confessions

farmasiyen

1. nesil murahhas - üstad - murahhas

  1. toplam entry 180
  2. takipçi 3
  3. puan 13859

elalem ne der

farmasiyen
insanların bir işe başlarken, bir şeye karar verirken en çok dikkate aldıkları ve cevabına göre hayatlarını şekillendirdikleri kritik sorulardan. elalem ne der endişesiyle bir şeyleri yapmaktan vazgeçmek veya istemediği/kendi hayat anlayışına ters olan şeyleri yapmak moda hâline gelmiştir. elalem denilen insan grubunun düşüncelerini kendi değer yargılarının önünde tutanlar onların kendisini tenkid etmemesi için bir şeylerden taviz vermeyi huy edinmişlerdir. elalem ne der endişesiyle yapılan gereksiz harcamalar, lüks ve şatafat için çekilen onca çile, 'aman kimse duymasın, ayıp olmasın' diye göz yumulan şeyler insana kaybettirir. elalem ne der değil 'elalem ne derse desin' demek ve doğrularından şaşmamak gerekir.

geçmişe takılı kalmak

farmasiyen
büyük bir pişmanlığı olan veya ihanete uğrayanların içinde bulunduğu durum. bugünü yaşamayı engeller, insanın gelecek hakkında planlar yapmasının da önüne geçer. geçmişe takılı kalmak çok müzmin bir hastalıktır ve kişinin hayatını 'hayat' olmaktan çıkarıp 'nefes almak' seviyesine indirir. sürekli geçmişte yaşayan insanlar etrafında olup bitenleri fark etmez, fırsatları kaçırır, hiçbir şeyden zevk almaz. geçmişi hayalinde tekrar tekrar canlandırıp olmasını istediği gibi senaryo yazmak geçmişi bir lahza geri getirmeyeceğine ve hiçbir değişikliğe sebep olmayacağına göre; geçmişte yaşamanın bir anlamı yoktur. geçmişe takılı kalmak insanın başarılı ve mutlu olmasını önler. yapılacak şey geçmişten ders çıkarıp ileriye odaklanmaktır.

bekarlık

farmasiyen
bazıları tarafından 'sultanlık', bazıları tarafından 'sefillik' olarak görülen; 'evli olmama' durumu. çoluk çocuğa karışmak, sıcak bir yuva kurmak isteyenler için bekarlık zor zanaattır. ancak özgürlüğüne düşkün, birilerine göre yaşamayı, hesap vermeyi sevmeyen, sorumluluk almaktan kaçan tipler için bekarlık gibisi yoktur. onlara göre evlenmek delilik, bekarlık kafa rahatlığıdır, huzurdur. tabii yaşadığımız devir itibariyle düşünecek olursak bekarlığın daha avantajlı olduğu görüşü ağır basıyor. ama umarım eskidefterler yazarları -şu an mevcut değilse- hayatının aşkını bulur ve onunla hayatını birleştirir. 'yok isteyenin olsun' diyenler de kendilerine göre haklıdır.

kocasını öldürdü kanını içti ilişkiye girdi

farmasiyen
'kadın' derken? Sanırım 'canavar' yazmak istemişler fakat yanlış yazmışlar. Zira bunları gerçekten yapmış olan birinin insan statüsünde değerlendirilemeyeceği açıktır. Gerçi daha neler neler duyduk, toprağın altında da üstünde de ondan daha kötüleri çok vardır. İnsanoğlu iyiliği hesap ederek yapar, bir iyilik yaptı mı 40 bin kere söyler fakat kötülükte sınır tanımaz. Gerçek insanlar elbette bundan müstesnadır. Sayılarının artması ve bunun gibi yaratıkların dünyadan temizlenmesi dileğiyle. (Gerçi mantar gibi her yerdeler orası ayrı) Bir insan daha ne kadar kötü olabilir? sorusunun net bir cevabı yok diyebiliriz çünkü insanlar kötülükte öylesine rekabet ediyorlar ki.

sen daha iyilerine layıksın

farmasiyen
bir ilişkinin bitiş ânında söylenen klişe cümlelerden. bunu söyleyen kişi karşı tarafı teselli etmeyi iki medeni insan gibi olmayı amaçlıyordur. eğer şahıs aldattıysa veya herhangi bir sebepten dolayı terk ediyor -daha doğru tanımıyla- yarı yolda bırakıyorsa 'sen daha iyilerine layıksın' derken haksız sayılmaz. çünkü o bunu yaptığına göre son derece kötü biridir ve kendisini seven kişiyi kendisi gibi kötü bir insandan kurtararak ona iyilik yapmış olmaktadır.
tabii bir de insan sevdiğine çam sakızı çoban armağanı türünden hediye alınca 'sen daha iyilerine lâyıksın' der. burada sıkıntı yoktur, kadınlar için önemli olan zaten kendilerine -çok basit, değersiz bir şey olmamak kaydıyla- herhangi bir hediye alınması, sürpriz yapılmasıdır.

