtlamada sokağa atıldı.
Kaynak: https://www.ntv.com.tr/galeri/turkiye/bursada-esi-tarafindan-dovulup-kisitlamada-sokaga-atildi,YZhSekON7k20uDUgCx8G0g
06/08/1933/ "İsmet; büyük adamsın; hassas olduğun kadar his veren adamsın. Sen benim sözlerimi okurken gözlerin yaşarmış, ya ben seni okurken hıçkırıklarla ağladığımı söylesem, inanır mısın!"
![]()

Kendine aşık olanlara aldırmayıp onları karşılıksız bırakan ve çok güzel bir peri kızı olan Ekho, bir gün avlanan bir avcı görür. Narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. Ekho bu genç avcıya ilk görüşte aşık olur. Ancak Narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır. Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür. Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda 'eko' dediğimiz yankılara dönüşür. Olimpos dağında yaşayan tanrılar bu duruma çok kızar ve Narkissos'u cezalandırmaya karar verirler. Günlerden bir gün av izindeki Narkissos susamış ve bitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir. Buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür. O da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. Yerinden kalkamaz, kendine aşık olmuştur. O ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendi görüntüsünü. O şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, aynı Ekho gibi Narkissos da günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir. Öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşür. Nergis çiçeklerinin adının ve psikolojide megaloman halde kendini beğenmişlik sendromu olan 'narsisizm' kelimesinin de buradan geldiği bilinir.
1995/ MTV 'nin müzik televizyonu olduğu zamanların yoğun etkileri - Spacewoman kotuyla iniyor, ütü-UFO' nun kontakt anahtarını bırakıyor. *Google daha ortada yoktu ama kotumuzu giyip mutlu olmak vardı.
1995/ destansı grup oasis - wonderwall
*Feministler tarafından da linç (?!) yiyebilir.
Merhaba, birazdan yazacaklarıma siz bile çok zor inanacaksınız Eski Defterler okuyucuları. Ben de hayatımda ne bu kadar şaşırdım ne de bu kadar üzüldüm.
Bu zamana kadar dinlediğiniz bütün aldatma hikayelerini unutun. Çünkü bence en profesyoneli bu. Merak etmeyin aldatılan ben değilim. Ben sadece bir aldatma hikayesine şahitlik ettim diyebilirim. Üstelik hiç tanımadığım birinin aldatma hikayesi. Sizce hiç tanımadığım birinin aldatma hikayesi beni nasıl bu kadar üzebilir? Garip evet, ama ne yazık ki olayın tesirinde kaldığım için son derece üzüldüm. Neyse konumuza dönüyorum.
Bodrum'da çalıştığım senelerinden birinde otelde çok sayıda kişi ile tanışma imkanı buluyordum. Çok lüks bir otelde çalıştığım için genel anlamda gelenler hep çok zengin, büyük marka ya da fabrikaların sahipleri oluyordu. Aslında bu gibi insanların aldatma hikayelerine şaşırmam. Ancak beni şaşırtan bahsedeceğim kişinin tavırlarıydı. Kendisi beni tanımamasına rağmen ve benim de erkek arkadaşım olmasına rağmen eşi ile yaşadığı aşkı bana öyle güzel anlatmıştı ki büyülenmiştim. Hatta ara sıra içimden Allah'ım böyle sözlük gibi platformlardan okuduğum aşklar da varmış, bana da nasip et diyordum.
Tanıştığım kişi Ankara'da bir inşaat şirketinin sahibi. Çok büyük bir şirket değil; ancak adamın da hali vakti yerinde. Birkaç gün otelde kaldı. Konuşma fırsatımız oldu ve çalışma amacı ile geldiğini söyledi.
Konuşmalarımız sadece ben ona içecek servis ettiğimde falan oluyordu. O yüzden aslında hakkında çok fikir sahibi olmadım. Sadece evli olduğunu, inşaat şirketi olduğunu biliyordum. Ben otelde bir tartışma yaşadım ve bir süre kafa dinlemek için arkadaşlarımın yanına Ankara'ya dönmeye karar verdim. Tanıştığım kişi de işinin bittiğini ve Ankara'ya döneceğini söyleyince tamam dedik birlikte gidelim. İşte konuyu yazar olarak anlatmam bu teklifi kabul etmem ile başladı.
