türkiye işçi partisi genel başkanı erkan baş

danisman
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş:
"Partimizin açık eşcinsel kimlikli milletvekili adayı olacak. Bu adayın kim olacağına LGBTİ+ örgütleri, platformları karar verecek" dedi. Güzel bir düşünce ama bas bas bağırarak ilan etmek bana göre doğru değildir. Tabii ki de yaratan dolayı yaratılanı sevip sayacagiz ama nasıl bir kültürde yaşadığımızı da unutmadan, usule uygun olarak adımlarımızı atarak akıllıca yollar seçmeliyiz. Benim için kutsal olan, yaptığı gorevini liyakata uygun ve layığıyla hakkaniyete uygun bir şekilde tam ve eksiksiz yerine getirebilendir. Cinsiyetçi bir insan değilim asla keza şu an bile aktif çalışmakta olan nice yönetici arasından kadın ya da erkek görünümlü ama farklı ruh ve cinsel yaşamdan haz alan onlarca insan vardır belki, kalkıp bunları mi tartışacağız o kadar daha mühim olaylar dururken. Şunu bilmenizi isterim ki bu tarz cinsiyetçi söylemler özellikle yönetimde gündem olması, art niyetli insanların eline malzeme vermekten başka bir şey değildir.

adaletin bu mu dünya

bulunmazzz
altına yüzlerce örnek yazılması mümkün olan bir başlık. çünkü rezilliği ayyuka çıkmış insan sayısı, şu bir türlü çözüme kavuşturulamayan davaların sayısı kadar çoktur. sâhi; gerçekten de mahkemelere taşınıp da hâlâ -spam yüzünden şikâyet edilmiş instagram hesapları gibi- mahzun mahzun askıda bekleyen kaç dava vardır? eminim ki bilgisayarımda bulunan ve ergen odası gibi karmakarışık olan klasörlerimdeki dosyaların durumu; daha yüzüne bile bakılmamış dava dosyalarının durumundan daha iyidir. bugün git yarın gel diyerek dallas'a çevirilen davalar; 'davarlar büyüdü kesilip kavurma yapıldı, siz daha bir davayı halledemediniz' dedirtmektedir. (!) peki ya 'haksız sonuçlandı bu dava, hani derdimize devâ?' diyenlerin feryatları ne olacaktır? suçlunun lehine, haklının aleyhine sonuçlanan davalar hakimlere, savcılara, emeği geçen (!) hukuk görevlilerine para kazandırırken, zulme uğrayan kişilerin adalete olan inancını kaybetmesine, yaşama sevincini yitirmesine, haksızların hakettiği cezayı bulacağına dair umutlarını söndürmesine yol açmaktadır.

'hiç bitmiyor dava, kimse gelmiyor tava, suçlular nişan almış, çıkmışlar bak ava' demek suretiyle saçma da olsa kafiyeli bir şiircik yazarak devam ettiğim bu başlığı açma sebebim tam da bir 'davamsı' bir şeyden bahsetmektir.
şöyle ki;
iddiaya göre 58 yaşında felçli bir adam, bir arkadaşının dükkanında otururken dükkana birileri geliyor.
adamcağıza yer misin yemez misin diye girişiyorlar ve döverek öldürüyorlar.
ama ölüm, olay mahalinde değil; hastanede gerçekleşiyor.
bu yüzden cinayet olarak değerlendirilmiyor, 'ölüme neden olacak şekilde kasten yaralama' sayılıyor.