bağlanmaktan korkmak

farmasiyen
Ciddi düşünmeyen, evlilik vb. gibi sorumlulukları gözü kesmeyen insanların içinde bulunduğu psikolojik durum. o insanın yapısı uzun metrajlı ilişkilere pek elverişli olmadığı için bağlanmaktan korkar. aslında mutludur, bir şeyler hissediyordur, bir yandan bitmesin istiyordur ama bir yandan da ona alışma, onsuz yapamayacak duruma gelme düşüncesi iyiden iyiye rahatsız eder. bazen de insan ondan ayrılınca buna dayanamayacağını, hayatının mahvolacağını düşündüğü için bağlanmaktan korkar. her an gidecekmiş gibi diken üstünde sevmeye çalışır. nasıl olsa bitecek, bittiğinde en az acıyla ucuz atlatayım mantığı baskın gelir. öyle ya da böyle bağlanmaktan korkan bir insanın gerçekten sevmediği meydandadır. çünkü insan hakikaten âşık olduğu kişiye bağlanmaktan korkmaz, zaten bağlıdır ve onu asıl korkutan şey ondan ayrılma fikridir.

sanal aşk

farmasiyen
internet üzerinden başlayan ve o şekilde devam edip çok geçmeden sonlanan kısa ömürlü aşk çeşidi. elektrikler gidince, internet paketi bitince duraklama dönemine girer bu aşk. eskiden MSN'de başlarken insanlar uzun yıllardan beri ruh ikizini (!) face, discord, Instagram, Whatsapp grubu, chat sitesi vs.gibi yerlerde bulmaktadır. Sanal aşıklar ilk buluşmada çoğunlukla büyük hayal kırıklığına uğramakta, 'ama fotoğraftaki bu değildi, seni tanıyamıyorum!' şoku yaşamaktadır. Her şeyin sanalı çıkmışken tabii ki aşkın sanalı olmazsa eksik kalır ancak ne yazık ki bu aşkın, gerçek aşktan çok eksik kaldığı da bir gerçektir. Sanal aşk insanın boşluğa düşmemek için geçici olarak tercih ettiği bir çözüm olup sanal eğlence olarak tanımlanmalıdır. İnsan dokunmadan da sever, mesafelerin önemi yok gibi edebiyatları bir kenara bırakırsak sanal aşkın pek duygu yüklü, romantik bir şey olduğunu söylemek mümkün değildir.

aşka aşık olmak

farmasiyen
Nasıl bir şeye benzediği muamma olan karışık bir duygu yoğunluğu. birçok kişi 'ben aşka aşığım' edebiyatı yapar ama sadece bununla yetinir. sözlerini özlerine indirmeyi rbeceremeyen kişilerin böyle büyük perdeden konuşması gülünçtür. 'bildiğim tek bir şey varsa, o da hiçbir şey bilmediğimdir' vb. filozofik sözlerden esinlenilerek ortaya çıkarıldığı düşünülen 'aşka aşık olmak' kavramı, hariçten gazel okumakla değil yaşamakla anlaşılır. aşka âşık olmak diye bir şey varsa bu sadece manevi/hakiki aşk sahipleri için geçerlidir. yoksa maddiyattan öteye geçemeyen, âşık olmayı yalnızca dokunmak sayan kişilerin bu kavramdan çok uzak olduğu meydandadır. mesela hiçbir karşılık alamadığı, hatta o bir başkasını sevdiği halde kalbinde bitmeyen bir aşk taşıyanların gerçekten de aşka âşık olduğu söylenebilir.

bir ilişkinin bitme sebepleri

farmasiyen
İlişkiye göre değişiklik gösteren faktörler bütünüdür. Parasızlık, bir tarafın kısır olması, cinsel sorunlar, ailelerin anlaşamaması, eğitim, kariyer veya yurt dışı planları, aldatmak vb. bunlar arasında sayılabilir. Eğer kişi kafasında bitirmişse doların yükselişini bile bahane eder. Bazen kişi hiçbir sebep yokken ayrılmak ister. Sıkıldığını, eskisi gibi heyecan duyamadığını anlar. Aslında sevmediğini fark eder. Çünkü gerçek aşk durdukça bayatlayan, çürüyen bir şey değildir. Bilakis zamanla daha da tazelenmesi gerekir. Bir müddet sonra ikisinden biri vazgeçiyorsa o zaten hiç ona ait olmamış ve kendisi de onu sahiplenmemiş demektir.