İlk etapta bunun çok iyi bir fikir olduğunu düşündüm. Erkek arkadaşım da bizimle gelecekti. O yüzden bir sakınca görmedim. Sabahın erken saatlerinde yola çıktı. Erkek arkadaşım, ben ve tanıştığımız ve ismini vermek istemediğim adam (?!) arabaya bindik ve yolculuğumuz başladı.
Yol boyunca adamın eşi arayıp nerde olduğunu soruyor, çocuğu ile konuşuyor. Adam eşine güzel sözler söylüyor. Sürekli olarak iletişim halindeler ve hep çok güzel sohbetler geçiyor. Elbette adam da ara sıra bize eşinden bahsediyor. Hatta konu ara sıra işlere gelince, sanki adam konuyu değiştiriyor ve sürekli eşinden bahsetmek istiyor. Ben de diyorum ki insan özlediğini diline dolarmış. Çok sevdiğini falan düşünüyorum. Ama tabii ki öyle olmuyor.
Güzin abla gibi adamı dinlemeye devam ediyoruz. Bize anlattığı bir sorun yok ama hep o konuşuyor. Epey yol gittikten sonra yemek yemek istiyoruz. Hep birlikte bir restorana oturuyoruz. Herke sen yiyeceğini söylüyor. Yemekler geliyor ve yiyoruz. Sonra çay içelim diyor adam. Başlıyoruz sohbete. Telefonu çıkarıp bize eşini gösteriyor. Düğün fotoğrafları. Ardından çocuğu, çocuğunun videoları – fotoğrafları derken biz epey aile hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Aslında aile hakkında bilgi sahibi olduğumuzu sanıyoruz. Çok güzel anlatıyor adam ve biz de böylesi bir aşkı dinlemekten keyif alıyoruz. Sorular da soruyorum. Eşiniz ne iş yapıyor, kaç yıldır evlisiniz falan. Ben evliliğe biraz uzak biriyim. Adam bana başlıyor evliliğin güzel yanlarını anlatmaya. En son şunu diyor; bir daha dünyaya gelsem yine eşimle evlenirim!
Elbette ben de büyüleniyorum. Ne mutlu diyorum. Sevgilimle birlikte biz de çok mutlu bir şekilde kalkıyoruz. Bakıyoruz hesap ödenmiş. Aynı zamanda çok cömert biride. Neyse yola koyuluyoruz. Ve olan oluyor. Yani size sözlük hikayesi olarak anlatabileceğim bir olay yaşıyorum. Sevgilim önde oturuyor ben arkada. Sürekli sohbet muhabbet derken bir şey dikkatimi çekiyor. Sanki bu adam telefonda bir şeyler yazarken hep telefonu sevgilimden gizliyor. Bir yandan araba kullanıyor ama bir yandan da o telefonu eline alınca hafif telefonu sola doğru çekiyor ve sevgilimin ekranı görmesini engelliyor. Hal böyle olunca durum benim ilgimi çekiyor. Haliyle ben adamın telefona kitleniyorum. Bir de ne göreyim. Adam önce eşine mesaj atıyor. Karıcım diye kaydetmiş. Sonra başka birine mesaj atıyor. Başta kime mesaj attığını göremiyorum. Ama sonra mesaj attığı diğer kişiden bir fotoğraf geliyor ekrana. Ekrana gelen fotoğraf kadının epey müstehcen olduğu bir fotoğraf. O an şok oluyorum! Adam bir yandan eline öpücük emojisi gönderirken, bir yandan da başka kadınlara neler neler yazıyor. Beni hayretlere düşüren ise bir yandan da eşinden aşığım seviyorum diye bahsetmesi. Epey sinir oluyorum adama. Ve maalesef yol boyunca da telefonuna bakmaktan kendimi alıkoyamıyorum.
Hikaye burada bitmiyor Eski Defterler okuyucuları. Elbette ben adamın eşini aldattığını görüyorum ancak olay burada bitmiyor. Bu sırada adamın telefonu çalıyor eşi arıyor. Eşine diyor ki hazırlan şu kadar yolumuz kaldı. Geldiğim gibi aşağı in yemeği dışarda yiyelim, yemek yapmaya uğraşma. Eşi tamam diyor. Sonra diyor ki seni çok özledim. Çocuğumuzu da çok özledim. Falan filan bir sürü şey anlayacağınız. Yolumuza devam ediyoruz.
