öcülere inanacak, annesi onu dövdükten sonra bile yine annesine sarılacak kadar saf olmaktır. aydede ile arkadaşlık etmek, gargamel'den, cadılardan, devlerden korkmaktır. hayat fakültesinin hazırlık sınıfında okumaktır. en ufak şeylere bile kızıp küsmek ve oynamaktan vazgeçmek, ama bir taraftan da dünyayı kurtarmayı, uzaklara uçmayı, kötülerle savaşmayı hayal etmek, kendi dünyasında en cesur insan olmaktır. tabii çocuk olmak her yaş grubu, dahadoğrusu her bir çocuk için farklı anlamlar ifade eder. esirgeme yurtlarında, yetimhanelerde büyüyen kişiler için çocuk olmak aile özlemini en derin şekilde hissetmektir. onlar için çocukluk, hiçbir zaman tadına varılarak yaşanamamış ızdıraplı bir zaman dilimidir. lüks evlerde, bakıcıların elinde büyüyen çocuklar için çocuk olmak her istediğinin alınması, her dediğine tamam denilerek alabildiğine şımartılmaktır. böylece egoist bir insan olmanın temelidir. köyde yaşayan, her gün okula gitmek için kilometrelerce yol yürümek zorunda kalan veya ya maddi imkânsızlıklar ya da bağnaz bir aile yüzünden hiç okula gidemeyen çocuklar için ise bu süreç, her zaman hevesinin kursağında kaldığı, her şeyi içine attığın, ama buna rağmen umudunu kaybetmediğin, hayallerine sarıldığın, büyümek için bitmesini dört gözle beklediğin bir dönemdir.
edit: 18 yaşının altındaki herkese kanunlar tarafından 'çocukk' sıfatı verilmiş olsa da ergenlik çağına gelip -kusura bakmasınlar ama- kazık kadar olan kişileri de çocuk olarak görmek yanlıştır. 18 yaşın altında diye çocuk gibi muâmele görsün, her yaptığına göz yumulsun; böyle bir memleket yoktur.
tüm çocukların, çocukluklarını yaşayabilmeleri, gerçekten çocuk olabilmeleri dileğiyle.
eğer benim gibi eti sevmiyorsanız süper bir tercih. yanında ayran, üzerinde karabiber de varsa alın size süper bir öğün, daha iyisini bulmak zor.
bu arada aklıma geldi: bir ara facebook'ta mevlüt bulma grubu vardı – belki hâlâ vardır, insanlar gruptaki cenaze, sünnet ilanlarındaki adreslere gidip tavuk pilav yiyip bir de üzerine pilavı yorumluyorlardı. o günden beri var bir hayalimiz hahahahah!
bu arada aklıma geldi: bir ara facebook'ta mevlüt bulma grubu vardı – belki hâlâ vardır, insanlar gruptaki cenaze, sünnet ilanlarındaki adreslere gidip tavuk pilav yiyip bir de üzerine pilavı yorumluyorlardı. o günden beri var bir hayalimiz hahahahah!
çoğu insan tarafından birbiriyle özdeşleştirilen iki kavram. kadınlık olmadan annelik olmayacağı doğrudur fakat her kadının da anne olma zorunluluğu yoktur. oysa toplum genelde 30'unu geçtiği halde evlenememiş kişileri evde kalmış olarak nitelendirir ve bu kişilerin yakınları onların adına üzülür. (!) evli olduğu halde çocuk sahibi olmayan veya olamayan kişiler de tamamlanamamış sayılır. (!) genel yargıya göre evlenen herkesin çocuk sahibi olması gerekir. oysa unutulan bir şey vardır: aşk tatlısı meyvesiz de yenir.
kadınlığı ve anneliği de bir arada yürütebilmek meziyettir. yani anneliğini bahane edip kişisel bakımından ödün vermemek, aynı zamanda bir kadın olduğunu unutmamak, kendine zaman ayırabilmek; yahut kadınlığını öne sürerek anneliğini ihmal etmemek, estetik kaygılar yüzünden çocuğunu emzirmekten vazgeçmemek, hamilelikte ve emzirme döneminde çocuğunu düşünerek hareket etmek, yeyip içtiklerine bile bu doğrultuda özen göstermek gibi örnekler buraya uymaktadır.
öte yandan 'istediğimle beraber olurum ama çocuk doğurmama özgürlüğümü de kullanırım' diyerek keyfekeder kürtaj yaptırmamak da buna dahildir.
sonuç olarak kadın, anne olmadan da kadındır. onun anne olmaması kadınlığına, insanlığına halel getirmez. çocuk doğurmadığı veya kız çocuk doğurduğu için kadını aşağılayanlar cehaletin merkezindedir.
kadınlığı ve anneliği de bir arada yürütebilmek meziyettir. yani anneliğini bahane edip kişisel bakımından ödün vermemek, aynı zamanda bir kadın olduğunu unutmamak, kendine zaman ayırabilmek; yahut kadınlığını öne sürerek anneliğini ihmal etmemek, estetik kaygılar yüzünden çocuğunu emzirmekten vazgeçmemek, hamilelikte ve emzirme döneminde çocuğunu düşünerek hareket etmek, yeyip içtiklerine bile bu doğrultuda özen göstermek gibi örnekler buraya uymaktadır.
öte yandan 'istediğimle beraber olurum ama çocuk doğurmama özgürlüğümü de kullanırım' diyerek keyfekeder kürtaj yaptırmamak da buna dahildir.
sonuç olarak kadın, anne olmadan da kadındır. onun anne olmaması kadınlığına, insanlığına halel getirmez. çocuk doğurmadığı veya kız çocuk doğurduğu için kadını aşağılayanlar cehaletin merkezindedir.
Ve sonunda 1 temmuzdan sonra hayatımız değişmeye başlıyor. Yani değişmede değil de eskisi gibi günler. 1 temmuz da artık sinemelar açılıyor. Ne zaman gittin diye sorarsanız. Güzel ama artık sinema ney die sorarsınız vallah bende hatırlamıyorum.
Bu konuya deginmeniz iyi olmus.malesef bu devirde es ler arasinda siddet arti ve bunun onlenmesi gerek bunun icin hep birlikte toplanip bunu cozum bulmamiz lazim.
Bir meningokok aşısı. Bugün oglum bu tip aşıyı vuruldu. Biraz ağrı yapıyor kaslarda bunun dışında çok fazla yan etkisi yok. Ama ateş olma ihtimaline karşılık dolven calpol verildi. Umarım gerek kalmaz.
Türk kahvesi severler burada mı? Peki aromalılar ile aranız nasıl. Ben çok sevdim ilk kez denediğimde damla sakız aromalı kahveyi. Türk kahvesi kadar sert olmasada keyifli bir tadı var.
Suanda maalesef iyi bir yerde olduklarini soyleyemeyiz ve super ligde 19. Sirada yer almaktadir bu dususlerinin nedeni yapmis olduklari stratejiden kaynaklanmaktadir ve gittikcede dusude dogru yuvarlaniyorlar
geçmiyor gecelerrrr
olmayınca yanımdaa
olmayınca yanımdaa
hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.
eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238