pot kırmak

farmasiyen
Söylenmemesi gereken bir şeyi söylemek, açık vermek, çam devirmek. Nerede ne konuşacağını bilmeyen insanlar, tezcanlı bir yapıya sahip olanlar bu hataya sıklıkla düşerler. Her zaman pot kırmamaya çok dikkat edilmelidir fakat özellikle ilk buluşmada, sevgilinin ailesiyle tanışmaya gidildiğinde, kız isteme/söz/nişan merasimlerinde, iş görüşmesinde pot kırmamak çok önemlidir. Buralarda kırılan potlar size pahalıya patlar! Pot kırmamak için düşünerek konuşmalıdır. Nitekim 'iki dinle bir söyle' diye boşuna dememişlerdir. Gülünç hareket ve sözlerle kendine güldürmek ancak palyaçoların ve saray soytarılarının işidir. (Komedyenler ayrı konu, tabii dozunda espri de gereklidir fakat suyunu çıkarmamak şarttır.)
Özellikle canlı yayında kırılan potlar uzun süre konuşulur. Eğer TV'de bir gafa imza attıysanız artık halkın dilinden kurtulmanıza pek imkân yoktur!

gına gelmek

farmasiyen
bir şeyden iyice bezme, çok sıkılma durumu. kabak tadı vermek şeklinde de tanımlanabilir. mesela 'bir aile süreki patates kızartması yiyormuş. bir gün kapı çalmış, kim gelmiş? gına gelmiş.' şeklindeki kötü esprilerden gına gelmiştir! Herkesin bir deprem, salgın, kriz ânında klavyelere saldırıp atıp tutmasından gına gelmiştir. dolar zıpladı, tırmandı, uzaya fırladı muhabbetlerinden gına gelmiştir. Herkes rahat bir nefes almak isterken insanların boğazı daha da sıkılmaktadır. Gına gelen çok şey vardır ama insanın elinden bir şey gelmemektedir. monoton, tekdüze yaşamak insana gına getirir. Arada değişiklik yapıp heyecan katmak gerekir. Bu durum aşk için de geçerlidir. (Tabii sevgilinizi değiştirin, biraz başkalarının sokağında dolaşıp hava alın yine dönersiniz. (!) anlamında değil.) :)

ömür törpüsü

farmasiyen
İnsanları hayattan bezdiren, karşısındaki kişiyi sinir küplerine bindirdiği halde kendisinde 1 gram değişiklik olmayan, bu kadarına da pes dedirten yüzsüz, arsız, utanmaz insan türü. Onlara iki çift laf anlatmak deveye koca bir hendek atlatmaktan zordur. Onlarla anlaşmanın tek yolu, ne istiyorsanız tersini söylemenizdir. Mesela bir şeyi yapmalarını istiyorsanız 'yapma' deyin ki onlar inadına yapsınlar. Onlara 'tamam he he, sen haklısın' demekten başka çare yoktur. aksi takdirde kendileriyle başa çıkmak mümkün değildir. tereyağı gibi üste çıkmasını büyük bir ustalıkla başarırlar. Tabii ki bu kavram insanı sıkıntıya sokan başka bir şey için de kullanılabilir. Bazıları için çalıştığı iş, bazıları için bir türlü mezun olamadığı okul bir ömür törpüsüdür.

ilk görüşte aşk

farmasiyen
Kimilerine göre yalnızca romanlarda, dizi ve filmlerde görülmesi mümkün, kimilerine göre gerçek hayatın anlamı olan bir aşk türüdür. Yıldırım hızıyla gerçekleşir ve insan ne olduğunu anlamaz. Oysa çoğu kişi buna karşı çıkar. Onlara göre ilk görüşte hissedilen arzu ve istek aşk değil hoşlantıdır. İk görüşte aşk var mı yok mu tartışılır ama, herkes ilk aşkın unutulmaz olduğunda hemfikirdir. İnsan ilk aşkını ömür boyu sevmez ama unutmaz da. O duyguları en acemi ve saf bir şekilde ilk kez kime karşı hissettiyse onu tamamen silemez hayatından.