Yol kenarında otostop çeken bir gezgin görüyoruz. O da Muğla'dan yola çıkmış ve aracına bindiği kişi farklı bir yere döndüğünden sapakta inmiş. Tabii ben bunları bildiğime göre ne mi oldu? Elbette durduk ve onu da aracımıza aldık. Aslında olayın bir diğer kısmı da burada başlıyor. Gezgin kadın arkaya benim yanıma oturuyor. Ardından sohbet muhabbet başlıyor. Adam evli olduğu muhabbetlerine bir anda ara veriyor! Asla konuşmuyor eşinden, çocuğundan. Gözler bir anda gezgin kadına yöneliyor. Arabada biz olduğumuz için kadın rahatsız değil. Sorduğu her soruya da yanıt veriyor. En son konu çok çirkin bir yere geliyor. Adam kadına hafta sonu boş olup olmadığını soruyor ve kanım çekiliyor. Bir yandan eşini yemeğe çıkarma planları yaparken, bir yandan da o kadınlar hafta sonu planları yapıyor.
Adamın evli olduğundan bir haber olan kadın kabul ediyor. Herhalde adam ondan hoşlandı zannediyor. Daha fazla susmayıp araya girip, abi senin çocuğun da gelecek mi akşam sizinle yemeğe diyorum. Hiç ses çıkmıyor. Sevgilim de bana gülerek, eşi çocuğu nereye bırakacak, tabi çocuk onlarla olacak seninki de soru diyor. O anda da bir sessizlik oluyor. Sonra ortam bir süre böyle devam ediyor. Gezgin kadın bu durumdan rahatsız olmuş olacak ki araçtan inmek istiyor.
Araçtan inmek istediği söylediği gibi adam beni yanlış anladın diye araya giriyor. Orada bir şok daha yaşıyorum!. Kadın diyor ki neyini yanlış anladım, benzinlikte o zaman beni neden öptün diyor! Adamın şizofren olduğunu düşünüyorum. Bu muhabbetin ardından biz de arabadan inmek istiyoruz. Gezgin kadınla birlikte iniyoruz ve hayatımda hiç otostop çekmeyen ben Ankara'ya kadar otostopla devam ediyoruz. İlk otostop yolculuğum harika geçiyor. İlk elimizi kaldırdığımızda araç duruyor ve şansa Ankara gidiyor.
Mesela yani...
Peki, sizin anlattığınızda heyecanla okuyacağımız böyle hikayeleriniz var mı? Siz de eski defterleri kapatmak yerine açın, eskidefterler.com adeta bir Müge Anlı edasıyla gerçek paylaşımlarınızı heyecanla beklemektedir.
![]()
![]()
![]()
Bu zamana kadar dinlediğiniz bütün aldatma hikayelerini unutun. Çünkü bence en profesyoneli bu. Merak etmeyin aldatılan ben değilim. Ben sadece bir aldatma hikayesine şahitlik ettim diyebilirim. Üstelik hiç tanımadığım birinin aldatma hikayesi. Sizce hiç tanımadığım birinin aldatma hikayesi beni nasıl bu kadar üzebilir? Garip evet, ama ne yazık ki olayın tesirinde kaldığım için son derece üzüldüm. Neyse konumuza dönüyorum.
Bodrum'da çalıştığım senelerinden birinde otelde çok sayıda kişi ile tanışma imkanı buluyordum. Çok lüks bir otelde çalıştığım için genel anlamda gelenler hep çok zengin, büyük marka ya da fabrikaların sahipleri oluyordu. Aslında bu gibi insanların aldatma hikayelerine şaşırmam. Ancak beni şaşırtan bahsedeceğim kişinin tavırlarıydı. Kendisi beni tanımamasına rağmen ve benim de erkek arkadaşım olmasına rağmen eşi ile yaşadığı aşkı bana öyle güzel anlatmıştı ki büyülenmiştim. Hatta ara sıra içimden Allah'ım böyle sözlük gibi platformlardan okuduğum aşklar da varmış, bana da nasip et diyordum.