(Şimdi o zaman bir adam buna istinaden birini evire çevire dövse, biftek doğrar gibi her yerinden bıçaklasa (evet çünkü o cânilerin felsefesi bu olduğu için böyle bir örnek verdim) ve 'a nasıl olsa olay yerinde ölmeyince cinayet olmuyormuş' deyip, adam can çekişirken, tam ölmek üzereyken; onu alıp can havliyle olay yerinden başka bir yere taşısa ve adam orada son nefesini verse; bu adam şimdi cinayet işlemiş sayılmayacak mıdır? bakın, mantık yürütmek işte böyle bir şeydir.)
neyse; onlar cinayet demese de biz cinayet diyelim...
2 kişi işliyor. bunların ikisi de olayın 1 ay öncesinde cezaevinden -şartlı tahliye- ile dışarıya ihrac olmuş ürünler. (!)
birinin tam 32 suç dosyası var. (gerçi bu ne ki? biz ne suç dosyaları olanlar duyduk da hepsi salına salına gezmesi için serbest bırakılmıştı.)
dükkanı dağıtıyor, adamın üzerinde bulunan parasını alıyor ve o kadar dövüyor ki zavallı adamın kafatası kemikleri kırılıyor.
adam 1 hafta hastanede yatıyor ve hayatını kaybediyor.
aslında önce bu suçluların 2 yıl tutukluluk hâllerine karar veriliyor, sonra savcı değişikliği yapılıyor.
sonra bunlar berât ediyorlar.
sebep: yeterli delil olmayışı (bu durumda bile yeterli delil yok diyene deli denmez de ne denir? bunlar adamı delirtir ki delirtiyor da zaten, insanlar güvenmiyor, yakını mezarda yatarken suçluların dışarıda gezmesi tabii ki onların psikolojilerini bozuyor)
mahkeme onların lehine yapılan savunmayı haklı buluyor.
savunma şöyle gerçekleşiyor:
'zaten hastaymış, sağlam adamı böyle dövselerdi ölmezdi'
şu an pencereyi açın ve geliyorsa sokaktan gelen köpek seslerini dinleyin. sonra o seslere anlam yüklemeye çalışın, o havlamalara mantıklı anlamlar bulun.
eminim bu savunmayı anlamaya çalışırken zorlandığınız kadar zorlanmayacaksınız.
mahkeme bu savunmanın üzerine onları salıyor.
geriye de iki ihtimal kalıyor:
1- onları salanlar kararı verirken 298.394.444 promil alkollüydü (!)
2- ya da o an insanlık, hakkaniyet, adalet, hak-hukuk gibi kavramlar kendileri için devredışı kalmıştı.
(belki de hep öyleydi)
başka mantıklı bir açıklaması olan varsa -ki yoktur- yazabilir.

23 nisan

kurtarazda
Mustafa Kemal Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bu yıl Cuma gününe denk geldi. Bu tarih ile birlikte 23 Nisan'da Koronavirüs pandemisi gölgesinde geçecek olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramını kutluyorum. İnşaAllah önümüzdeki yıllarda kutladığımız neşeli ve huzurlu 23 Nisan ara tekrar kavuşuruz.

putin'den ukrayna açıklaması

danisman
Putin: “Ukrayna bize şantaj yaptı ve tek yönlü bir ilişki içerisinde Rus gazını çaldı. Ukrayna, kendisini Rusya'ya yaklaştıran her şeye karşı çıktı.” Dedi. Savaşın her türlüsüne hayır ve her türlü, Allah'a sığınırız. Savaş ortamları genelde hile ortamları olduğu için, taraflar arasında çıkan savaşta bahane olarak uygun bir kılıf uydurma durumu söz konusudur. Dolayısıyla bu tarz durumlarda kim doğru, kim yalan konuşuyor dışardan bakan biri pek de bilemez. Huzurla...

mısır'da 2500 yıllık tabut bulundu

mavidenhallice
düşünsenize, iş bilen bazı arkadaşlar bu tarz eserleri tasarlıyor, eskiye uyarlıyor ve bunu kullanıp ülkelerinde gelire dönüştürüyorlar. sonuçta ülkenin malı ve koruma altında kimsenin dokunmasına izin verilmiyor. (tabii dünyada zorla kontrol eden bi oluşum var mı bilemem) benim paranoyaklık seviyesi. insanlığa güvenim kalmadı usta, elden ne gelir?

ordu'da kayıplara karışan antrenör

danisman
Ordu'da Judo antrenörü, yaşları 9 ile 15 arasında değişen 4 kız öğrencisine istismarda bulunduğu iddiasıyla toplam 18 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Antrenör cezasının kesinleşmesi üzerine kayıplara karıştı. Bence bu tarz pedofililer için özel ekipler kurulmalı ki hiçbir şekilde bir kaçışı olmamalı bunların. Allah'ım bunları ıslah etsin. Bizleri de korusun böylelerinden. Bu tarz sapıklar yüzünden insanlar artık çocuklarını değil eğitimlere, sokaklara bile artık salmaktan korkar oldu ne yazık ki. Sonumuz hayr ola...

hoşgör pastanesi

celikci
Pandemiden dolayı ne zamandır gitme şansım olmasada şöyle diyebilirim ki İzmitin en hoş mekanı. Kaliteli ve güvenilir. Kahve ve şahane pasta ürünlerinin yanında kahvaltısı da bir o kadar kaliteli. İzmit'e yolu düşenler burayı mutlaka görmeli.

aşılar yolda

bozkurtt
Sağlık bakani yeni aşıların gelecegini duyurdu insallah bu gelen aşılarla daha fazla insan aşılanacak ve vakalar ve ölum sayıları düşecek sırası gelenlerin aşılanması gerekiyor yoksa bu salgın bitmeyecek eski gunlerimize dönmek istiyorsak aşılamayı hızli bir sekilde yapmamiz lazim

hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.


eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238

hemen yazar olun