abesle iştigal

farmasiyen
Günümüz insanlarının çoğu tarafından benimsenen bir alışkanlık. Abesle iştigal onlar için bir ritüel hâline gelmiştir ve onlar her durumda, her zaman boş yapmayı kendilerine şiar edinmişlerdir. Onlara hanya deseniz onlar size Konya derler. Onlara bir derdinizi anlatsanız sizi buna pişman ederler. Onlarla küçük bir mutluluğunuzu paylaşacak olsanız sizi demotive etmeleri hiç zaman almaz. Onlar insanların işlerini baltalamaktan zevk alır. Mâlâyâni (faydasız) işler onların günlük rutinleridir. Onlar bilip bilmediği her konuya atlarlar. Amaçları 'laf olsun torba dolsun'dur. Bilim, sanat, din, felsefe, tıp; onlar her alanda engin bilgi sahibidir. Gündüz kuşağını işgal eden TV programlarında bunların örneklerine sıklıkla rastlanır.

koronavirüsün havada yayılması

farmasiyen
Bence havadan, zeminden, her yerden yayılıyor. Bazıları havada asılı kaldığını söylerken bazıları havada duramadığını, yüzeylerden bulaştığını söylüyor. Bu konuda ciddi bir bilgi karmaşası var. Bazılarına göre yemek siparişinde böyle bir tehlike yok. Oysa bu da bana çok mantıksız geliyor. Virüs değil mi bu? Yemeğe de girebilir. Yok yemeğe girse bile mide asidi onu parçalıyormuş falan filan. Bununla ilgili mantıksız efsaneler yaygın durumda ve ve insanlar hayatlarına devam edebilmek için bunlara inanmayı tercih ediyor.

raydan çıkan treni balina heykeli kurtardı

farmasiyen
İbret almamız gereken o kadar çok şey var ki. Aslında her şey bakmayı bilmekten geçiyor. Mesela apartmanın bilmem kaçıncı katından düşşen birisi de bir çamaşır ipi sayesinde kurtuluyor veya bunun gibi, daha çeşşitli facialar en olmadık bir şey tarafından engelleniyor. Daha doğrusu onlar o şeyin gerçekleşmemesine vesile oluyor. Bazı şeyler de bazı olayların yaşanmasına sebebiyet veriyor. Yani neden-sonuç ilişkisi olarak bakıldığında mantıksız gelen, birbirine uzak olan şeyler arasında hayrete düşüren bir ilişki doğabiliyor. İşte buna takdir/kader deniyor. Kimileri buna inanmasa da mukadderat diye bir şeyin olduğu apaçık meydandadır. İnsanın bazı durumlar karşısında yapabileceği tek şey onu kabullenmektir.

bende varsa herkese bulaşsın

farmasiyen
Corona olan ve bundan diğer insanları sorumlu tutan kişilerin, onlara karşı duyduğu kin ve nefretin bir göstergesi olarak benimsediği düşünce. Kendisi virüslü olan ve bilerek insanların yüzüne tüküren kişiler haberlerde karşımıza çıkmıştır. Başlarına bir iyilik gelse başkası da aynısını yaşasın istemeyen, bir şeye sahip olsalar bu başkasında da olsun gibi bir temennide bulunmayan bencil ve nankör insanlar; bir hastalığa yakalandıklarında tüm dünyanın da aynı dertten muzdarip olmasını dilerler. Oysa unuttukları bir şey vardır: Herkes aynı hastalığın pençesine düşse bile herkes tek ölecek, tek mezara koyulacak, o kabirde tek başına bırakılıp gidecektir.

lise anıları

farmasiyen
Hatırlandıkça 'ne günlerdi ama' dedirten, insanın gülümsemesine ve yaptığı saçmalıklardan utanmasına sebep olan olaylar bütünü. Birçok kişi için böyledir fakat benim için tam tersidir. Lise yıllarım hayatımın en boş geçen yıllarıdır ve zaten asosyal biri olduğum için liseye dair çok fazla bir anım yoktur. Zaten genel kâide şudur ki lise anılarında yer alan arkadaşlarla bir daha asla görüşülmez veya birkaç yılda bir görüşülür. Lise arkadaşlarının adı eski defterlerde kalır. Aslında bu herkes için böyledir. 'Gözden uzak olan gönülden ırak olur.' diye boşuna dememişlerdir.

kürtaj

farmasiyen
Hamileliği tıbbi veya tıbbi olmayan yöntemlerle sonlandırma drumu. Cinayet olmasına rağmen birçok kişi bunu kişisel özgürlük olarak değerlendirir. 'Benim bedenimi istediğimi yaparım' anlayışıyla hareket eder ve câni olduğunu kabul etmekten çekinmez. Yasal olarak da belirli bir haftadan sonra kürtaja izin yoktur zaten. İnsan zorlandığı bir ilişkiden çocuk sahibi olmuş olabilir o ayrı konudur. Ama kürtajı 'temel hak ve özgürlük' olarak lanse etmenin kabul edilemeyeceği açıktır. Gerçi evli olduğu halde kürtaj yaptıran da çoktur. Bunu sadece evlilik dışı ilişkiyle sınırlandırmamak gerekir. Geçerli bir sebep olmadıkça kürtaj=kâtil olmaktır.