Tanıştığım kişi Ankara'da bir inşaat şirketinin sahibi. Çok büyük bir şirket değil; ancak adamın da hali vakti yerinde. Birkaç gün otelde kaldı. Konuşma fırsatımız oldu ve çalışma amacı ile geldiğini söyledi.
Konuşmalarımız sadece ben ona içecek servis ettiğimde falan oluyordu. O yüzden aslında hakkında çok fikir sahibi olmadım. Sadece evli olduğunu, inşaat şirketi olduğunu biliyordum. Ben otelde bir tartışma yaşadım ve bir süre kafa dinlemek için arkadaşlarımın yanına Ankara'ya dönmeye karar verdim. Tanıştığım kişi de işinin bittiğini ve Ankara'ya döneceğini söyleyince tamam dedik birlikte gidelim. İşte konuyu yazar olarak anlatmam bu teklifi kabul etmem ile başladı.
İlk etapta bunun çok iyi bir fikir olduğunu düşündüm. Erkek arkadaşım da bizimle gelecekti. O yüzden bir sakınca görmedim. Sabahın erken saatlerinde yola çıktı. Erkek arkadaşım, ben ve tanıştığımız ve ismini vermek istemediğim adam (?!) arabaya bindik ve yolculuğumuz başladı.
Yol boyunca adamın eşi arayıp nerde olduğunu soruyor, çocuğu ile konuşuyor. Adam eşine güzel sözler söylüyor. Sürekli olarak iletişim halindeler ve hep çok güzel sohbetler geçiyor. Elbette adam da ara sıra bize eşinden bahsediyor. Hatta konu ara sıra işlere gelince, sanki adam konuyu değiştiriyor ve sürekli eşinden bahsetmek istiyor. Ben de diyorum ki insan özlediğini diline dolarmış. Çok sevdiğini falan düşünüyorum. Ama tabii ki öyle olmuyor.
Güzin abla gibi adamı dinlemeye devam ediyoruz. Bize anlattığı bir sorun yok ama hep o konuşuyor. Epey yol gittikten sonra yemek yemek istiyoruz. Hep birlikte bir restorana oturuyoruz. Herke sen yiyeceğini söylüyor. Yemekler geliyor ve yiyoruz. Sonra çay içelim diyor adam. Başlıyoruz sohbete. Telefonu çıkarıp bize eşini gösteriyor. Düğün fotoğrafları. Ardından çocuğu, çocuğunun videoları – fotoğrafları derken biz epey aile hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Aslında aile hakkında bilgi sahibi olduğumuzu sanıyoruz. Çok güzel anlatıyor adam ve biz de böylesi bir aşkı dinlemekten keyif alıyoruz. Sorular da soruyorum. Eşiniz ne iş yapıyor, kaç yıldır evlisiniz falan. Ben evliliğe biraz uzak biriyim. Adam bana başlıyor evliliğin güzel yanlarını anlatmaya. En son şunu diyor; bir daha dünyaya gelsem yine eşimle evlenirim!
Elbette ben de büyüleniyorum. Ne mutlu diyorum. Sevgilimle birlikte biz de çok mutlu bir şekilde kalkıyoruz. Bakıyoruz hesap ödenmiş. Aynı zamanda çok cömert biride. Neyse yola koyuluyoruz. Ve olan oluyor. Yani size sözlük hikayesi olarak anlatabileceğim bir olay yaşıyorum. Sevgilim önde oturuyor ben arkada. Sürekli sohbet muhabbet derken bir şey dikkatimi çekiyor. Sanki bu adam telefonda bir şeyler yazarken hep telefonu sevgilimden gizliyor. Bir yandan araba kullanıyor ama bir yandan da o telefonu eline alınca hafif telefonu sola doğru çekiyor ve sevgilimin ekranı görmesini engelliyor. Hal böyle olunca durum benim ilgimi çekiyor. Haliyle ben adamın telefona kitleniyorum. Bir de ne göreyim. Adam önce eşine mesaj atıyor. Karıcım diye kaydetmiş. Sonra başka birine mesaj atıyor. Başta kime mesaj attığını göremiyorum. Ama sonra mesaj attığı diğer kişiden bir fotoğraf geliyor ekrana. Ekrana gelen fotoğraf kadının epey müstehcen olduğu bir fotoğraf. O an şok oluyorum! Adam bir yandan eline öpücük emojisi gönderirken, bir yandan da başka kadınlara neler neler yazıyor. Beni hayretlere düşüren ise bir yandan da eşinden aşığım seviyorum diye bahsetmesi. Epey sinir oluyorum adama. Ve maalesef yol boyunca da telefonuna bakmaktan kendimi alıkoyamıyorum.
Hikaye burada bitmiyor Eski Defterler okuyucuları. Elbette ben adamın eşini aldattığını görüyorum ancak olay burada bitmiyor. Bu sırada adamın telefonu çalıyor eşi arıyor. Eşine diyor ki hazırlan şu kadar yolumuz kaldı. Geldiğim gibi aşağı in yemeği dışarda yiyelim, yemek yapmaya uğraşma. Eşi tamam diyor. Sonra diyor ki seni çok özledim. Çocuğumuzu da çok özledim. Falan filan bir sürü şey anlayacağınız. Yolumuza devam ediyoruz.
Yol kenarında otostop çeken bir gezgin görüyoruz. O da Muğla'dan yola çıkmış ve aracına bindiği kişi farklı bir yere döndüğünden sapakta inmiş. Tabii ben bunları bildiğime göre ne mi oldu? Elbette durduk ve onu da aracımıza aldık. Aslında olayın bir diğer kısmı da burada başlıyor. Gezgin kadın arkaya benim yanıma oturuyor. Ardından sohbet muhabbet başlıyor. Adam evli olduğu muhabbetlerine bir anda ara veriyor! Asla konuşmuyor eşinden, çocuğundan. Gözler bir anda gezgin kadına yöneliyor. Arabada biz olduğumuz için kadın rahatsız değil. Sorduğu her soruya da yanıt veriyor. En son konu çok çirkin bir yere geliyor. Adam kadına hafta sonu boş olup olmadığını soruyor ve kanım çekiliyor. Bir yandan eşini yemeğe çıkarma planları yaparken, bir yandan da o kadınlar hafta sonu planları yapıyor.
Adamın evli olduğundan bir haber olan kadın kabul ediyor. Herhalde adam ondan hoşlandı zannediyor. Daha fazla susmayıp araya girip, abi senin çocuğun da gelecek mi akşam sizinle yemeğe diyorum. Hiç ses çıkmıyor. Sevgilim de bana gülerek, eşi çocuğu nereye bırakacak, tabi çocuk onlarla olacak seninki de soru diyor. O anda da bir sessizlik oluyor. Sonra ortam bir süre böyle devam ediyor. Gezgin kadın bu durumdan rahatsız olmuş olacak ki araçtan inmek istiyor.
Araçtan inmek istediği söylediği gibi adam beni yanlış anladın diye araya giriyor. Orada bir şok daha yaşıyorum!. Kadın diyor ki neyini yanlış anladım, benzinlikte o zaman beni neden öptün diyor! Adamın şizofren olduğunu düşünüyorum. Bu muhabbetin ardından biz de arabadan inmek istiyoruz. Gezgin kadınla birlikte iniyoruz ve hayatımda hiç otostop çekmeyen ben Ankara'ya kadar otostopla devam ediyoruz. İlk otostop yolculuğum harika geçiyor. İlk elimizi kaldırdığımızda araç duruyor ve şansa Ankara gidiyor.
Mesela yani...
Peki, sizin anlattığınızda heyecanla okuyacağımız böyle hikayeleriniz var mı? Siz de eski defterleri kapatmak yerine açın, eskidefterler.com adeta bir Müge Anlı edasıyla gerçek paylaşımlarınızı heyecanla beklemektedir.



Korona virüse yakalanan Ercüment Ovalı, ciğerlerine inen virüsü kendi ürettiği aşıyla iki günde iyileştirdi. Prof. Dr. Ovalı, “Bakanlık buna ruhsat vermedi ama ben korona virüs oldum, 5 gün önce. Akciğerlerim tutuldu, diğer ilaçların etkinliğine inanmıyorum ve reddettim. Kokteyl antikor ile akciğerlerim 72 saatte tertemiz oldu, 5. günde evime döndüm” ifadelerini kullandı.