yaşanabilir gezegen sayısı

farmasiyen
Yararlı bilgi ama biz daha dünyada doğru dürüst yaşamasını bilirsek kârdır, diğer gezegenler şurada dursun; dünyada yaşamasını bilmeyen o kadar çok insan var ki. Onlar yüzünden dünya 'yaşanabilir gezegen' olmaktan çıkıyor bazı insanlar için. İnsanlara dünyayı dar ediyorlar. Daha yaşanabilir bir dünya umuduyla!

soramazsın

farmasiyen
Youtube'da 321Go kanalında yayınlanan bir video serisi. Tefeciden jinekoloğa, otostopçudan kumarbaza, büyücüden falcıya, eski eroin bağımlısından obsesife kadar toplum tarafından dışlanan/ötekileştirilen/yadırganan ne kadar insan grubu varsa buraya konuk edilir. Şu an bölüm sayısı 90'a yaklaşmıştır. Nedense hiçbirinin gerçekliğine inanmadığım oluşumdur. Bence her şey önceden ayarlanıyor, sorular-cevaplar hazırlanıyor gibidir. Eğer değilse; Soramazsın'ı izlediğinizde 'Uyuyamazsın' falan olmanız muhtemeldir. Gerçekten dehşete düşürücü videolar vardır.

flashback yapmak

farmasiyen
Geçmişi hatırlamak, hayalinde canlandırmak. Yalnız kalınca ve özellikle gece olunca sık sık yaptığım eylemlerdendir. Dizilerde flashback sahnelerine sıklıkla rastlanır. Oysa geçmişi ısıtıp ısıtıp temcit pilavı gibi milletin önüne getirmenin bir anlamı yoktur. Geçmiş geçmiştir. Geçmişi takma, hüzünlere akma, kalbini yakma, kafiye önemlidir.
Espri konusunda iyi olmayabilirim fakat bir şeyi iyi biliyorum ki geçmişi düşünmek onu geri getirmiyor ve ne bugüne ne geleceğe bir faydası yok.

fi

farmasiyen
Azra Kohen'in Fi Çi Pi üçlemesinden uyarlanan eski bir Puhu TV dizisi. Yayınlandığı dönemde büyük yankı uyandırmış, fakat Türk senaristlerinin 'diziyi berbat bir sonla bitirme' geleneği bu dizide de kendini göstermiştir. Can Manay'ın psikopatlıkları, Duru-Deniz-Can üçlüsü arasında gerçekleşen olaylar, Özge Egeli'nin intikam hırsı, SMK ile işbirliği ve hafif duygusal bağı vs. derken; her şeyin aslında bir hayal olduğu anlaşıldı. Rüya da olabilir. Öyle muamma, öyle belirsiz bir sonla bitti ki; herkes bu ucu açık finali farklı şekilde yorumladı. Eski defterleri açmak gerekirse sanırım bu diziyi kara sayfalara yazmak, üzerini çizmek falan lâzım. Çünkü tam diğerlerinden başka bir dizi derken, diğerlerinden de saçma bitmesi hiç olmadı.

para insanı bozar

farmasiyen
Doğruluğu %100 test edilip onaylanmış bilimsel bir hakikat. Fakat bu sözün 'çok para insanı bozar' şeklinde söylenmesi gerekir. Zira az para ile bozulan kimse olmaz fakat insan ihtiyacından kat kat fazlasını kazanırsa, parayı koyacak yer bulamazsa elbette nereye harcayacağını şaşırıp nevri döner ve bozulur. Bazıları çok paradan sonra arkadaşlarını ve akrabalarını tanımaz olur. Aman bir şey istemesinler diye köşe bucak kaçar. (Haksız da sayılmaz. İnsanlar düşmanının parası olsa ona hemen dost kesilir.) Bazıları çok para bulunca alkol, uyuşturucu vb. her şeye bulaşır. Amacı dünyanın bütün zevklerini (!) tatmaktır. Bazıları da çok parayla daha beter cimrileşir. Kimseye zırnık koklatmamak üzere insanüstü bir çabaya girişir. Kazandıkça kazanma hırsı artar. Ama çok paranın herkesi öyle ya da böyle değiştirdiği kesin bir gerçektir.
6 /

hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.


eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238

hemen yazar olun