Biliyor musun hayatım, dünyanın parasına sahip olsa da mutluluğu ve sevgiyi satın alamıyor insan.
-Gary Small, Bir Psikiyatristin Gizli Defteri
-Gary Small, Bir Psikiyatristin Gizli Defteri
Çalışmaktan bıkkınlık duyma. Gece uykuya dalmadan önce, "gerekeni yapmadım" düşüncesi aklına gelirse hemen kalk ve yap.
-Karamazov Kardeşler, Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
-Karamazov Kardeşler, Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
jung, mutlu bir yaşam sürmenin formülünü beş madde halinde sıralamıştır.
I. iyi bir fiziksel ve ruhsal sağlık.
II. samimi ve yakın ikili ilişkiler: örneğin, evlilik, aile ve arkadaşlıklar.
III. sanat ve doğadaki güzellikleri algılayabilme yeteneği.
IV. makul ve yeteri derecede bir hayat standardı ve iş tatmini.
V. hayatın zorluklarının başarıyla üstesinden gelebilmek adına dini ya da felsefi bir bakış açısına sahip olma.
I. iyi bir fiziksel ve ruhsal sağlık.
II. samimi ve yakın ikili ilişkiler: örneğin, evlilik, aile ve arkadaşlıklar.
III. sanat ve doğadaki güzellikleri algılayabilme yeteneği.
IV. makul ve yeteri derecede bir hayat standardı ve iş tatmini.
V. hayatın zorluklarının başarıyla üstesinden gelebilmek adına dini ya da felsefi bir bakış açısına sahip olma.
2 erkek çocuğu para karşılığı öpüştüren ve bunu sosyal medyada yayınladığı için 17 yıl hapis cezasına çarptırılan Gaga Bulut bugün tahliye edildi.
1995/ Srebrenitsa Soykırımı, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa Topraklarındaki en büyük katliam.
hassas içerik:![]()
hassas içerik:

İlk bakıldığında eski zamanlara ait olduğu düşünülen tapınağın yapımına 1981 yılında başlanmıştır. Hinduizm ve Budizm'in izlerini taşıyan tapınak, Tayland'ın en önemli turistik noktalarından biridir. Tapınağın inşaatının ise 2050 yılına kadar süreceği düşünülmektedir.
![]()

TCMB Başkanı Naci Ağbal: "Merkez Bankası altın rezervi 42 milyar dolar, döviz rezervi 49.8 milyar dolar olmak üzere toplam 91.8 milyar dolar"
Mustafa Kemal Atatürk'ün silah arkadaşı, cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık gibi birçok görevde bulunmuş devlet adamı Mustafa İsmet İnönü'yü vefatının 47. yılında saygıyla ve minnetle anıyoruz.
![]()

Adolf Hitler'in çizdiği bazı tablolar:
St. Charles's Church in Vienna (1912)
The Courtyard of The Old Residency in Munich (1914)
Vienna State Opera House (1912)
Haus am See (1910)
![]()
![]()
![]()
![]()
St. Charles's Church in Vienna (1912)
The Courtyard of The Old Residency in Munich (1914)
Vienna State Opera House (1912)
Haus am See (1910)




Ma Barker, Barker çetesinin başında bulunan gangsterlerin annesidir. FBi ajanları 1935'te evini çevrelediğinde oğlu Fred ile birlikte karşı koymaya çalışsa da çatışma sırasında öldürüldü.
![]()

Dyatlov Geçidi olayında (1959) ölü bulunan turist grubu. Rusya'da Holat Syahl Dağı'nda geceyi geçiren grubun -30°C sıcaklığa rağmen çadırlarını yırtarak yalın ayak kaçtıkları saptanmıştır. Hatta bazılarında herhangi bir şiddet izine rastlanmamış halde kırık kemik ve çıkarılmış uzuvlar dikkat çekmiştir. Olaya grubun lideri Alekseyeviç Dyatlov'un adı verilmiştir. Hala gizemli mistik bir vaka olarak bilinmektedir.
Hassas İçerik:
![]()
Hassas İçerik:

hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238




